BABIALİ ŞENLİĞİ'NDE DEMOKRASİ TARTIŞMASI GÜNE DAMGASINI VURDU!

Medyanın demokrasiye bakışı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen 3. Babıali Şenliği'nin 2. gününün gündem maddesi oldu.

"Medya Demokrasiye Nasıl Bakıyor?" başlıklı paneli Radikal Gazetesi yazarı Altan Öymen yönetti. Öymen basın özgürlüğünün sadece gazetecilerin değil halkın da özgürlüğü olduğunu söyledi. Tek taraflı medyanın olduğu yerde halkında tek taraflı bilgi edineceğini belirten Öymen, demokrasinin temeli olan seçimin de sağlıklı olabilmesi için de basının özgür olması gerektiğini söyledi. Öymen, "Basın özgürlüğünü savunmak bütün toplumun özgürlüğünü savunmaktır" dedi.

Geçmişte de günümüzde de özellikle tek parti iktidarları döneminde basının üzerindeki baskıların arttığına vurgu yapan Öymen, şöyle devam etti:

"Hala aynı metodlar sürüyor. Gazete sahiplerine yapılan baskılar nedeniyle gazeteciler, yazarlar işsiz kalıyor. Vergi borçlarıyla patronlar baskı altına alınıyor"

Türkiye’de gazetecilerin fikirleri ve yazdıkları nedeniyle uzun süre cezaevinde kaldığını belirten Öymen, geçmişte yaşadığı bir olayı da dinleyenlerle paylaştı. Geçmişte "Uçak kaçırmak" gibi komik bir nedenle 2.5 ay hapiste kaldığını hatırlatan Altan Öymen, "İki günde böyle bir suç işlemediğim ortaya çıktı. Ama ’ayıp olur’ diye insanlar unutsun diye 2.5 ay sonra tahliye olabildim" diye konuştu.

SEDAT ERGİN: DEMOKRASİ İKTİDARIN SINIRLANDIRILMASIDIR

Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin de konuyla ilgili medyanın demokrasiye sahiplenmesi üzerine titizlenmesi gerektiğini söyleyerek "Demokrasiyi ben iktidarın sınırlandırılması olarak görüyorum. Basının çekilip alınması demokrasinin de çekilip alınmasıdır" dedi.

Demokrasiyi mimari bir yapıya benzeten Ergin, bir binanın oluşabilmesi için dört saç ayağının olması gerektiğini belirterek yasama yürütme ve yargıdan sonra dördüncü ayağının basının denetleyici fonksiyonu olduğunu söyledi. Ergin, medyanın mülkiyet yapısı çeşitlilik gösterirken eleştiri hakkından feragat ederse basın özgürlüğü açısından sıkıntı çıkabileceğini söyledi.

Ergin, "Sayın Başbakanımızın medyayla ilgili basınla ilgili ben kendisi konusunda çok hoşgörüsüz buluyorum. Basın özgürlüğüne yönelik bir tahammülsüzlük var. Basın özgürlüğü farklı görüşlerin, renklerin kendilerini çekinmeden ortaya koymasıdır" dedi. Türk basının ordunun eleştirilmesi, "Kürt" sözcüğünün kullanılmaması gibi tabuları yıktığını ifade eden Ergin, "Artık ordu da eleştiriyor. Türk basınında hiçbir tabu kalmamıştır" dedi.

KÜRŞAT BUMİN: MEDYA DEMOKRASİYE ÇIKARI ÜZERİNDEN BAKIYOR

Panelde konuşan Yeni Şafak Gazetesi yazarı Kürşat Bumin ise Türk basının hiçbir zaman özgürlük arayışı olmadığını, taleplerini iktidarın eğilimlerine göre belirlediğini söyledi. Medyanın demokrasiye çıkarı üzerinden baktığına dikkat çeken Kürşat Bumin, şöyle devam etti:

"Kenan Evren bir kitap çıkardı. 12 Eylül’de darbeyi destekleyenlerin şimdi 12 Eylül hakkında neler yazdıklarıyla ilgili. Bunları yazanlar için de bu durum övünülecek bir durum değil. Medya her zaman iktidarın dilini kullanıyor. Örneğın Dışışleri Bakanlığı ’sözde Ermeni soykırımı’ diyor. Medyada aynı dili kullanıyor. Ben bunu yüz kızartıcı buluyorum."

SEDAT ERGİN: BİRÇOK YOLSUZLUK MEDYA SAYESİNDE ORTAYA ÇIKTI

Sedat Ergin ise Kürşat Bumin’in "medya demokrasiye çıkarı üzerinden bakıyor" sözüne karşı çıkarak bir genelleme yapılamayacağına dikkat çekti ve ekledi:

"Türkiye’de birçok yolsuzluk medya sayesinde ortaya çıktı. Deniz Feneri Derneği ile ilgili Almanya’daki yolsuzlukları medya haber yaptı. Bu ne nedenle 2 kişi Almanya’da tutuklandı. Hükümete de bunun yansıyan sonuçları oldu. Bu yüzden medyanın hepsinin çıkar odaklı olduğunu söylemek haksızlık olur."