Bakan Nabi Avcı'dan çarpıcı iddia: 'Zaman gazetesine hakem oyunuyla el koydular!'
3 Kasım 1986'da yayın hayatına başlayan Zaman Gazetesi'nin kuruluşunda yer alan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
3 Kasım 1986'da yayın hayatına başlayan, her kesimden İslami duyarlığa sahip kişi ve kurumların temsil edildiği Zaman Gazetesi'nin kuruluşunda yer alan ve bir dönem Yayın Danışmanlığı'nı da üstlenen Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı bugün logosunu değiştiren ve eskiye dönen Zaman gazetesine çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Zaman Gazetesi'nin kurucu yayın danışmanı olan Nabi Avcı, gazetenin 1,5 yılda nasıl el değiştirdiği ve Fetullah Gülen'in gazetedeki fonksiyonu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Avcı, “Ali İhsan Arslan gazeteyi bıraktı. Aynı tarihte Necati Aktülün de bütün haklarını Alaeddin Kaya'ya devretmiş. Böylece gazetenin tek sahibi, Alaeddin Kaya görünüyordu. Alaeddin Kaya'nın Fetullah Gülen'in temsilcisi olarak gazetenin ortağı olduğunu, biz daha sonra öğrendik. Alaeddin Kaya'nın hakemi Fetullah Gülen'di.” dedi.
ZAMAN, FARKLI KESİMLERDE DE İLGİYLE İZLENEN BİR GAZETE OLMUŞTU
Nabi Avcı, şunları söyledi: “Biz olabildiğince, çok sesli bir gazete yapmaya çalıştık, tabii belli hassasiyetleri gözeterek. Ama mümkün olduğu kadar geniş bir yelpazeyi hedefleyen, daha demokrat, daha dünyaya açık, günün fikir akımlarına, siyasi gelişmelere açık bir gazete. Herhangi bir partiyle, cemaatle veya çıkar grubuyla, sermaye grubuyla bağlantısı olmayan bir gazete. Daha çok işte yazarları, çizerleriyle yürüyen. Benim-sekiz on tane müstearım vardı mesela, kalabalık görünmek için. Farklı kesimlerde de ilgiyle izlenen bir gazete olmuştu.”
ALAEDDİN KAYA'NIN GÜLEN'İN TEMSİLCİSİ OLDUĞUNU SONRA ÖĞRENDİK
“Turhan Dilligil'in çıkardığı 'Adalet' gazetesini rahmetli Faruk Sükan alınca, adını değiştirmiş, 'Zaman' yapmış. Yani 'Zaman' adını biz koymadık. Üç ortaklı bir gazete olarak başlamıştı; Necati Aktülün, Alaeddin Kaya ve Ali İhsan Arslan 3 ortaktı. Ben her üç ortağı da bu vesile ile tanıdım. Alaeddin Kaya'nın Fetullah Gülen'in temsilcisi olarak gazetenin ortağı olduğunu, biz daha sonra öğrendik.”
GAZETE, FEHMİ KORU'NUN BİÇİMLENDİRDİĞİ BİR MODEL ÜZERİNDEN YÜRÜDÜ
“Ben tanımıyordum Fethullah Gülen'i de, Alaeddin Kaya'yı da, Ali İhsan Arslan'ı da, Necati Aktülün'ü de. Ama zannediyorum Fehmi Koru, İzmir'den Fetullah Gülen'i bildiği için, Alaeddin Kaya'yı da tanıyordu. Gazetenin kuruluşu ve yönetiminin nasıl olacağı, yayın politikası, patronlarla çalışanlar arasındaki ilişkilerin nasıl olacağı konusu, daha çok Fehmi Koru'nun biçimlendirdiği bir model üzerinden yürüdü.”
ALAEDDİN KAYA'YLA YAZILI SÖZLEŞME YAPTIK
“Ali İhsan Arslan gazeteyi bıraktı. Aynı tarihte Necati Aktülün de bütün haklarını Alaeddin Kaya'ya devretmiş. Böylece gazetenin tek sahibi, Alaeddin Kaya görünüyordu. Alaeddin Kaya ile bir yazılı sözleşme yaptık. O yazılı sözleşme şöyle diyordu: ‘Gazetenin yayın politikasına Fehmi Koru, Nabi Avcı, Mehmet Doğan, Adnan Tekşen, --Ali Bulaç vardı galiba- Ali Bulaç'tan müteşekkil yayın kurulu karar verir. Yayın kuruluyla gazete sahibi arasında bir ihtilaf çıkarsa, gazete sahibinin belirleyeceği bir hakeme gidilir, onun kararına uyulur.' Biz de kabul ettik, imzaladık hakikaten.”
KAYA'NIN HAKEMİ FETULLAH GÜLEN
“Alaeddin Kaya, ‘Gazete İstanbul'a gidecek, siz bir süre tatil yapın.' dedi. Dedik ki, ‘Yani bir ihtilaf mı var?' 'Ya öyle fazla bir şey yok ama böyle münasip gördük.' falan dedi. 'Ama bizim yazılı bir anlaşmamız var. Bu yazılı anlaşmada, hani bir ihtilaf olursa hakeme gidecektik?' dedim. 'Biz gittik hakeme.' dedi. Hakem dediği, meğer Fetullah Gülen'miş. 'E ne dedi?' dedik. 'Bize hak Verdi.' dedi. 'E ama bizi dinlemedi.' dedik. Kaya, 'Biz sizin adınıza da gerekli şeyleri söyledik, böyle karar verdik.' dedi. 'O zaman, bu anlaşmayı hükümsüz kıldınız, sizi mahkemeye vereceğiz.' dedik. Biz de onları mahkemeye verdik ve mahkemeyi kazandık.”
YETİŞTİRDİĞİ GAZETECİLER AMERİKA'YA GİTTİ
“Alaeddin Kaya, gazetenin tek patronu haline geldikten sonra, özellikle gerek Ankara, gerek İstanbul, gerek İzmir bürosuna birtakım genç adamlar yerleştirdiler. Bir kısmı bir-iki ay bizimle çalıştılar, sonra Amerika'ya gitti bunlar. Sonra bunların bazıları, yani şu anda kamuoyunun da bildiği gazeteciler oldular.”
TÜRKİYE'DE BAZI OPERASYONLAR İÇİN KULLANIŞLI HALE GELDİLER
Nabi Avcı, Zaman Gazetesi'nin içinde bulunduğu bu grubun paralel yapıya döndüğüne yönelik sorumuza şöyle cevap verdi: “Zannediyorum özellikle emniyete, istihbarata, askeriyeye ve yargıya nüfuz etmeye başladıkları zaman, bazı yabancılar bunların Türkiye'de bazı operasyonlar için kullanışlı hale geldiklerini, o güce ulaştıklarını düşünerek, bunlara daha çok nüfuz ettiler. Veya başından beri bu hazırlıkların içinde oldular...”
BU GAZETENİN BAGAJI ÇOK YÜKLÜ
Avcı, “Zaman Gazetesi'nde yeniliklere gidiyoruz. Ne önerirsiniz bizlere?” şeklindeki soruya ise şöyle cevap verdi: “Hayırlı olsun. Ben şunu söyleyeyim, çok zor bir işe soyunmuşsunuz. Bu gazeteyi salim bir çizgide, gerçekten bir gazete olarak sürdürmeye çalışan ekibin işinin, gerçekten çok zor bir iş olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu gazetenin bagajı çok yüklü. Bu bagajı nötrleyecek bir gazetecilik yapmak zor görünür bana, her gün bu bagajın ağırlığını hissedersiniz. Normal bir gazetecilik gerilimini çok aşan bir psikolojik ortamda çalıştığınız, çalışmaya devam edeceğiniz anlamına gelir. Allah kolaylık versin.”
Zaman Gazetesi'nin kurucu yayın danışmanı olan Nabi Avcı, gazetenin 1,5 yılda nasıl el değiştirdiği ve Fetullah Gülen'in gazetedeki fonksiyonu hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Avcı, “Ali İhsan Arslan gazeteyi bıraktı. Aynı tarihte Necati Aktülün de bütün haklarını Alaeddin Kaya'ya devretmiş. Böylece gazetenin tek sahibi, Alaeddin Kaya görünüyordu. Alaeddin Kaya'nın Fetullah Gülen'in temsilcisi olarak gazetenin ortağı olduğunu, biz daha sonra öğrendik. Alaeddin Kaya'nın hakemi Fetullah Gülen'di.” dedi.
ZAMAN, FARKLI KESİMLERDE DE İLGİYLE İZLENEN BİR GAZETE OLMUŞTU
Nabi Avcı, şunları söyledi: “Biz olabildiğince, çok sesli bir gazete yapmaya çalıştık, tabii belli hassasiyetleri gözeterek. Ama mümkün olduğu kadar geniş bir yelpazeyi hedefleyen, daha demokrat, daha dünyaya açık, günün fikir akımlarına, siyasi gelişmelere açık bir gazete. Herhangi bir partiyle, cemaatle veya çıkar grubuyla, sermaye grubuyla bağlantısı olmayan bir gazete. Daha çok işte yazarları, çizerleriyle yürüyen. Benim-sekiz on tane müstearım vardı mesela, kalabalık görünmek için. Farklı kesimlerde de ilgiyle izlenen bir gazete olmuştu.”
ALAEDDİN KAYA'NIN GÜLEN'İN TEMSİLCİSİ OLDUĞUNU SONRA ÖĞRENDİK
“Turhan Dilligil'in çıkardığı 'Adalet' gazetesini rahmetli Faruk Sükan alınca, adını değiştirmiş, 'Zaman' yapmış. Yani 'Zaman' adını biz koymadık. Üç ortaklı bir gazete olarak başlamıştı; Necati Aktülün, Alaeddin Kaya ve Ali İhsan Arslan 3 ortaktı. Ben her üç ortağı da bu vesile ile tanıdım. Alaeddin Kaya'nın Fetullah Gülen'in temsilcisi olarak gazetenin ortağı olduğunu, biz daha sonra öğrendik.”
GAZETE, FEHMİ KORU'NUN BİÇİMLENDİRDİĞİ BİR MODEL ÜZERİNDEN YÜRÜDÜ
“Ben tanımıyordum Fethullah Gülen'i de, Alaeddin Kaya'yı da, Ali İhsan Arslan'ı da, Necati Aktülün'ü de. Ama zannediyorum Fehmi Koru, İzmir'den Fetullah Gülen'i bildiği için, Alaeddin Kaya'yı da tanıyordu. Gazetenin kuruluşu ve yönetiminin nasıl olacağı, yayın politikası, patronlarla çalışanlar arasındaki ilişkilerin nasıl olacağı konusu, daha çok Fehmi Koru'nun biçimlendirdiği bir model üzerinden yürüdü.”
ALAEDDİN KAYA'YLA YAZILI SÖZLEŞME YAPTIK
“Ali İhsan Arslan gazeteyi bıraktı. Aynı tarihte Necati Aktülün de bütün haklarını Alaeddin Kaya'ya devretmiş. Böylece gazetenin tek sahibi, Alaeddin Kaya görünüyordu. Alaeddin Kaya ile bir yazılı sözleşme yaptık. O yazılı sözleşme şöyle diyordu: ‘Gazetenin yayın politikasına Fehmi Koru, Nabi Avcı, Mehmet Doğan, Adnan Tekşen, --Ali Bulaç vardı galiba- Ali Bulaç'tan müteşekkil yayın kurulu karar verir. Yayın kuruluyla gazete sahibi arasında bir ihtilaf çıkarsa, gazete sahibinin belirleyeceği bir hakeme gidilir, onun kararına uyulur.' Biz de kabul ettik, imzaladık hakikaten.”
KAYA'NIN HAKEMİ FETULLAH GÜLEN
“Alaeddin Kaya, ‘Gazete İstanbul'a gidecek, siz bir süre tatil yapın.' dedi. Dedik ki, ‘Yani bir ihtilaf mı var?' 'Ya öyle fazla bir şey yok ama böyle münasip gördük.' falan dedi. 'Ama bizim yazılı bir anlaşmamız var. Bu yazılı anlaşmada, hani bir ihtilaf olursa hakeme gidecektik?' dedim. 'Biz gittik hakeme.' dedi. Hakem dediği, meğer Fetullah Gülen'miş. 'E ne dedi?' dedik. 'Bize hak Verdi.' dedi. 'E ama bizi dinlemedi.' dedik. Kaya, 'Biz sizin adınıza da gerekli şeyleri söyledik, böyle karar verdik.' dedi. 'O zaman, bu anlaşmayı hükümsüz kıldınız, sizi mahkemeye vereceğiz.' dedik. Biz de onları mahkemeye verdik ve mahkemeyi kazandık.”
YETİŞTİRDİĞİ GAZETECİLER AMERİKA'YA GİTTİ
“Alaeddin Kaya, gazetenin tek patronu haline geldikten sonra, özellikle gerek Ankara, gerek İstanbul, gerek İzmir bürosuna birtakım genç adamlar yerleştirdiler. Bir kısmı bir-iki ay bizimle çalıştılar, sonra Amerika'ya gitti bunlar. Sonra bunların bazıları, yani şu anda kamuoyunun da bildiği gazeteciler oldular.”
TÜRKİYE'DE BAZI OPERASYONLAR İÇİN KULLANIŞLI HALE GELDİLER
Nabi Avcı, Zaman Gazetesi'nin içinde bulunduğu bu grubun paralel yapıya döndüğüne yönelik sorumuza şöyle cevap verdi: “Zannediyorum özellikle emniyete, istihbarata, askeriyeye ve yargıya nüfuz etmeye başladıkları zaman, bazı yabancılar bunların Türkiye'de bazı operasyonlar için kullanışlı hale geldiklerini, o güce ulaştıklarını düşünerek, bunlara daha çok nüfuz ettiler. Veya başından beri bu hazırlıkların içinde oldular...”
BU GAZETENİN BAGAJI ÇOK YÜKLÜ
Avcı, “Zaman Gazetesi'nde yeniliklere gidiyoruz. Ne önerirsiniz bizlere?” şeklindeki soruya ise şöyle cevap verdi: “Hayırlı olsun. Ben şunu söyleyeyim, çok zor bir işe soyunmuşsunuz. Bu gazeteyi salim bir çizgide, gerçekten bir gazete olarak sürdürmeye çalışan ekibin işinin, gerçekten çok zor bir iş olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu gazetenin bagajı çok yüklü. Bu bagajı nötrleyecek bir gazetecilik yapmak zor görünür bana, her gün bu bagajın ağırlığını hissedersiniz. Normal bir gazetecilik gerilimini çok aşan bir psikolojik ortamda çalıştığınız, çalışmaya devam edeceğiniz anlamına gelir. Allah kolaylık versin.”