BAKANA GÖRE RİSK YOK AMA ONLAR ÖLÜMDEN DÖNDÜ!... 2 AY SONRA GAZETECİLİK ARTIK

Gazeteciler yıpranma hakkı istediği zaman Bakan Faruk Çelik itiraz etmişti. Peki şimdi ne yapacak?

Gazetecilere yıpranma hakkına direniş, 1963'te şiddetli kışı haber yapmak için yola çıkan 3 gazetecinin donarak ölümü üzerine bitmişti. 2 ay sonra "Gazetecilik riskli değil" diye bu hak kaldırılacak. Peki Osetya'da ölümden dönen gazetecileri izlediniz mi?

Çalışma Bakanı Faruk Çelik, gazetecilerin yıpranma payının kaldırılmasını, "Teknoloji gelişti. Artık gazeteciler eskisi kadar yıpranmıyor"diye savunmuştu. Gürcistan'da yaralanan gazetecilerin durumundan sonra, gazeteciliğin ne kadar riskli bir meslek olduğu yeniden gözler önüne serildi.

NTV'nin haberine göre, Güney Osetya'nın başkenti Tshinvali'ye giderken ateş altında kalan, biri yaralanan Türk gazetecilerin yaşadıkları NTV objektifinden dünyaya yansıdı ve büyük yankı yarattı. Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel, bu görüntüleri izledikten sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'e seslendi. "Gazetecilik riskli değil ha!" diyen Tezel, 1961'de getirilen gazetecilere direnenlerin, 1963'te 3 basın şehidi verilince nasıl sustuğunu yazdı.

Tezel, Anayasa Mahkemesi iptal etmezse, 1 Ekim 2008 günü yürürlüğe girecek 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile gazetecilere yıpranma hakkının kaldırılacağını hatırlatarak "Bu gazeteciler 65 yaşında emekliliği görebilecekler mi" diye sordu.


MUHABİRLERİN OSETYA'DA SALDIRIYA UĞRADIKLARI ANI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

İşte, Osetya'da ateş altında gazetecileri izledikten sonra Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Tezel'in yazdıkları:

"Gazetecilerin, televizyoncuların, yani basın çalışanlarının 3 şehit vererek aldıkları fiili hizmet zammını kaldırtan Çalışma Bakanı Faruk Çelik, gazeteciliğin riskli meslek olmadığını ifade edip, 5510 sayılı SS ve GSS Kanunu ile kaldırılan yıpranma haklarını geri isteyen gazetecilerin haklı taleplerini geri çevirmişlerdi.

DÖRT KARDEŞİMİZ OSETYA'DA ŞEHİT OLUYORDU

Osetya'da çatışmaların ortasında kalan 4 gazetecinin (NTV muhabiri Hilmi Hacaloğlu, kameraman Cumhur Çatkaya, Kanaltürk muhabiri Levent Öztürk ve kameraman Güray Ervin'in) yaşadıklarını seyrettiniz mi?

Ben gözyaşları içinde seyrettim, meslek aşkına halkına haber ulaştırmak adına savaşın ortasına bilerek isteyerek gittiler. Hatta o ateş altında canlarını değil bizlere haber-görüntü ulaştırmayı düşünüp kameralarını hiç kapatmadılar. Konuştuklarını duydunuz mu, meslek aşklarını, mesleki ahlaklarını hissedebildiniz mi? Sanki ateş altında olan onlar değil, sanki araçlarına kurşun yağmıyor gibi davranıyorlardı.

EMEKLİ OLMAK İÇİN 65 YAŞINI GÖREBİLİRLER Mİ?

Duyduğunuzda kelime-i şahadeti anlayabildiniz mi? Çektikleri acıları hissedebildiniz mi? Hayatlarından kaç yıl kaybetmişlerdir düşünebiliyor musunuz? Emekli olmak için 65 yaşını görebilirler mi? Yaşadıkları korkuyu içinizde duyabiliyor musunuz? O korkuyla ömürlerinden kaç yıl gitmiştir, siz orada olmak ister miydiniz? O an gözlerinin önünden neler geçtiğini hayal edebiliyor musunuz? İnsan mısınız? Hala gazeteciliğin nesi riskli diyebiliyor musunuz?

1963'TE 3 BASIN ŞEHİDİ VERİLİNCE