"BAKMAYIN MEHMET ALİ BİRAND'IN ARKASINDAN GÖZYAŞI DÖKTÜKLERİNE"

Star yazarı Mehmet Ocaktan, Mehmet Ayi Birand'ın arkasından methiyeler düzen bazı kalemlere yüklendi

Bakmayın gözyaşı döktüklerine...

Türkiye’nin son on yıldaki değişim öyküsüyle birlikte, medyada da önemli değişimler yaşanıyor. Türkiye’nin bu değişim öyküsünü doğru okuyan çok sesli ‘demokrat’ ve ‘yenilikçi’ medya, habercilik ve kurumsal anlamda ete kemiğe büründükçe ‘merkez medya’ değer kaybetmeye devam ediyor.

Eski medya düzeninin o ideolojik ve dayatmacı kodlarından bir türlü kurtulamayan ‘merkez medya’, bir taraftan değişime direnmeyi marifet sayarken, bir taraftan da medya etiği açısından süfli işlere imza atmayı sürdürüyor.

Kimse alınmasın ama, artık ‘merkez medya’ tedavülden kalmak üzeredir. Hala televizyonlarında, gazetelerinde hiçbir toplumsal değere itibar etmeyen, medya ahlakını bile hiçe sayan bir medyanın ‘merkez’ olma gibi bir iddiası olamaz.

Kendini merkez medya olarak tanımlayan kimi televizyon kanallarındaki programlarda kullanılan düzey siz diyalogları dikkatle izlediğimizde, merkez medyada seviyenin yerlerde süründüğünü görmek mümkün. Hemen belirtelim, ‘eski medya düzeni’nin amiral gemisini oluşturan merkez medya, tabuların üzerine giden yenilikçi gazetecilerden hiç hoşlanmadı.

Bakmayın bugün günah çıkardıklarına, onlar aslında tabuları yıkan demokrat gazetecilerin arkalarından teneke çalmışlardı. Çok uzağa gitmeye gerek yok, ‘vesayet’ döneminin en acımasız günlerinde yani 28 Şubat’ta, ‘andıçlanan’ gazetecilerin, yazarların üzerine bir kürek toprak da medyanın o sivil paşaları atmışlardı.

Ebediyete uğurladığımız usta gazeteci Mehmet Ali Birand, andıçlandığı 28 Şubat günlerinde ve de askeri mahkemede yargılandığında yapayalnızdı. Bugün, Mehmet Ali Birand için gözyaşı dökme yarışına girenlerin en azından bir bölümü o günlerde, andıç üretim merkezinin kudretli paşalarıyla kol kola başka işler kotarmanın peşindeydiler.

Mehmet Ali Birand’ın cenazesindeki sevgi seli, eski medya düzeninin temsilcilerinin önüne yeni bir Türkiye fotoğrafını ortaya koydu. Bu millet, eli işte gözü andıççılarla oynaşta olanları değil, tabuların üzerine giden, okuyucularının ve izleyicilerinin yanında duran gazetecilere itibar ediyor.

Mehmet Ali Birand; iyi bir gazeteci, iyi bir televizyoncu ve iyi bir yazardı. Maruz kaldığı karakter suikastlerine rağmen, Türkiye’nin darbeler tarihine ayna tuttu, şimdiden arşivlerde yerini alan bir televizyonculuk başarısına imza attı. Tek başına 28 Şubat belgeseli bile başlı başına bir başarı hikayesidir.

Mehmet Ocaktan'ın yazısının tamamı için tıklayın