BANA GÖNDERİLEN MEKTUBU ENGELLEMİŞSİNİZ DOĞRU MU?

Radikal yazarı Ezgi Başaran, cezaevinden kendisine yazılan mektupları sakıncalı bularak engelleyen cezaevinin müdürüne sordu...

Ezgi Başaran, kendisiyle birlikte Nuray Mert, Umur Talu, Yaşar Seyman, Özgür Mumcu ve Yıldırım Türker’e yazılan mektupları sakıncalı bularak engelleyen cezaevinin müdürüne sordu: "Bana gönderilen mektubu engellemişsiniz doğru mu?"

İşte Başaran’ın o yazısı...


Gönderilmeyen mektubun davası olur

Yazılmış ama gönderilememiş bir mektup. Bana anlatılmak istenenler var, kâğıda dökülmüş ama elime ulaşmıyor. Neden derseniz, Kocaeli F Tipi Cezaevi öyle uygun görmüş, diyeceğim.
***
Haberi önce ANF’de, sonra Birgün gazetesinde okudum: Cezaevi idaresi, Nuray Mert, Umur Talu, Yaşar Seyman, Özgür Mumcu, Yıldırım Türker ve bana yazılan mektupları sakıncalı buluyormuş. Sakıncalı bulunan, mektupların içerikleri mi yoksa adresteki bizler miyiz belli değil.
***
Kocaeli F Tipi A7-19’da kalan Efdal Bayram kim bilir bana nelerden bahsedecekti? Rahatsızlanan arkadaşlarının hastaneye götürülürken kötü muamele gördüğünden mi?.. Muayene edilirken kelepçenin çıkarılmadığından mı, tepelerinde bekletilen askerden mi?..
***
Ya da mesela... Sözlü savunma yapmadan maruz kaldıkları “1 ay mektup dahil tüm iletişim araçlarından men” gibi disiplin cezalarından mı?.. Hücrelerdeki tecritten mi?.. Ziyaretlerine gelen yakınlarının uğradığı kötü muameleden mi?.. Yoksa mektupların buruşturulup atıldığından mı?..
***
Neydi Efdal Bayram’ın bana diyecekleri de diyemedi?.. Hayatımızın gardiyanları, keyfi gişe memurları bilsinler ki... Gönderilmemiş mektubun davası da bal gibi yapılır. Gasp ettiğiniz hakların tahminini yapacak kadar uzun yaşadık memlekette, ne çok F tipleri duyduk, ne çok 5 No’lu cezaevleri dinledik.
***
O bakımdan... Malum gardiyanlar, o gişe memurları sadece Kocaeli F Tipi’ne özgü değil. Gelin sizi Kocaeli’nden Ankara’ya uçurayım, Sincan F Tipi’ne kondurayım. Yalnız bilin ki size neşeli bir yolculuk ve mutlu bir durak vaat etmiyorum.
***
Halil Gündoğan, Sincan F Tipi sakini, 1988’de kendisi gibi 28 ‘12 Eylül tutuklusu’ olarak Metris’ten firar etmiş, sonra bu firarın hikâyesini “Metris’ten Munzur’a” adlı kitapta anlatmıştı. 6 yıl sonra hikâyenin ikinci perdesini yazdı. 200 sayfa. Gerisini avukatı Aydın Erdoğan’dan dinledim:
***
“Kitabın kopyasını bir yakınına göndermek üzere fotokopi çektirmek istiyor Gündoğan. Fotokopiyi çeken kişi içeriğe şöyle bir göz atınca kitaba el koyuyor. Halil Bey, cezaevi müdürlüğüne itiraz dilekçesi yazdı, kabul edilmedi. Şimdi biz dava açtık fakat söz konusu kitabı avukatı olarak bana bile göstermiyorlar. İmha etmekle tehdit ediyorlar. Bu mahkemeden sonuç alamazsak ve kitap imha edilirse AİHM’ye gideceğiz.”
***
İlk cildi ne bir soruşturmaya ne de incelemeye maruz kalmış kitabın, ikinci 200 sayfalık bölümü cezaevindeki birkaç kişinin tasarrufuyla ‘bomba’ muamelesi görüyor. Gerçi normal...
***
Bakın... Hayatımızın ‘içerideki’ ve ‘dışarıdaki’ gardiyanları tarafından küçük dozlarla alıştırılıyoruz bomba kitaplara. E çünkü... Referandum öncesi gözyaşlarıyla hesabının sorulacağı söylenen 12 Eylül ölmedi, kalbimizde yaşıyor.

NOT 1: Kocaeli F Tipi’ni arayıp sordum: Efdal Bayram bana bir mektup yazmış, sakıncalı bulup engellemişsiniz. Doğru mu? Müdür Bey’den kapsamlı cevap: “Yorum yapamam. Oldu da diyemem, olmadı da...”

NOT 2: Kırıklar F Tipi... Kandıra F Tipi... Sizlerin sesini de duyuyoruz, orada da hukukun verdiği cezaya ceza katıldığını, sınırların aşıldığını biliyoruz.