Başlıktaki “Ali kıran baş kesen” deyimi, etrafındaki insanlara zorbalık eden, küfürü dilinden, şiddeti elinden düşürmeyenler için kullanılır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ne yazık ki Türkiye’nin “Ali kıran baş kesen”i olma yolunda hızla ilerliyor!
Partisinin son grup toplantısında Sinan Ateş cinayetiyle ilgili soru sormayı sürdüren Halk TV programcıları Şule Aydın’ı, Timur Soykan’ı, Barış Pehlivan’ı ve Murat Ağırel’i isim vermeden hedefe oturtarak aynen şunları söyledi:
“Buradan sesleniyorum Halk TV ve Cumhuriyet Halk Partisi: Ayağınızı denk alın. Dört soytarı muhabirle MHP'yi sorgulayamazsınız, sorgulatmayız.”
Hızını alamadı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i de şahsi olarak hedef aldı:
“Özgür Özel sana diyorum. İddiaların aynen şahsın gibi çürüktür.”
*
Bu sözler çok konuşuldu.
Çünkü hem hakaret hem de tehdit vardı!
Gerçekten de anlamak mümkün değil… Devlet Bahçeli neredeyse ayda bir kez birilerine açıkça hakaret hatta küfür ediyor. Bununla da yetinmiyor, yüzlerce kişiyi kendisine yaranmak için pusuda bekleyen militanlarına hedef gösteriyor.
İsim listeleri yayınlıyor…
Ancak kimse kendisine aynı tondan yanıt vermiyor; veremiyor!
*
Diyelim ki Bahçeli, Özgür Özel’e değil de…
Özgür Özel, Bahçeli’ye “Çürük” deseydi, ne olurdu?
Ne olacağını ben söyleyeyim:
Özgür Özel, linç edilirdi!
Gittiği her yerde taşlı-sopalı saldırıya uğrardı.
Şimdi ne oluyor?
Bahçeli, Meclis’in açılması nedeniyle verilen resepsiyonda birkaç saat önce “Çürük” dediği Özel’in gözlerinin içine bakarak teselli ediyor:
“Üzülme, bazen siyaseten söylememiz gerekenler oluyor!”
Özür bile dilemiyor!
Sadece üzülmemesini istiyor…
Böylece siyasi literature “siyaseten hakaret, siyaseten küfür” kavramlarını sokuyor.
Özgür Özel’in tepkisi ise eveleyip gevelemek oluyor.
“Asıl çürük sensin” diyemiyor.
Bunu söyleyip, sonra Bahçeli’nin kulağına eğilip, “Siz de üzülmeyin ben de siyaseten söylüyorum” diye teselli edemiyor.
Dediğim gibi, sadece şaşırıyor ve “Herkes doğru bildiğini söylüyor. Önemli olan saygıda, sevgide eksiklik göstermemek” diyebiliyor.
“Hürmet ederim” diye de ekliyor.
*
Adam sana çürük demiş, sen saygıdan sevgiden söz ediyorsun…
Bir yanağına tokat atmış, öbür yanağını uzatıyorsun…
Sonra da hürmetlerini bildiriyorsun…
Kimse kusura bakmasın ama bunun adı “kişiliksiz”liktir.
Ha…
“Kişiliksiz” sözünü kullandım ya; bakalım kendisine “Çürük” diyen Bahçeli’ye “hürmetlerini” bildiren Özgür Bey, bana da da hürmet edecek mi?
*
CHP Genel Başkanı’na tek sorum var:
Lütfen bir anket yaptırın ve şu çürük meselesi ile sonrasında yaşananları seçmeninize sorun… Bahçeli’ye verdiğiniz yanıttan memnun olanların ve olmayanların oranını bulun.
Belki o zaman düştüğünüz durumu daha iyi anlarsınız!
*
Ben aslında bunları yazmak istemiyordum. Asıl derdim, başta gazeteciler olmak üzere Bahçeli’nin tehdit ettiği insanların korkup sinmeleri…
Kendisi bir ay kadar önce 154 gazetecinin isimlerinin yer aldığı bir dosyayı havada sallayarak tehdit yağdırdı. Bu arkadaşların isimleri yayınlandı.
Peki; o 154 kişiden kaçı Devlet Bahçeli’ye ve ekibine dava açtı?
Hiç…
İşte benim meselem bu…
Ben MHP’lilerin isimlerini alt alta yazıp “Hepsinden tek tek hesap soracağız” desem, sonra da “Hukuken” diye eklesem bir saat sonra kendimi gözaltında bulmaz mıyım?
Ama MHP Genel Başkanı, ağzını her açtığında ya tehdit savuruyor, ya hakaret ediyor, hatta daha da ileri gidip işi küfre kadar vardırıyor; kimse bir şey demiyor.
Tamam savcıları, polisleri bir kenara koyduk; dokunulmazlık zırhını bahane ederek onlar bir şey yapmıyor.
Ben bu tehditlere hedef olanların suskunluğunun nedenini gerçekten merak ediyorum.
Bu kadar mı korkuyorsunuz kardeşim bu adamdan?
Bu kadar mı yüreksizsiniz?
Eğer öyleyse bırakın gazeteciliği…
Gidin MHP Genel Merkezi’nin önünde “püskevit” satın…
Onca hakarete, tehdide uğrayıp susarak onurunuzu satmaktan daha iyidir!