BABIALİ'DEN TANKLARLA GEÇİLMEZ! AKİF BEKİ GEÇMİŞTEN DERSLER VERDİ!

Zinde kuvvetler değişti. Günümüz nöbetçileri, medyanın üstünden panzerlerle geçmeye heves ediyor.

BABIALİ'DEN TANKLARLA GEÇİLMEZ

28 Şubat soruşturmasında bu kadar gazeteci tutuklanacak, şu kadarı hapse tıkılacak" diyorlar.

Gazeteciler kara listeye ilk kez alınmıyor. 28 Şubat askeriyesi de benzer listeler tutmuştu.

Çok kara listeler gördük. En âlâsı hazırlandı ama listeciler hiçbir dönemde sonunu getirmeye muvaffak olamadı.

Eskiden, askeri bir hevesti. Erken kalkan, ilk iş, tankıyla Babıâli'den geçmeye yeltenirdi.

Medyaya göz dikenler

Zinde kuvvetler değişti. Günümüz nöbetçileri, medyanın üstünden panzerlerle geçmeye heves ediyor.

Ne diyelim; defalarca denendi ve görüldü ki o kapıdan topla, tüfekle, kaba kuvvetle geçilmiyor.

Geçmiş örneklerden birini, 'Kara Liste' adıyla kitaplaştırmıştım yıllar önce.

27 Mayıs'ta yönetime el koyan Milli Birlik Komitesi'nin sağ kanadı, sol basını ezmeye karar vermişti.

MBK Sözcüsü Muzaffer özdağ yüzbaşı, "Babıâli'den de tanklarla geçeceğiz" diyerek ele vermişti hazırlığı.

Emri alan İstanbul Emniyeti'nin basın şubesi, yazarından patronuna devrin sol basın ailelerini tek tek fişlemiş.

Yatak odası sırlarından mahalle fiskoslarına, ideolojik tandanslarından cinsel eğilimlerine ve hatta kişilik tahlillerine kadar herkes hakkında detaylı raporlar hazırlanmış. 

Fişleme memurları

Milli Birlik Komitesi'nin sol kanadı, içlerindeki sağcıları tasfiye edince de akamete uğramış proje.

Sol kalemlerin mahremine dair o dedikodu tomarı, işleme konamadan rafa kaldırılmış.

Fişleme memurları, 7 nüsha halindeki raporları bilahare sızdırmış olmalı ki kalem kavgalarına malzeme oldu.

İçişleri Bakanlığı, takip eden yazışmalarda o raporların varlığını doğruladı ama içeriklerini ifşa etmedi.

Kitabımda, 'kara listenin' bütün belgelerini, sözünü ettiğim üst yazışmalarıyla yayımlamıştım.

Yaşar Kemal'den Burhan Felek'e, Nadir Nadi'den çetin Altan'a dönemin meşhur kalemleri hakkında ileri geri atıp tutulmuş.

Şeref ve haysiyetlerine laf söylenmiş, iffet ve namuslarına iftira atılmış. Fikrinden, zikrinden girilip Allahsızlığından, kitapsızlığından çıkılmış birçoğunun. 

'Üçkâğıtçı tipler'

Dini, imanı para olan, menfaati için her şeyi yapacak tıynette üçkâğıtçı tipler olarak tasvir edilmişler.

çetin Altan başta olmak üzere çoğu, 27 Mayıs darbesini coşkuyla selamlamıştı oysa.

Onlar sol cuntaya selam çakmıştı. üstlerinden tanklarla geçmeye kalkışanlarsa, 27 Mayıs askeri koalisyonunun sağ cuntasıydı.

Aralarındaki ittifak zamanında bozulmasa o tanklar o Babıâli'den yürütülecekti. 

Ucuz atlattılar...

Çetin Altan, kalemini çatlatırcasına alkış tuttuğu darbecilerin kendisi hakkında ne düşündüğünü acı bir tecrübeyle öğrendi sonra.

Bir kalem kavgasında, o raporlar çarşaf çarşaf tefrika edilip aleyhine kullanıldı. Yakışıksız söylentiler resmi bilgi oldu. Sövgü ve hakaretler, devletçe doğrulanmış gerçekler gibi sunuldu...

Durum değişmedi

Hikâye uzun, teferruat çok. özetle, ne darbeler geldi geçti ama medyanın üstünden geçme hevesi hiç geçmedi.

Gücü eline geçiren asker değil savcı ve polis de olsa, medya için durum değişmedi.

Bugün de kara listeler hazırlandığını duyuyoruz.

Medyada değişim metazori olmuyor lakin. İnzibati tedbirlerle göz korkutarak kalem erbabına hiza verilemiyor.

İster terbiye, ister tasfiye etmek amaçlansın; zorlamalar, değişime ayak direyenlerin raf ömrünü uzatmaktan başka hiçbir halta yaramaz.

Ancak, geçmişten ders alan kim!