Bakan Fidan "Bu kriz diğerlerinden farklı" diyerek açıkladı: İsrail çok büyük bir intikam peşinde

İsrail ile Hamas arasındaki çatışmalar sürerken, Türkiye de bölgede barışın sağlanması için diplomasi trafiğini sürdürüyor. Bölgede sık sık temaslarda bulunan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da katıldığı canlı yayında sıcak gündemle ilgili açıklamalar yaptı. Bakan Fidan, "Bu kriz diğerlerinden farklı. İsrail burada çok büyük bir intikam ve misilleme peşinde. Sivillere dikkat etmemesi toplu cezalandırma yolunu tercih etmesi insanlık için endişe kaynağı olması gerekiyor." dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin-İsrail gündemine dair sıcak gelişmeleri TRT Haber canlı yayınında değerlendirdi. Bakan Fidan Gazze'de bir insanlık dramı yaşandığına dikkat çekerek "Sivillere dikkat etmemesi toplu cezalandırma yolunu tercih etmesi insanlık için endişe kaynağı olması gerekiyor." ifadelerini kullandı.

"FİLİSTİN BİZİM İÇİN ÖNEMLİ BİR MESELE"

Bakan Fidan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

"Filistin meselesi bizim için önemli bir mesele. Çeşitli aşamalardan geçmiş bir konu ve 7 Ekim’de başlayan son kriz, son dram da bizi gerçekten endişelendirmekte. Daha önce de 2009’da, 2014’te Gazze kuşatmaları olmuştu. İsrail’in yine Gazze’ye yönelik çok ciddi operasyonları olmuştu. O dönemde de önce Cumhurbaşkanımızın Başbakan olduğu dönem ve sonra Cumhurbaşkanı olduğu dönemde de arabuluculuk görüşmeleri ve diğer ilgili konularda görevlendirdiği ekibin içindeydim. Konunun tarihi ile beraber, yakından tanıklarından biriyim. 7 Ekim’deki kriz birçok ilgili çevrenin geleceğini gördüğü fakat üstünü örttüğü bir kriz. 7 Ekim’de başlayan Hamas saldırıları, aslında İsrail’in özellikle son 10 yıldır bölgede yürüttüğü politikanın yanlışlığının bir delili oldu. Kendisi için geliştirdiği ulusal güvenlik sisteminin zafiyetlerini ortaya koymakla beraber, esas itibariyle diplomasi yoluyla ortaya koymaya çalıştığı yapının, sistemin aslında bir başarısızlık projesi olduğunu da gösterdi."

"YAŞANANLAR KİMSEYİ ŞAŞIRTMAMALI"

"Biz Türkiye olarak başından beri özellikle İsrail’in sadece kendi komşularıyla barış yapıp, Filistinlilerle iki devletli çözümü kabul etmemesini stratejik bir hata olarak görüyorduk. Ama gerek Amerikan merkezli konuyu anlatan mecralar gerek Avrupa’nın bunu satın alması, bölgede de bu konuyu destekleyen unsurlarla beraber; hikaye sanki doğrunun kendisiymiş gibi sunulmaya başladı. Ama biz biliyorduk ki bu kriz bir yerden patlak verecek. Çünkü her ne kadar İbrahim anlaşmalarıyla birtakım şeyler ilerliyor gibi gözükse de, esas itibariyle konunun muhatabı olan Filistinlilere yönelik baskının, zulmün daha sistematik, daha yaygın ve daha sık hale geldiğini gördük. Bunun bir yerde patlayacağı aşikardı. Bunun bu şekilde patlaması ve arkasından bu krizin doğması aslında kimse için şaşırtıcı olmamalı."

"İNSANLIK DRAMI YAŞANIYOR"

"Şu anda esas itibariyle bir insanlık dramı yaşanmakta. Bu insanlık dramı karşısında bir ne yapıyoruz? Devlet olarak, birey olarak, bölge ülkeleri olarak, Birleşmiş Milletler olarak. Bütün ulus devlet sistemi, bütün uluslararası sistem, bütün bölgesel ittifaklar bu konu karşısında ne yapıyorlar buna bakmak gerekiyor. Şimdi bu kriz bir önceki krizden farklı. Çünkü İsrail çok büyük bir intikam peşinde. 7 Ekim’de verdiği kayıplar, şu anda kadar verdiği en büyük kayıplar.

"İNSANLIK ENDİŞE DUYMALI"

"Bu kaybın telafisini barışta değil, intikamda gördüğü için büyük bir misilleme peşinde şuanda. Fakat bu misillemeyi yaparken sivil nüfusa dikkat etmemesi, onların altyapısının üstyapısının her türlü şekilde bombalanması ve toplu cezalandırma yolunu tercih etmesi insanlık için çok ciddi bir şekilde endişe kaynağı olması gerekiyor. Bizim ülke olarak ortaya koyduğumuz tavır bunun hiçbir şekilde, hiçbir hafifletici sebebe gitmeden bir kriz olarak tanımlanması, bir insanlık suçu olarak nitelendirilmesi. Buna yönelik tavrın alınması ve buna öncelik etmek. Bugün itibariyle Gazze’de elektrik yok, su yok, topyekün kuşatma var. İsrail şu anda geliştirdiği savaş stratejisiyle özellikle kuzeyden başlayıp, güneye kadar belirli alanları boşaltılması gereken alanlar olarak tasvip etmiş durumda. Buna göre de çok yaygın bombalamaya gitmiş durumda. Şuanda özellikle sivil nüfusun kuzeyde yaşadığı yerlerin büyük bir bölümü bombalanmış durumda. 1 milyondan fazla insan güneye gitmiş durumda. Şimdi insanlar güneyde kalmakla Mısır’a gitmek arasında bir tercihe de zorlanıyorlar. Bu da olayın başka bir kriz boyutu. "

"BÜTÜN TARAFLARLA TEMAS İÇERİSİNDEYİZ"

"Şimdi krizin bütün taraflarıyla mümkün olduğunca temas içerisindeyiz. Birkaç kulvarda bu işi götürüyoruz. Birincisi özellikle Gazze’deki dram nasıl sona erdirilebilir; bir ateşkes, bir insani yardım, mümkünse esir takası gibi kolaylaştırıcı unsurlar nasıl hayata geçirilebilir. Bunlara ilişkin çalışmalar var. Asıl daha kapsamlı çalışmaları da, bölgeye güvenliği ve kalıcı barışı getirecek yapı ne olmalı, bunun öncülüğünü yapmak gerekiyor. Bu noktada atılan adımlar var. Şu anda olayın sıcaklığı nedeni ile taraflar çok ciddi bir çatışma hali içerisindeler. Sıcak savaş vuku bulmakta. "

"İsrail’in Gazze’deki askeri hedeflerine ulaşması için ortaya koyduğu çabaya Amerikalılar da şu an ortak olmuş durumda. Hem Amerikan başkanının hem milli güvenlik yetkililerinin hem de askeri makamların yaptığı açıklamalara baktığımızda görüyoruz ki; Amerika özellikle Gazze’ye, Hamas’a yönelik operasyonlarda İsrail ile beraber hareket etmek konusunda, onu destekleme konusunda tam bir fikir birliği içerisinde. Tabii burada şunu görmek gerekiyor. Ortada sadece Hamas ve İsrail yok. Filistinli diğer gruplar var. Bölgede Filistin davasına müzahir diğer silahlı gruplar var. Başta Hizbullah olmak üzere. Çok geniş yelpazede bu olayın muhtemel tarafı olmaya hazır gruplar da var."

"Hem bölgedeki devletler hem bölge dışındaki ilgili devletlerle, hem devlet aktörleri hem devlet dışı aktörlerle çok yoğun bir diplomasimiz var. Birincisi konuya ilişkin tarafların pozisyonlarını net alıp, ona göre bir analiz yapmak gerekiyor. İkincisi taraflar yürütülen çalışmalarda nerede duruyorlar, neyi görmek istiyorlar onu görmek gerekiyor. Bizim geliştirdiğimiz politika, Cumhurbaşkanımızın vizyonu doğrultusunda esas itibarıyla çatışmaları durdururken, insan dramını önlerken, bir sonraki aşamada mümkünse daha büyük çatışmaları değil, barışın yolunu açacak bir çabaya girmek. Buna yönelik yapılan çalışmalarda belli konuları şimdiden tartışmaya başladık. "

"MISIR KOLAYLAŞTIRICI BİR ROL OYNUYOR"

"Türkiye’nin iki kulvarda da gerçek ve sahici rol oynamasını isteyen taraflar var. Bunlar özellikle samimi bir şekilde bize gelip kendi rehinelerin kurtarılmasını isteyen taraflar, ülkeler var. Bu şu anda üzerinde çalıştığımız konulardan biri. Biz bunu Hamas ile görüştüğümüz zaman burada şu anda savaş şartlarından dolayı kendileri de bu grupları bir araya getiremedi. Bu gruplarla ilgili inisiyatifin kullanılabilmesi için sessiz bir zamana ve sürece ihtiyaç olduğunu birkaç günlük süreyle ifade ediyorlar. İsrail askeri nedenlerden dolayı şu anda bu ateşkes sürecini pek vermek istemiyor. Şu anda bunun müzakereleri var. Diğer taraftan insanı yardımlara ilişkin yürüyen çalışmalar var. Geçtiğimiz hafta Kahire’deydim. Orada yaptığımız görüşmelerde, biliyorsunuz Gazze’ye Refah Kapısı üzerinden yardım yapılıyor. Orada El Ariş limanına getirilen çok sayıda insani yardım var. Türkiye’den şu ana kadar 80 ton yardım gitti. Başka ülkelerden de geliyor, diğer ülkelerle de koordinasyonumuz devem ediyor. Mısır bu konuda çok ciddi kolaylaştırıcı bir rol oynuyor. Ama içeriye henüz bir yardım götürülebilmiş değil."

ABD'NİN İSRAİL'E DESTEĞİ

"Amerika ve bazı ülkeler stratejik bir akılla hareket etmiyorlar. Metafizik bir inanç haline dönüşen İsrail devletinin desteklenmesi meselesi Amerikan siyasetçilerinin çoğu zaman rasyonel bir politika izlemesinin önündeki en büyük engel. Belli baskı alanlarının da işe yaradığını görüyoruz. Bu Amerika açısından çok kan kaybettirici bir durum. Kendi moral üstünlüğünü son derece kaybettiren ve dünyaya söyleyecek söz bıraktırmayan bir konu. Bu hastane bombalanması meselesi büyük bir insanlık dramı. İsrail ordusu ilk anlarda çıktı “Biz uyarmıştık, sözümüzü dinlemediler” dediler. Bu aslında zımnen bunun kabulüydü. Fakat daha sonra buradan ortaya çıkan moral, pozisyon kaybının getireceği dezavantajı hesaba kaytan daha farklı kesimler, Biden’da o gün oraya gidiyordu. Hikayeyi değiştirip, başka bir boyuta taşıdılar. Şimdi tabii Biden’ın bu şartlarda oraya gelmesi ve Gazze’deki yıkıma bir bakıma onay verir durumda olması tarih tarafından not ediliyor. Bu birçok insan açısından sürpriz değil ama Amerika için çok daha farklı sonuçları doğurabilecek bir algı ortaya çıkarıyor."