Efendim; MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin çok uzun süredir ortalarda görünmemesi, bir kare ya da bir dakika olsun görüntü vermemesi sağlığına ilişkin doğrusu şüphe çekiciydi. Arada onun ağzından verildiği söylenen beyanlar da pek ikna edici olmadı. Hatta tam tersine bu konudaki muhtelif iddia ve “Acaba” ları –bilhassa sosyal medyada- daha da arttırdı. “Öldüğünü” düşünenler bile oldu. (Hatta ve maalesef şifa dileyecekleri yerde onun ölmesini dileyenler bile çıktı.) Dedikodular arttıkça arttı…
Ancak Devlet Bahçeli’nin Alparslan Türkeş’in kabrini ziyareti sonrası bu kuşkular ve dedikodular giderilmiş oldu. Lakin biraz daha uzasaydı daha da artacağı kesindi. Herkes kendince bir “Oh..” çekip rahatladı!..
Kuşkular Kuşkuları Kovaladı!..
Ne yalan öncesinde benimde sağlığına dair kafamda bazı “Acaba” lar oluşmuştu. Süreç uzadıkça ve hiç görüntü olmayınca “Kendisinin bir tür koma halinde olabileceği” şeklinde düşünceler –hiçbir kötü niyet taşımadan- benimde kafamdan geçmedi değil. (Bazı gazetecilerle telefonla görüntüsüz konuşmaları da pek ikna edemedi beni. Çünkü günümüzde yapay zekâ ile yapılamayacak şey kalmadı gibi. ) Hatta dün Alparslan Türkeş’in mezarını ziyaret edeceği haberine bile son dakikaya kadar kuşkuyla baktım. Gelmesi rivayetleri nihayete erdirdi çok şükür!..
Dahası onunla yetinmeyip ekranın başına kendimi adeta perçinledim ve her kareyi kaçırmamaya çalıştım. Öyle ki iyice paranoyaklaşıp bir ara “Acaba dublör kullanabilirler mi?” diye bile sordum kendi kendime. Bir tür “Wag The Dog” (Başkanın Adamları) filmi mi çevriliyordu acaba? Bir medya şaşırtmacası olabilir miydi? Kandırılıyor olabilir miydik? Eminim benim kafamdan geçen benzeri sorular başkalarının da kafalarından geçmiştir. Onlar benim gibi samimi olarak itiraf etmeyebilirler o başka. Tabii ki öyle bir şey yoktu!..
Vehimler Fos Çıktı!..
Ancak hiç çekinmeden söyleyeyim bu vehimlerimin hepsi fos çıktı. Ofsayta düştük. Kafalardaki bu uç sorular siyasetçilerin sağlık sorunlarına bile bazen ne kadar garip bakabileceğimizin bir ispatıydı sanırım. Örneğin hasta yatağında görüntü vermemesi sadece yıpranmış hali ile görünmek istememesine de yorulabilirdi. Fakat biz kafamızda illa en kötü ihtimali gördük sanırım. Neyse ki durum netleşti…
Gerçi kendi payıma ben öncesinde bunları –iyi ki de- yazmadım. Yazmayı düşündüm ama yazmadım. Birincisi; temel gazetecilik ilkesi olarak çek edememiştim. Gerçi bu soru sormama engel değildi. İkincisi; spekülasyona dayalı olurdu. Üçüncüsü; bu konuda soru sormak başa bela getiriyordu. Nitekim Can Ataklı’nın düştüğü duruma düşmek istemedim. Dördüncüsü; belli ki buradan bazı siyasi rant ve hesaplar güden kötü niyetli odaklar vardı. Bir “Algı” yerleştirilmeye çalışılıyordu. Onlarla -niyetim farklı olsa da- aynı çizgiye düşmek olmazdı. Neyse ki gaza gelmeden doğru düşünmüşüm. Gazeteci reflekslerim frenledi beni sanırım…
Siyasilerin Hastalığı da “Siyasi” Olur!..
Burada genel geçer prensipler söz konusu olamaz. Ayrıca siyasi bir kişinin hastalığının bütün ayrıntıları topluma açıklanacak diye bir kuralda yok bence. Muhtelif nedenlerle bu gizlenebilir. (Sağlığına yönelik bir suikast ihtimali, sağlığı üzerinden spekülatif yorumlar yapılması, genel siyasi gidişatı etkilemesi, kriz çıkması, vb) “Madem siyasidir, madem açıklık var o halde her şey söylensin” denilemez. Sanırım olayda da bu derece gizli davranılmasının asıl sebebinin Bahçeli’nin bizzat bir tür “Garantör” gibi başlattığı “Açılım süreci” ne halel gelmemesi kaygısı olduğunu zannediyorum. Bu hassas zamanda Bahçeli’nin sağlığındaki olumsuzluklar süreci de etkileyecekti.
Öte yandan bu hiçbir şekilde toplum bilgilendirilmeyecek demek hiç değildir. Sınırlı da olsa topluma açıklayıcı bazı bilgiler verilebilir. Konu hassastır. Yeter ki doğru bilgiler olsun. Toplumu yanıltıcı, yönlendirici bilgiler olmasın. Bu konudaki sorumluluk ise öncelikle doktorlara ve o liderin parti yetkililerine düşer. MHP yetkilileri de bunu yaptılar zaten.
Sağlık Konuları Dikkatli Yorumlanmalı!..
Öyle veya böyle bu olaydan toplum ve medya olarak bazı dersler çıkartmamız gerekiyor bana göre. Sağlık ciddi iştir. Siyasilerin hastalığı ise daha da ciddi. Ülkenin genel havasını şu veya bu oranda etkiler. Öyle ki siyasilerin hastalıklarının belli bir adap ve kurallar çerçevesi içinde tartışılması gerektiğini hatırlattı hepimize. O yüzden bu gibi konularda çok dikkatli ve sorumlu davranmak gerekiyordu. Her düşündüğümüzü, her kafamıza estiğini olur olmadık şekilde söyleyemezdik. Öte yandan siyasilerin hastalığı sadece “Hastalık” değildir. Dolayısıyla kafalarda bazı soruların doğması doğaldır. Kızılamaz. Aşırı tepkilere de gerek yok.
Bu gibi iddialar gerçek ve net en az iki güvenilir kaynaktan teyit edilmiş bilgilere dayanmalıdır. Olayların akışı veya mantığımız bize “Olabilir” dese bile bu yetmez. (Ayrıca yanıltılma veya manipülasyona düşme riski de unutulmamalıdır.) O yüzden Bahçeli’nin sağlığı tartışmaları abartılı ve spekülatif yorumlardan kaçınmamız gerektiğini gösterdi bizlere sanırım. Kaldı ki olay sadece Bahçeli değil, prensip meselesidir. Son olay buna vesile olmuştur. Bu da hepimize ders olsun!..
Sayın Bahçeli’ye geçmiş olsun diyorum…
05. 04. 2025