BALBAY VE HABERAL'DAN ORTAK BASIN AÇIKLAMASI!

Ergenekon Davası'nda tukuklu CHP Milletvekilleri Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal yazılı bir ortak basın açıklaması yaptılar.

12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinin üzerinden iki yıl geçmesine karşın, tutuklu milletvekilleri sorununun çözülmemiş olması bir demokrasi ayıbı ve TBMM'nin sorunudur. Yargı hem milletimizin binlerce oyuna ve hem de TBMM'nin çıkardığı yasalara rağmen kasıtlı olarak bizlerin tutukluluğunu devam ettirmektedir.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen 66'sı tutuklu 275 sanıklı Ergenekon Davası'nın 312. duruşması başladı. Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'nin yanında bulunan büyük salonda yapılan duruşmada CHP Zonguldak Milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal, CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Gazeteci Tuncay Özkan ve eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu 46 tutuklu sanık hazır bulundu. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ ve emekli Orgeneral Hurşit Tolon'un da aralarında bulunduğu 20 tutuklu sanık ise duruşmaya katılmadı. Bu davadan tutuksuz, başka davadan tutuklu yargılanan Yalçın Küçük ile tutuksuz sanıklar emekli Orgeneral Tuncer Kılınç ve Mustafa Abbas Yurtkuran da duruşmada hazır bulundu.

ESKİ REKTÖR YURTKURAN SAVUNMASINI YAPTI

Mütalaaya ilişkin savunmasını yapan tutuksuz sanık eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Abbas Yurtkuran, rektörlüğünü yaptığı 2000-2008 yılları arasında Uludağ Üniversitesi'nde hiçbir öğrenci hareketinin dahi olmadığını belirtti. 2 saat savunma süresi verilen Yurtkuran, soruşturma aşamasında kendisi hakkında verilen dinleme kararlarının hukuki olmadığını söyleyerek, mütalaada, Kemal Gürüz, Mehmet Haberal, Kemal Alemdaroğlu, Mustafa Balbay, Doğu Perinçek ve Turhan Özlü ile arasında örgütsel irtibatın olduğunun iddia edildiğini belirtti. Yurtkuran şöyle konuştu: "Balbay'ı Cumhuriyet Gazetesi Ankara temsilcisi olarak tanıdım. 1-2 kez telefonda görüştüm. 2 kez de aynı konferansta konuşmacı olarak yer aldım. Mehmet Haberal da meslektaşımdır. Çok iyi bir dostumdur. Rektör olduğum dönemde 1-2 kez telefonda görüştüm. Şener Eruygur da yazlık komşumdur. Makamında kendisini 5 dakika ziyaret ettim, o da beni ziyaret etti. Kemal Gürüz de YÖK başkanıdır, dünyada yüksek öğrenimi çok iyi bilir. Gürüz ile çok telefon konuşmam vardır. Bunlar üniversiteyle ilgili olan sohbetlerdir. Bu kişilerle olan ilişkim örgütsel ilişki değildir. Rektör olmam nedeniyle kamu görevimin gerektirdiği ilişkilerdir."

Hurşit Tolon ile 1. Ordu Komutanı olması sebebiyle, Levent Ersöz ile de Bursa Jandarma Komutanı olması sebebiyle tanıştıklarını ve birbirlerine görevleri gereği ziyarette bulunduklarını sözlerine ekledi.

"TELEFONLA ARAMAK YA DA ARANMAK NASIL SUÇ OLUR?"

Doğu Perinçek ve Turhan Özlü'yü tanımadığını söyleyen Yurtkuran, "Ben bu kişileri aramadım. Tanışmadık, tanıştırılmadık. Perinçek ve Özlü'yü sanık olduktan sonra burada tanıdım. 42 bin öğrencisi olan rektörü herkes arar. Telefonla aramak ya da aranmak nasıl suç olur? Telefon görüşmelerimde tek bir suç teşkil edecek cümlemi bulabilmişler mi? Hayır, çünkü yoktur" ifadelerini kullandı. Duruşma Yurtkuran'ın avukatının savunması ile devam ediyor.

ERGENEKON DAVASI'NDA TUTUKLU VEKİLLERDEN AÇIKLAMA

Öte yandan Balbay ve Haberal, 12 Haziran 2011'deki milletvekili seçimlerinin ardından 2 yıl geçmesi nedeniyle ortak yazılı açıklama yaptı. İki gün sonra milletvekili seçilmelerinin ikinci yıl dönümü olduğa dikkat çekilen açıklamada "12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerinin üzerinden iki yıl geçmesine karşın, tutuklu milletvekilleri sorununun çözülmemiş olması bir demokrasi ayıbı ve TBMM'nin sorunudur.

Hemen her dönem yargı paketleri çıkaran TBMM, bugüne kadar bu sorunu çözemeyerek eksik çalışmalarını devam ettirmiş ve bizleri de seçen binlerce insanın oylarını da adeta yok saymıştır. Tutuklu olduğumuzu bilerek oy kullanan milletimiz bizi vicdanında akladı ve Meclis'e gönderme kararı aldı. Adaylığımızı onaylayan yargı, seçilmemizi de hukuka uygun buldu ve milletvekilliği mazbatamızı verdi. Siyasi tarihimizde 3 kez böyle bir durum yaşandı. Tümünde tutuklu iken aday olan kişiler milletvekili seçildikten sonra özgürlüğüne kavuştu, meclisteki yerini aldı. Bu konuda oluşmuş içtihat bugünkü sözde ileri demokrasi ile geriledi. Yani, yargı hem milletimizin binlerce oyuna ve hem de TBMM'nin çıkardığı yasalara rağmen kasıtlı olarak bizlerin tutukluluğunu devam ettirmektedir" denildi.

"TÜRKİYE'DE ÖZGÜRLÜK, ADALET VE HAK ARAMA EN ÖNEMLİ SORUN HALİNE GELMİŞTİR"

"Türkiye'de özgürlük, adalet ve hak arama en önemli sorun haline gelmiştir" denilen açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Ayrıca, özgürlük taleplerini haykıran milyonlarca kişi, yargılamaların işkenceye dönüşmesini de onaylamamaktadır. TBMM'nin üyeleri olarak ve milli iradenin üstünde başka hiçbir iradenin olmadığına da inanarak, yargı eliyle çözümü engellenen bu demokrasi ayıbının bir an önce çözülmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi'mize çağrıda bulunuyor, parlamenter rejimin teminatı olan aziz Milletimize olan güvenimizi ve inancımızı bir kez daha yineliyor, saygılar sunuyoruz."