BARIŞ MANÇO'YU KİM ÖLDÜRDÜ? APO SORGUSUNDAKİ TUHAF AYRINTI!
Ergenekon tutuklusu emekli Albay Hasan Atilla Uğur, terörist Öcalan'ın sorgusunda yaşananları, cezaevinde kitap haline getirdi.
Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından, emekli Jandarma Albay Hasan Atilla Uğur, Abdullah Öcalan’ın yakalanmasından sonraki sorgu sürecinde yaşananları “Abdullah Öcalan’ı nasıl sorguladım” isimli kitabında anlattı. Öcalan’ı İmralı’da teslim alan ve sorgulayan ekipte görev alan Uğur, Silivri Cezaevi’nde yazdığı ve Kaynak Yayınları’nda çıkan 141 sayfalık kitabında Öcalan’nın sorgularında yaşananları anlattı. İşte kitaptan bölümler...
“Sorgunun ikinci günü mülakata başlamadan önce Apo, ‘Benim söylediklerime söz verdiğim hususlara inanıyor musunuz?’ diye sordu. Ben cevap vermeyince kalktı ve arkasındaki duvara asılı Türk bayrağını öptü. ‘Bana inanın, bu oyunu hep birlikte bozalım’ dedi.”
“Turgut Özal’ı çok sevdiğini ve takdir ettiğini, Necmettin Erbakan’ı da beğendiğini dile getiriyordu. Ama açıkça görülüyordu ki nefret ettiği bir tek isim vardı: Tansu Çiller... Çiller’den söz ederken yüzündeki damarlar adeta şişiyordu. Neden sadece Çiller’den nefret ettiğini sorduğumda ‘Onunla uzlaşmak mümkün değildi, bize çok zarar verdi’ dedi.”
‘Yüzbaşı Atilla’yı öldürün’
Kitaba göre; Uğur, 1993-94’te Mardin’de Yüzbaşı olarak görev yaparken, Öcalan’a “Buradaki yüzbaşı bize çok zarar veriyor” ifadesi yer alan bir rapor gönderildi. Öcalan da, o yüzbaşının ortadan kaldırılması talimatını verdi. Ancak örgüt yüzbaşıyı öldürmeyi beceremedi. Bunun üzerine Öcalan, Kızıltepe’nin de içerisinde bulunduğu GAP eyaletini lağvetti. Uğur, Öcalan’ın 5 yıl önce öldürülmesi için talimat verdiği bu yüzbaşının kendisi olduğunu ancak Öcalan’ın bunu bilmediğini anlattı. Uğur’un anlatımına göre, Öcalan Murat Karayılan’la ilgili olarak da şunları söylüyor: “Eski kaçakçıdır. Becerekliliği hudutlardaki mayınları bulup sökmektir. Halkla ilişkileri iyidir. Ama köylü özellikleri hakimdir. Bana çok bağlıdır.”
Uğur, Öcalan’la yaşadıkları ilginç bir anıyı da şöyle anlattı: “Sorgunun son gününde çay molası vermiştik. Odadaki pilli radyoyu açtık. Barış Manço şarkı söylüyordu. Çayları getiren arkadaşımız radyoda Barış Manço’nun sesini duyunca, ‘Yazık oldu, iyi sanatçıydı, kaybettik’ dedi. Evet anlamında başımı sallamıştım ki Apo bir müddet yüzüme baktıktan sonra suratı asıldı ve ‘Öldüğüne çok üzüldüm, peki kim öldürmüş diye soruverdi. Tabiri caizse o anda hepimiz koptuk. ”
BARIŞ MANÇO’YU KİM ÖLDÜRMÜŞ?
Uğur, Öcalan’la yaşadıkları ilginç bir anıyı da şöyle anlattı: “Sorgunun son gününde çay molası vermiştik. Odadaki pilli radyoyu açtık. Barış Manço şarkı söylüyordu. Çayları getiren arkadaşımız radyoda Barış Manço’nun sesini duyunca, ‘Yazık oldu, iyi sanatçıydı, kaybettik’ dedi. Evet anlamında başımı sallamıştım ki Apo bir müddet yüzüme baktıktan sonra suratı asıldı ve ‘Öldüğüne çok üzüldüm, peki kim öldürmüş diye soruverdi. Tabiri caizse o anda hepimiz koptuk.
MAHKEMEYİ REDDETMEM
Kitapta Öcalan’ın duruşmaya çıkmadan bir gece önce Atilla Uğur ile konuşmak istediği belirtiliyor ve duruşmanın başlamama tehlikesi yaşandığı şu ifadelerle anlatılıyor: Apo’ya ‘Seni dinliyorum’ dedim. ‘Benden mahkemenin birinci günü kimlik bildirimi yapmamam istendi. Böylece mahkeme başlamamış olacaktı. Ayrıca mahkemeyi reddediyorum gibi dayatmalar sergilemem istendi. Ama ben böyle bir gerginlik olmasını istemiyorum. Kimlik bildiriminde bulunacağım. Sizce de uygunsa genel bir konuşma yapacağım’ dedi. Ben araya girdim. ‘Sizce uygun lafı doğru değil. Örneğin yakalandığından bu yana herhangi bir manevi veya fiziki dayatma ve baskı gördün mü?’ dedim. Cevap verdi: ‘Kesinlikle böyle bir şey yaşamadım. Ayrıca salonda şehit aileleri olacaksa gelecekteki barışımız için onlara hitaben de acılarını paylaştığımı söylemek istiyorum.’
YARDIMCILARIN ZAAFİYETLERİ
Kitapta Öcalan’ın ağzından şu ifadeler yer alıyor: Benim yardımcılarım, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Halil Ataç, Murat Karayılan, Ali Haydar Kaytan... Bunlar en üst düzey elemanlardır. Yerime bırakma diye bir şey yoktur. O kadar uğraş vermeme karşın hepsinde de çeşitli eksiklikler hala devam etmektedir. Cemil Bayık, askeri ve pratik alanda zayıftır. Duran Kalkan pratik alanda güçsüzdür, eğitim ve ideolojik söylemde güçlüdür. Ali Haydar Kaytan örgütlenmede dağınıktır. Şemdin Sakık konumu en zayıf olandır. Halil Ataç yüzde 10 kapasite çalışıyor. Murat Karayılan eski kaçakçıdır, halkla ilişkileri iyidir ama köylüdür. Mustafa Karasu harekat tarzında laçkalık fazla, askeri formasyondan uzaktır.
TALABANİ-BARZANİ MAŞA
Amerika’nın bütün meselesi Barzani ve Talabani’yi devlet haline getirmektir. Asıl prensleri Barzani’dir, aynı İsrail’in prensi olduğu gibi. Talabani ve Barzani maşadır. Şimdi benim durumumdan sonra Amerika’nın en büyük yatırımı bunlara olacak ve Türkiye için tehdit bana göre daha da büyüyecektir. Bunların oyunlarını boşa çıkarmak için ben hizmete hazırım, örgütü sizin uygun göreceğiniz şekilde bunların üstüne yöneltebilirim.
HOLLANDA’NIN DESTEĞİ
Hollanda bizim üslenme ve eğitim alanımızdır. En çok destek ve para bulduğumuz ülkedir.
VEKİLLERE TALİMAT
(1991 genel seçimleriyle ilgili): Seçimlerden önce Zübeyir Aydar, Ahmet Türk, Hatip Dicle, Leyla Zana, Sedat Yurttaş ve Sırrı Sakık ile görüştüm. Kimisi ile yüz yüze kimisi ile telefonda görüştüm. Meclis’e kendi kıyafetinizle gidin, Meclis’te Kürtçe konuşun, yani Kürt olduğunuzu belirtin talimatını verdim.
“Sorgunun ikinci günü mülakata başlamadan önce Apo, ‘Benim söylediklerime söz verdiğim hususlara inanıyor musunuz?’ diye sordu. Ben cevap vermeyince kalktı ve arkasındaki duvara asılı Türk bayrağını öptü. ‘Bana inanın, bu oyunu hep birlikte bozalım’ dedi.”
“Turgut Özal’ı çok sevdiğini ve takdir ettiğini, Necmettin Erbakan’ı da beğendiğini dile getiriyordu. Ama açıkça görülüyordu ki nefret ettiği bir tek isim vardı: Tansu Çiller... Çiller’den söz ederken yüzündeki damarlar adeta şişiyordu. Neden sadece Çiller’den nefret ettiğini sorduğumda ‘Onunla uzlaşmak mümkün değildi, bize çok zarar verdi’ dedi.”
‘Yüzbaşı Atilla’yı öldürün’
Kitaba göre; Uğur, 1993-94’te Mardin’de Yüzbaşı olarak görev yaparken, Öcalan’a “Buradaki yüzbaşı bize çok zarar veriyor” ifadesi yer alan bir rapor gönderildi. Öcalan da, o yüzbaşının ortadan kaldırılması talimatını verdi. Ancak örgüt yüzbaşıyı öldürmeyi beceremedi. Bunun üzerine Öcalan, Kızıltepe’nin de içerisinde bulunduğu GAP eyaletini lağvetti. Uğur, Öcalan’ın 5 yıl önce öldürülmesi için talimat verdiği bu yüzbaşının kendisi olduğunu ancak Öcalan’ın bunu bilmediğini anlattı. Uğur’un anlatımına göre, Öcalan Murat Karayılan’la ilgili olarak da şunları söylüyor: “Eski kaçakçıdır. Becerekliliği hudutlardaki mayınları bulup sökmektir. Halkla ilişkileri iyidir. Ama köylü özellikleri hakimdir. Bana çok bağlıdır.”
Uğur, Öcalan’la yaşadıkları ilginç bir anıyı da şöyle anlattı: “Sorgunun son gününde çay molası vermiştik. Odadaki pilli radyoyu açtık. Barış Manço şarkı söylüyordu. Çayları getiren arkadaşımız radyoda Barış Manço’nun sesini duyunca, ‘Yazık oldu, iyi sanatçıydı, kaybettik’ dedi. Evet anlamında başımı sallamıştım ki Apo bir müddet yüzüme baktıktan sonra suratı asıldı ve ‘Öldüğüne çok üzüldüm, peki kim öldürmüş diye soruverdi. Tabiri caizse o anda hepimiz koptuk. ”
BARIŞ MANÇO’YU KİM ÖLDÜRMÜŞ?
Uğur, Öcalan’la yaşadıkları ilginç bir anıyı da şöyle anlattı: “Sorgunun son gününde çay molası vermiştik. Odadaki pilli radyoyu açtık. Barış Manço şarkı söylüyordu. Çayları getiren arkadaşımız radyoda Barış Manço’nun sesini duyunca, ‘Yazık oldu, iyi sanatçıydı, kaybettik’ dedi. Evet anlamında başımı sallamıştım ki Apo bir müddet yüzüme baktıktan sonra suratı asıldı ve ‘Öldüğüne çok üzüldüm, peki kim öldürmüş diye soruverdi. Tabiri caizse o anda hepimiz koptuk.
MAHKEMEYİ REDDETMEM
Kitapta Öcalan’ın duruşmaya çıkmadan bir gece önce Atilla Uğur ile konuşmak istediği belirtiliyor ve duruşmanın başlamama tehlikesi yaşandığı şu ifadelerle anlatılıyor: Apo’ya ‘Seni dinliyorum’ dedim. ‘Benden mahkemenin birinci günü kimlik bildirimi yapmamam istendi. Böylece mahkeme başlamamış olacaktı. Ayrıca mahkemeyi reddediyorum gibi dayatmalar sergilemem istendi. Ama ben böyle bir gerginlik olmasını istemiyorum. Kimlik bildiriminde bulunacağım. Sizce de uygunsa genel bir konuşma yapacağım’ dedi. Ben araya girdim. ‘Sizce uygun lafı doğru değil. Örneğin yakalandığından bu yana herhangi bir manevi veya fiziki dayatma ve baskı gördün mü?’ dedim. Cevap verdi: ‘Kesinlikle böyle bir şey yaşamadım. Ayrıca salonda şehit aileleri olacaksa gelecekteki barışımız için onlara hitaben de acılarını paylaştığımı söylemek istiyorum.’
YARDIMCILARIN ZAAFİYETLERİ
Kitapta Öcalan’ın ağzından şu ifadeler yer alıyor: Benim yardımcılarım, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Mustafa Karasu, Halil Ataç, Murat Karayılan, Ali Haydar Kaytan... Bunlar en üst düzey elemanlardır. Yerime bırakma diye bir şey yoktur. O kadar uğraş vermeme karşın hepsinde de çeşitli eksiklikler hala devam etmektedir. Cemil Bayık, askeri ve pratik alanda zayıftır. Duran Kalkan pratik alanda güçsüzdür, eğitim ve ideolojik söylemde güçlüdür. Ali Haydar Kaytan örgütlenmede dağınıktır. Şemdin Sakık konumu en zayıf olandır. Halil Ataç yüzde 10 kapasite çalışıyor. Murat Karayılan eski kaçakçıdır, halkla ilişkileri iyidir ama köylüdür. Mustafa Karasu harekat tarzında laçkalık fazla, askeri formasyondan uzaktır.
TALABANİ-BARZANİ MAŞA
Amerika’nın bütün meselesi Barzani ve Talabani’yi devlet haline getirmektir. Asıl prensleri Barzani’dir, aynı İsrail’in prensi olduğu gibi. Talabani ve Barzani maşadır. Şimdi benim durumumdan sonra Amerika’nın en büyük yatırımı bunlara olacak ve Türkiye için tehdit bana göre daha da büyüyecektir. Bunların oyunlarını boşa çıkarmak için ben hizmete hazırım, örgütü sizin uygun göreceğiniz şekilde bunların üstüne yöneltebilirim.
HOLLANDA’NIN DESTEĞİ
Hollanda bizim üslenme ve eğitim alanımızdır. En çok destek ve para bulduğumuz ülkedir.
VEKİLLERE TALİMAT
(1991 genel seçimleriyle ilgili): Seçimlerden önce Zübeyir Aydar, Ahmet Türk, Hatip Dicle, Leyla Zana, Sedat Yurttaş ve Sırrı Sakık ile görüştüm. Kimisi ile yüz yüze kimisi ile telefonda görüştüm. Meclis’e kendi kıyafetinizle gidin, Meclis’te Kürtçe konuşun, yani Kürt olduğunuzu belirtin talimatını verdim.