Başbakan Davutoğlu'ndan Ahmet Hakan açıklaması: Kınıyorum
Başbakan Ahmet Davutoğlu, gazeteci Ahmet Hakan'a yönelik saldırıyı kınadı.
BM toplantıları için gittiği New York'tan dönerken, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Hürriyet yazarı Ahmet Hakan saldırıya uğradı, tepkiniz nedir?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"KABUL EDİLEMEZ, KINIYORUM"
"Kim ne gerekçeyle yaparsa yapsın hiçbir şekilde şiddeti onaylamak mümkün değil. Hele gazetecilere dönük olarak yapılan her türlü eylemi bu anlamda ben kınarım ve doğru görmem. O bakımından bunu açıkça vurgulamakta fayda var. Her türlü şiddet bu anlamda kabul edilemez. Sorumluları kimse yakalanması için de gerekli çalışmalar yaptırılıyor.
"MÜSEBBİPLERİ BULUNUR, CEZALANDIRILIR"
Türkiye bir hukuk devleti ve hukuk devletinde kimin kime ne yaptığı değil ne yapıldığı önemlidir. Yapılan iş suçsa yapan kişi kim olursa olsun suçtur. Murat Sancak için de, Akit için de, Hürriyet için de, Ahmet Hakan için de geçerlidir. Aralarında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak benim için bir fark yoktur. Birinin düşüncesi size daha yakındır, birinin düşüncesi size karşıdır o ayrı bir durumdur. Ama şiddetin her türlüsü yanlıştır ve Hukuk Devleti içinde mutlaka müsebbipleri bulunur ve cezalandırılır.
"GERİLİMİ DÜŞÜRMEK İÇİN HERKES ÇABA GÖSTERMELİ"
Davutoğlu, gazetecilerin, "Medya ortamının fotoğrafını da veriyor bu olanlar. Artan gerilimin sonuçları. Gerilimi düşürmek için gösterebileceğiniz bir çaba var mı acaba?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Gerilimleri düşürmek herkesin ortak görevidir. Bir gerilim varsa iki taraflı var demektir. Herkesin çaba gösterip bu gerilimin düşmesine katkıda bulunması lazım. Bazı kişisel faktörler veya başka şeyler bunların hepsinin incelenmesi lazım. Ama dikkat ederseniz 7 Hazirandan sonraki kullandığımız üslupta kullandığımız politikalarda hep bu gerilimi düşürme çabası var. Bize karşı blok siyaseti dediler yüzde 60 bize karşı çıkarmaya çalıştılar biz ona karşı siz biz diye bir tartışmaya girmedik. Aksine herkesle ayrı ayrı konuştuk. Gerilimin düşmesi için ne gerekiyorsa yaptık. Sonra Cumhurbaşkanımız görev verdiğinde koalisyon görüşmelerinde özelikle CHP ile blok siyaseti lafına rağmen son dakikaya kadar müzakere yürütüldü.
HDP’nin o saldırgan agresif durumuna karşı onunla bile görüşüldü. Ben görüştüğüm gün silahlanma çağrısı yapıyorlardı neredeyse. Sonra koalisyon mümkün olmayıp Türkiye’de seçim hükümeti kurulması gerektiğinde hepsinden bakan olması için talepte bulunduk. Hayır diyen onlar blok siyaseti yapan onlar. Biz buraya girmeyiz dediler tek HDP girdi onlar da sonra bir bahane ile çekildiler. Buna rağmen bizim tarafımızda son 4 ay içerisinde tek bir gerilime dayalı politika söz konusu olmuş değil.
Son olarak da aday tanıtım programımızda çağrıda bulundum. Gelin hep beraber siyasi nezaket kuralları içerisinde rekabet edelim şiddete karşı ortak tavır sergileyelim. Aileleri bu işe karıştırmayalım vesaire tekliflerinde bulundum. Bir tek CHP’den mektup geldiği rivayeti var ama mektup nerede biz de bilmiyoruz. Bize gelen bir şey yok. Mektup yerine Whatsapp'la haberleşsek daha kolay olacak.
"KABUL EDİLEMEZ, KINIYORUM"
"Kim ne gerekçeyle yaparsa yapsın hiçbir şekilde şiddeti onaylamak mümkün değil. Hele gazetecilere dönük olarak yapılan her türlü eylemi bu anlamda ben kınarım ve doğru görmem. O bakımından bunu açıkça vurgulamakta fayda var. Her türlü şiddet bu anlamda kabul edilemez. Sorumluları kimse yakalanması için de gerekli çalışmalar yaptırılıyor.
"MÜSEBBİPLERİ BULUNUR, CEZALANDIRILIR"
Türkiye bir hukuk devleti ve hukuk devletinde kimin kime ne yaptığı değil ne yapıldığı önemlidir. Yapılan iş suçsa yapan kişi kim olursa olsun suçtur. Murat Sancak için de, Akit için de, Hürriyet için de, Ahmet Hakan için de geçerlidir. Aralarında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak benim için bir fark yoktur. Birinin düşüncesi size daha yakındır, birinin düşüncesi size karşıdır o ayrı bir durumdur. Ama şiddetin her türlüsü yanlıştır ve Hukuk Devleti içinde mutlaka müsebbipleri bulunur ve cezalandırılır.
"GERİLİMİ DÜŞÜRMEK İÇİN HERKES ÇABA GÖSTERMELİ"
Davutoğlu, gazetecilerin, "Medya ortamının fotoğrafını da veriyor bu olanlar. Artan gerilimin sonuçları. Gerilimi düşürmek için gösterebileceğiniz bir çaba var mı acaba?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Gerilimleri düşürmek herkesin ortak görevidir. Bir gerilim varsa iki taraflı var demektir. Herkesin çaba gösterip bu gerilimin düşmesine katkıda bulunması lazım. Bazı kişisel faktörler veya başka şeyler bunların hepsinin incelenmesi lazım. Ama dikkat ederseniz 7 Hazirandan sonraki kullandığımız üslupta kullandığımız politikalarda hep bu gerilimi düşürme çabası var. Bize karşı blok siyaseti dediler yüzde 60 bize karşı çıkarmaya çalıştılar biz ona karşı siz biz diye bir tartışmaya girmedik. Aksine herkesle ayrı ayrı konuştuk. Gerilimin düşmesi için ne gerekiyorsa yaptık. Sonra Cumhurbaşkanımız görev verdiğinde koalisyon görüşmelerinde özelikle CHP ile blok siyaseti lafına rağmen son dakikaya kadar müzakere yürütüldü.
HDP’nin o saldırgan agresif durumuna karşı onunla bile görüşüldü. Ben görüştüğüm gün silahlanma çağrısı yapıyorlardı neredeyse. Sonra koalisyon mümkün olmayıp Türkiye’de seçim hükümeti kurulması gerektiğinde hepsinden bakan olması için talepte bulunduk. Hayır diyen onlar blok siyaseti yapan onlar. Biz buraya girmeyiz dediler tek HDP girdi onlar da sonra bir bahane ile çekildiler. Buna rağmen bizim tarafımızda son 4 ay içerisinde tek bir gerilime dayalı politika söz konusu olmuş değil.
Son olarak da aday tanıtım programımızda çağrıda bulundum. Gelin hep beraber siyasi nezaket kuralları içerisinde rekabet edelim şiddete karşı ortak tavır sergileyelim. Aileleri bu işe karıştırmayalım vesaire tekliflerinde bulundum. Bir tek CHP’den mektup geldiği rivayeti var ama mektup nerede biz de bilmiyoruz. Bize gelen bir şey yok. Mektup yerine Whatsapp'la haberleşsek daha kolay olacak.