BAHÇELİ'DEN EYLEMCİ GENÇLERE "EVE DÖNÜN" ÇAĞRISI!
MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuşuyor.
Devlet Bahçeli, MHP grubunda partililere seslendi. Grup konuşmasının önemli bir bölümünü Gezi Parkı olaylarına ayıran Bahçeli, Apo’ya çapulcubaşı derken Erdoğan’a da suçlayıcı ifadelerle yüklendi.
GENÇLERE "SANDIK" ÇAĞRISI
Bahçeli ayrıca eylemi başlatan gençlere de "eve dönün" diye seslenerek, Başbakan’ı sandıkta devirmenin mümkün olduğunu belirtti.
İşte Bahçeli’nin konuşmasından satır başları;
Keşke Gezi Parkı’ndaki ağaçlar için gösterilen hassasiyetler, Türk vatanının korunması için de gerçekleştirilseydi. Benzer hassasiyetleri, milli manevi menfaatlerde de görmek isterdi.
BAŞBAKAN’IN ELİNE KOZ VERİLDİ
Gezi Parkı olayları da Başbakan’ın eline koz vermekten ileriye gidememiştir. İki hafta öncesine kadar gündem ihanet sürecine çivilenmişken ibre birdenbire tersine dönmüştür.
Daha düne kadar İmralı canisi ile pazarlıklar milletin aklındayken, sınırlarımızda patlayan bombalar dillerdeyklen şimdi gündem dönmüştür. Türkiye Gezi Parkı ’na kilitlenmiştir.
Gezi Parkı eylemcilerine 30 Mayıs’ta orantısız ve ansızın şekilde müdahalede bulunulmuştur. 31 Mayıs’ta ise yurt sathına ulaşmıştır. Biz başından bu yana Taksim’deki olayları dikkatle takip ettik. MHP bu olayların başlangıcından itibaren aynı noktada ve aynı eksendedir. Bizim duruşumuzu eleştirmeye kalkanlar doğru konuşmadıkları gibi iyi niyetli de değillerdir.
MHP’Yİ ELEŞTİRENLER: TENEKE GÜRÜLTÜSÜ
Hele hele milliyetçi ülkücü harekete hayatları boyunca kem gözle bakanların eleştirileri sadece teneke gürültüsüdür.
MHP onun bunun telkin, tavsiye, tacizleri altında kalarak şahsiyetinden ödün vermez, fikir ve ülkülerinde döneklik ve oynaklık göstermez. Biz başkalarına benzemeyiz. Başkaları gibi zaman ve zemine göre hareket etmeyiz.
Bu aşamada Taksim ve diğer vatan köşelerinde olanları şu ana başlıklar altınca incelemek faydalı olacaktır.
1- Olaylara sebep olan ana faktör Topçu Kışlası’nın yeniden yapılmasıdır. istanbul’un göbeğinde nefes borusu yeşilin öldürülmesi haklı olarak tepki doğurmuş polisin müdahalesi olayları şirazesinden çıkarmıştır.
"BUNLAR GERÇEK ÇAPULCU"
2- Gezi Parkı ’nda olayların başlamasıyla birlikte marjinal gruplar da ortalığa çıkmış ve olaylardan nasiplenmeye çalışmışlardır. Kalabalıkları provoke eden meymenetsiz suratlar bunlardır. Bunlar gerçek çapulculardır. Bunların yanında MHP’nin anılması kendimizi yok saymak olacaktır.
APO’YA ÇAPULCUBAŞI DEDİ
Başbakan’ın bu çapulcu merakı incelenmeye layıktır. Çapulcuların başıyla sözde çözüm konuşan Başbakan’ın masum insanlarımıza arkası arkasına çapulcu ibaresi vurması maskaralıktır.
Başbakan çapulcuları bırakmalı çarkıfeleğe dönen karakterine yanmalıdır. Muhterem vatandaşlarımızı şehir eşkiyaları ile bir görmek müfterilktir. Bunu yapsa yapsa bir kişi yapar o da Erdoğan’dır. Erdoğan’a önerim; Söz biliyorsan inansınlar, bilmiyorsan sus da seni adam sansınlar.
"GEZİ SADECE AĞAÇ DEĞİL"
3- Biz her fırsatta Gezi olaylarının sadece ağaç meselesi olmadığını söyledik. AKP ’nin tavırları milletimizi yormuştur. AKP politikaları şikayetlerin yığılmasına ve bir nebzede patlamasına neden olmuştur.
- Gençlerimizin bireysel özgürlük alanlarının sınırlandırılması, uslandırılması gereken haylazlar olarak görülmesi tansiyonu yükseltmiştir. Bir dediği diğerini tutmayan Başbakan milletimizin büyük çoğunluğun ile gönül bağını kopartmıştır. Önüne gelene diklenen kibirli biri olmuştur. Başbakan mahdumlarına pırlanta dükkanları kurarken fakir fukaranın çocuğu nasıl karın doyuacağının peşine düşmüştür.
Bir tarafta Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyenler diğer tarafta Tayyip’in askerleriyiz diyenler bulunuyor. Sanki bir muhabereye hazırlık yapılıyor. Bu sırada bizim gerçek askerlerimiz de köşeye sıkıştırılmış.
Tüm zamanların en vahşi provokatörü olarak karşımıza çıkmakta sayın başbakan. Beyaz Saray Kırmızı Salon’da dar kapsamlı bir kadro ile yaptığın görüşmelerde bunlar mı konuşuldu. Bizzat şahsına ev ödevi mi verildi bunlar. Başbakan masum gençlerimizi tehdit ederek, protestoları sona erdirmelerini istiyor.
"GENÇLERİ SANA YEDİRMEYİZ"
Sayın Başbakan sende hiç mi merhamet yoktur da bu gençleri birbirine kırdırmaya çalışıyorsun. Gençleri sana (son zamanların moda deyimi ile) yedirmeyiz.
Türk gençliği bizim iftiharımızdır. Sizler gitarınızı sazınızı çalın. Bilgi teknolojilerinden istifade ediniz. Tüm imkanları kullanınız. Geçen zaman bir daha geri gelmiyor. Ancak geleceğinizi de düşünerek tahriklere aldanmayın. Gücünüzün farkına varın. Seçme ve seçilme yaşında olanlar yüzde 13 düzeyindedir. Yani sayısı 10 milyonu geçen genç oy kullanma çağındadır. İsterlerse AKP iktidarını düşürebilecek güçteler. Bunu da sandıkta oy kullanarak yapabilecekler. Sokaklar belirsizdir, sokaklar karanlık ve tehlikelidir. Sokaklar her şeye açıktır. Taksim’de gazın ve türlü zorluğun altında kalmaktansa, erken veya zamanında yapılacak bir seçimde tercihlerini sandığa yansıtmalıdırlar.
Bu itibarle Türk gençliğini AKP’ye sandıkta ders vermeye davet ediyorum. Bu gücün onlarda olduğuna inanıyorum. Ter temiz vicdanlı evlatlarımız Başbakan’ın hakkından sandıkta gelmelidir. Başbakan’ın anladığı dilden konuşarak sandıkları patlatmalı ve yüce divanın yolunu açmalıdırlar.
"SANDIĞA GİDİN"
Türk gençliğine diyorum ki sandığı süpürün, Başbakan ve partisini söndürün gitsin.
3 Kasım 2002’de teslim ettiğimiz iktidarı tekrar geri alacağız. Yolun açık olsun.
GENÇLERE "SANDIK" ÇAĞRISI
Bahçeli ayrıca eylemi başlatan gençlere de "eve dönün" diye seslenerek, Başbakan’ı sandıkta devirmenin mümkün olduğunu belirtti.
İşte Bahçeli’nin konuşmasından satır başları;
Keşke Gezi Parkı’ndaki ağaçlar için gösterilen hassasiyetler, Türk vatanının korunması için de gerçekleştirilseydi. Benzer hassasiyetleri, milli manevi menfaatlerde de görmek isterdi.
BAŞBAKAN’IN ELİNE KOZ VERİLDİ
Gezi Parkı olayları da Başbakan’ın eline koz vermekten ileriye gidememiştir. İki hafta öncesine kadar gündem ihanet sürecine çivilenmişken ibre birdenbire tersine dönmüştür.
Daha düne kadar İmralı canisi ile pazarlıklar milletin aklındayken, sınırlarımızda patlayan bombalar dillerdeyklen şimdi gündem dönmüştür. Türkiye Gezi Parkı ’na kilitlenmiştir.
Gezi Parkı eylemcilerine 30 Mayıs’ta orantısız ve ansızın şekilde müdahalede bulunulmuştur. 31 Mayıs’ta ise yurt sathına ulaşmıştır. Biz başından bu yana Taksim’deki olayları dikkatle takip ettik. MHP bu olayların başlangıcından itibaren aynı noktada ve aynı eksendedir. Bizim duruşumuzu eleştirmeye kalkanlar doğru konuşmadıkları gibi iyi niyetli de değillerdir.
MHP’Yİ ELEŞTİRENLER: TENEKE GÜRÜLTÜSÜ
Hele hele milliyetçi ülkücü harekete hayatları boyunca kem gözle bakanların eleştirileri sadece teneke gürültüsüdür.
MHP onun bunun telkin, tavsiye, tacizleri altında kalarak şahsiyetinden ödün vermez, fikir ve ülkülerinde döneklik ve oynaklık göstermez. Biz başkalarına benzemeyiz. Başkaları gibi zaman ve zemine göre hareket etmeyiz.
Bu aşamada Taksim ve diğer vatan köşelerinde olanları şu ana başlıklar altınca incelemek faydalı olacaktır.
1- Olaylara sebep olan ana faktör Topçu Kışlası’nın yeniden yapılmasıdır. istanbul’un göbeğinde nefes borusu yeşilin öldürülmesi haklı olarak tepki doğurmuş polisin müdahalesi olayları şirazesinden çıkarmıştır.
"BUNLAR GERÇEK ÇAPULCU"
2- Gezi Parkı ’nda olayların başlamasıyla birlikte marjinal gruplar da ortalığa çıkmış ve olaylardan nasiplenmeye çalışmışlardır. Kalabalıkları provoke eden meymenetsiz suratlar bunlardır. Bunlar gerçek çapulculardır. Bunların yanında MHP’nin anılması kendimizi yok saymak olacaktır.
APO’YA ÇAPULCUBAŞI DEDİ
Başbakan’ın bu çapulcu merakı incelenmeye layıktır. Çapulcuların başıyla sözde çözüm konuşan Başbakan’ın masum insanlarımıza arkası arkasına çapulcu ibaresi vurması maskaralıktır.
Başbakan çapulcuları bırakmalı çarkıfeleğe dönen karakterine yanmalıdır. Muhterem vatandaşlarımızı şehir eşkiyaları ile bir görmek müfterilktir. Bunu yapsa yapsa bir kişi yapar o da Erdoğan’dır. Erdoğan’a önerim; Söz biliyorsan inansınlar, bilmiyorsan sus da seni adam sansınlar.
"GEZİ SADECE AĞAÇ DEĞİL"
3- Biz her fırsatta Gezi olaylarının sadece ağaç meselesi olmadığını söyledik. AKP ’nin tavırları milletimizi yormuştur. AKP politikaları şikayetlerin yığılmasına ve bir nebzede patlamasına neden olmuştur.
- Gençlerimizin bireysel özgürlük alanlarının sınırlandırılması, uslandırılması gereken haylazlar olarak görülmesi tansiyonu yükseltmiştir. Bir dediği diğerini tutmayan Başbakan milletimizin büyük çoğunluğun ile gönül bağını kopartmıştır. Önüne gelene diklenen kibirli biri olmuştur. Başbakan mahdumlarına pırlanta dükkanları kurarken fakir fukaranın çocuğu nasıl karın doyuacağının peşine düşmüştür.
Bir tarafta Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyenler diğer tarafta Tayyip’in askerleriyiz diyenler bulunuyor. Sanki bir muhabereye hazırlık yapılıyor. Bu sırada bizim gerçek askerlerimiz de köşeye sıkıştırılmış.
Tüm zamanların en vahşi provokatörü olarak karşımıza çıkmakta sayın başbakan. Beyaz Saray Kırmızı Salon’da dar kapsamlı bir kadro ile yaptığın görüşmelerde bunlar mı konuşuldu. Bizzat şahsına ev ödevi mi verildi bunlar. Başbakan masum gençlerimizi tehdit ederek, protestoları sona erdirmelerini istiyor.
"GENÇLERİ SANA YEDİRMEYİZ"
Sayın Başbakan sende hiç mi merhamet yoktur da bu gençleri birbirine kırdırmaya çalışıyorsun. Gençleri sana (son zamanların moda deyimi ile) yedirmeyiz.
Türk gençliği bizim iftiharımızdır. Sizler gitarınızı sazınızı çalın. Bilgi teknolojilerinden istifade ediniz. Tüm imkanları kullanınız. Geçen zaman bir daha geri gelmiyor. Ancak geleceğinizi de düşünerek tahriklere aldanmayın. Gücünüzün farkına varın. Seçme ve seçilme yaşında olanlar yüzde 13 düzeyindedir. Yani sayısı 10 milyonu geçen genç oy kullanma çağındadır. İsterlerse AKP iktidarını düşürebilecek güçteler. Bunu da sandıkta oy kullanarak yapabilecekler. Sokaklar belirsizdir, sokaklar karanlık ve tehlikelidir. Sokaklar her şeye açıktır. Taksim’de gazın ve türlü zorluğun altında kalmaktansa, erken veya zamanında yapılacak bir seçimde tercihlerini sandığa yansıtmalıdırlar.
Bu itibarle Türk gençliğini AKP’ye sandıkta ders vermeye davet ediyorum. Bu gücün onlarda olduğuna inanıyorum. Ter temiz vicdanlı evlatlarımız Başbakan’ın hakkından sandıkta gelmelidir. Başbakan’ın anladığı dilden konuşarak sandıkları patlatmalı ve yüce divanın yolunu açmalıdırlar.
"SANDIĞA GİDİN"
Türk gençliğine diyorum ki sandığı süpürün, Başbakan ve partisini söndürün gitsin.
3 Kasım 2002’de teslim ettiğimiz iktidarı tekrar geri alacağız. Yolun açık olsun.