Başbakan Erdoğan: Atılan manşetler çok çirkin!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Atv-A Haber ortak canlı yayınında dershaneler konusunda önemli açıklamalar yaptı.

Başbakan Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:
DERSHANELER KONUSU
-İlk olarak bu polemiğin içinde yer almak istemedim. Bunu bir dönüşüm projesi olarak istedim. 80'li yıllardan beri gelen süreç ben hep milli eğitim bakanlarımdan istedim. Bu dönüşümü bizim eğitimde de bitirmemiz gerekiyor dedi. Atılan bir gazete manşetleri çok çirkindi. Manşetler yenilir yutulur cinsten değildi. Bir taraftan taslak diyeceksin bir taraftan gece baskını diyeceksin. Taslaklar sunulmadan manşetler atıldı. O gün bu zat böyle yazarken şimdi orta yolu bulmaya çalışıyor. Gelin bu dershaneleri okula dönüştürün. Bizim limitimiz 30. Biz apartman katlarındaki merdiven altındaki dershaneleri kapatacağız. Biz bu öğretmenleri kendi kadrolarımızda iş verelim. Niye acaba okula yanaşılmıyor da, illa da dershane deniliyor. Ha ben diyorum ki. Bunun niyesi şu: Öğrenci kaç aylığına orada bulunur. 6 ay veya 9 ay gidende olur. Fen ve Sosyal Bilimler, Anadolu Lisesi Öğrencilerinin yüzde 90'ı dershaneye gidiyor. Meslek liselerindeki bu oran ise yüzde 18'dir.
"BİZ DARBE HÜKÜMETİ DEĞİLİZ"
- "Kusura bakmasınlar, darbe hükümeti değiliz. Biz bu gayretin içindeyken böyle bir kara kampanyanın 'gece baskını' şeklinde böyle bir çirkin yaklaşımın olması hakikaten bizi ciddi manada üzmüştür. Kampanya öyle bir boyuta öyle getiriliyor ki... Ortaya çıkmış bir tasarı dahi yok.
'SIRTINA TİŞÖRT GİYDİRİP BAŞARDIK DİYORSUN..'
Peki neden okula yanaşılmıyor da illa dershane deniyor. Bize bunu anlatamıyorlar. Şu tablo çok ilginçtir bu dershanelerin öğrenci profili, fen ve sosyal bilimler liselerindeki öğrencilerin yüzde 95'i dershanelere gidiyor. Anadolu liselilerinin yüzde 91'i, meslek liselilerin yüzde 18'i dershanelere gidiyor. Siz fen ve anadolu liselerindeki öğrencileri alıyorsunuz ve ona olsa olsa test tekniklerini öğretiyorsunuz. Öğrenci eğitimini devlet okullarında almış, sen ona biraz bir eğitim veriyorsun ve sonra bir okulu kazandığında hemen sırtına tişörtü giydiriyorsun. Bu bizim eserimiz diyorsun. Bu olmaz. Bu fakir fukara çocuklar niçin bu kurslara gidemiyorlar. İstifade edenler büyükşehirlerdeki zengin ailelerin çocukları. Burada böyle bir karışık durum var. İzah edemedikleri bir durum var.
'DERSHANE BORCUNU ÖDEYEMEYENLER VAR'
Ama benim sevgili vatandaşım önümü kesip bana bunu anlatıyor. Çocuğumu gönderdim ama şimdi paralarını ödemekte zorlanıyorum. Haberleri görüyorsunuz, dershane borcu intihara sürükledi. Bu borcu ödeyemedikleri zamanlar böyle durumlarla karşılaşıyorlar. Madem vakıfsınız ücretsiz eğitim verin deyince de rahatsız oluyorlar. Şimdi biz devlete verebiliriz diyorlar. Kusura bakmayın biz bir darbe hükümeti değiliz. O zaman kurun okulları biz sizden hizmet alımı yapalım. Böyle hayırlı bir konuda neden böyle bir tartışma yapılıyor. Değişik yerlerde okullarınız da var, bunları da biliyoruz. Alın bu çocukları çok daha faydalı hizmetini yap.

'TASLAK ÇARPITILIYOR'
Biz böyle bir çalışmanın içindeyken yalan yanlış bir kara kampanyanın olması bizi üzmüştür. Kampanya öyle bir boyuta getiriliyor ki efendim okuma salonları kapatılıyor. Ortaya çıkmış bir taslak yok. Tabii nereden servis yapıldı, nereden ortaya çıktı. Yasağa uymayanlara 500 bin lira ceza gelecek diye haberler çıkıyor. Bugüne kadar pek çok taslaklar yapıldı ama nitekim bize de sunulan yok. Bu nereden çıkıyor. Elbette bir yaptırım olur ama 500 bin TL nereden çıktı. Biz şimdi bu gecekondu mantığını değiştirmek istiyoruz. Yani biz hala orada mı kalalım. Ben başbakan olduğumda 35 bakan vardı. Ne yaptık 25'e indirdik. Koskoca Amerika 14 tane bakanla idare ediliyor. İlk adımı böyle attık. Ardından da 8 tane devlet bakanı vardı. Bunları kaldıralım, hepsi icracı olsun dedik. Orada da bir reforma gittik. Aksi halde bu ülkeyi sıçratamazdık. Biz istiyorduk ki bizim çocuklar bir yarış atı olmasın. Hafta sonu ailesiyle, arkadaşlarıyla oynasınlar. Biz bunu yaşadık ama maalesef şimdi yaşayamıyorlar.
'KURAN KURSLARI İLE KARŞILAŞTIRMAK YANLIŞ'
Kuran Kursları ne kadar mukaddeste bizim için o kadar mukaddestir mantığı çok ters bir mantık. Kuran Kursu'na giden Kuran'ı öğrenmek için gitmiyor, Kuran'ı hıfz etmek için, ezberlemek için gidiyor. Okullarda seçmeli Kuran ve Siyer-i Nebi dersleri var ama buralarda Kuran okumayı öğrenebilirsiniz, hıfz edemezsiniz. Biz iktidara geldiğimizde sorular neye göre hazırlanıyordu, bu dershanelerin müfredatına göre hazırlanıyordu. Hüseyin Bey'in döneminde dedik ki bunu süratle değiştireceğiz. Ne demek ya. O zaman bu okullar niye var. Dershanelerde iş bitiyorsa bu okullara ne gerek var. Asgari 2 bin lirayla 20 bin lira arasında dershane ücretleri var. Daha da çıkabilir. Bunlar diyelim 4 öğrenci alıyor. Adları VİP dershane olan dershaneler de kuruldu. Fen liselerinden, Anadolu liselerinden seçilmiş öğrenciler oraya geliyor. Bu öğrenciler üzerinde belli bir süre kısa bir süre çalışma yürütülüyor ve biz kazandırdık deniyor. İnsaf edin ya, bu çocuklar devletin okullarında okudu. Bu emek nerede? Bu devletin bu çocuklar üzerinde hakkı yok mu? Olmaz böyle bir şey. Burada bir gerçek bir tarafa konulmuş oluyor. Sonra da konuyu Kuran Kursları ile mukayese etmek çok çirkindir. Orada ücret de yok. Bir şeye daha üzülüyorum, elimizde 800 bini aşkın öğretmenimiz var. Bu dershaneler konusu bu öğretmenlerimizin döktüğü tere haksızlıktır, saygısızlıktır.