"BABIALİ ÇALIŞANLARINI KİM SATIYOR"!..
Sabah´ın Ankara temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş´ın TMSF tarafından görevine son verilmesi üzerine Star´a elkonulduğu dönemi hatırlayan gazeteci başından geçenleri,yaptığı görüşmeleri anlatarak yukardaki soruyu sordu.
Gazeteci Emre Aygen, bugün internet sitesi `gazetemen´deki köşesinde aşağıdaki ilginç ve dikkat çekici yazıyı kaleme aldı.
Bab-ı Ali´nin çalışanlarını kim satıyor !
Bu günlerde, birkaç gazetedeki köşe yazarları TMSF´nin aldığı kararla görevine son verilen SABAH Gazetesi Ankara Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş´ın durumunu kaleme aldılar. Bir Gazeteci olarak ben de olaydan haberim olduktan sonra aynı gün Aslı´yı arayarak "geçmiş olsun!" demiştim. Bu haksız bir karardı ve hukuka aykırı idi. Tıpkı, tıpkı STAR Gazetesinin bir yazarı olarak TMSF´nin yönetimine alındığı dönemde de yaşanmıştı.
Hukuka tamamen aykırı idi. Aynı acımasız muameleden başı yanmış bir çok arkadaşım benimle Ankara Gazeteciler Cemiyeti´nde düzenlediğim basın toplantısında saf tutmuşlardı. AA muhabirine ilettiğim görüşlerim hem tüm Türkiye´ye, hem de dünya basınına ulaştırılmıştı.
Ne demiştim? Çok basit idi. Mesela, Türk özel sektöründe ;mesela Sabancı Holding´de; STAR Gazetesi ve TV´sinde başımıza gelenler onlar içinde olsa. Söz konusu holdingin fabrikalarında alın teri ile çalışan ustabaşları, Ustalar ya da işçiler İşten mi çıkarılırdı?
Yapılabilir miydi? Mümkün değil idi.
Peki ne oldu da söz konusu durum, Türk Medyası olduğu zaman emekçi gazeteciler neden teker teker işlerinden atılmaktaydı?!
Bakın bu işlerin nasıl döndüğünü sizlere anlatayım. Gazetecilik mesleğine başlarken örneğin tıp fakültelerinden mezun olan gençlerin doktor olma belgesi almadan önce nasıl yemin ederek göreve başlıyorlarsa gazeteciler de Basın Ahlakına uymaya söz vererek uluslar arası Gazeteciler kuruluşlarına da üye olarak dünyadaki tüm ülkelerin yaptığı uygulamalara tepki göstererek haksız kararların düzeltilmesi için çaba gösteririler. Ben de hem Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesiyimdir hem de B.M. üyesi ülkelerin imzaladığı kuruluş kurallarına Basın Emekçilerini ilgilendiren maddelerini kabul ettiklerini belirten F.İ.J üyesiyimdir.
Düzenlediğim basın toplantılarında Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´a bir `Açık Mektup´ yazarak bu haksız uygulamalara son verilmesini istemiştim. Mektup internette vardır. Bu mektubu, Türkiye´deki siyasi partilere, Ankara´da görev yapan AB üyesi ülkeler büyükelçiliklerine ve F.İ.J´e göndermiştim. Siyasi partilerden sadece DSP Onursal Başkanı, eski Başbakan rahmetli Bülent Ecevit ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli makamlarında düşüncelerimizi almak istemiş ve yorumlarda bulunmuşlardı.
F.İ.J Genel Sekreteri Aidan Wite, büyük ilgi göstererek İstanbul´a gelmiş ve Galatasaray Üniversitesi´nde düzenlenen bir panele katılmıştı. Ben de bu panelde başımızdan geçenleri katılan Öğrencilere, Akademisyenlere ve Basın Emekçi arkadaşlarıma anlatmıştım. Ardından F.İ.J Genel Sekreteri Wite, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´a resmi bir mektup yazarak söz konusu durumun derhal sone erdirilmesini istemişti. Ancak bu girişim de tozlu sayfalarda kalmıştı.
TMSF mi , Türk Medyası mı?
Daha önce Milliyet Gazetesinde yazan sevgili Melih Aşık ile bugünkü Cumhuriyet Gazetesinde yazan Hocamız Emre Kongar, Aslı´nın başına gelenleri köşelerine taşımışlardı. İyi de, bakın esasında yaşanan olayın perde arkasında kimler var. Evet, bu hokkabazlıkları TMSF yapmaktadır. Ancak başımdan geçen STAR olayını aktarayım.
STAR´a el konuldu. Genel Yayın Yönetmeni Can Ataklı. TMSF Cem Uza
Bab-ı Ali´nin çalışanlarını kim satıyor !
Bu günlerde, birkaç gazetedeki köşe yazarları TMSF´nin aldığı kararla görevine son verilen SABAH Gazetesi Ankara Temsilcisi Aslı Aydıntaşbaş´ın durumunu kaleme aldılar. Bir Gazeteci olarak ben de olaydan haberim olduktan sonra aynı gün Aslı´yı arayarak "geçmiş olsun!" demiştim. Bu haksız bir karardı ve hukuka aykırı idi. Tıpkı, tıpkı STAR Gazetesinin bir yazarı olarak TMSF´nin yönetimine alındığı dönemde de yaşanmıştı.
Hukuka tamamen aykırı idi. Aynı acımasız muameleden başı yanmış bir çok arkadaşım benimle Ankara Gazeteciler Cemiyeti´nde düzenlediğim basın toplantısında saf tutmuşlardı. AA muhabirine ilettiğim görüşlerim hem tüm Türkiye´ye, hem de dünya basınına ulaştırılmıştı.
Ne demiştim? Çok basit idi. Mesela, Türk özel sektöründe ;mesela Sabancı Holding´de; STAR Gazetesi ve TV´sinde başımıza gelenler onlar içinde olsa. Söz konusu holdingin fabrikalarında alın teri ile çalışan ustabaşları, Ustalar ya da işçiler İşten mi çıkarılırdı?
Yapılabilir miydi? Mümkün değil idi.
Peki ne oldu da söz konusu durum, Türk Medyası olduğu zaman emekçi gazeteciler neden teker teker işlerinden atılmaktaydı?!
Bakın bu işlerin nasıl döndüğünü sizlere anlatayım. Gazetecilik mesleğine başlarken örneğin tıp fakültelerinden mezun olan gençlerin doktor olma belgesi almadan önce nasıl yemin ederek göreve başlıyorlarsa gazeteciler de Basın Ahlakına uymaya söz vererek uluslar arası Gazeteciler kuruluşlarına da üye olarak dünyadaki tüm ülkelerin yaptığı uygulamalara tepki göstererek haksız kararların düzeltilmesi için çaba gösteririler. Ben de hem Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesiyimdir hem de B.M. üyesi ülkelerin imzaladığı kuruluş kurallarına Basın Emekçilerini ilgilendiren maddelerini kabul ettiklerini belirten F.İ.J üyesiyimdir.
Düzenlediğim basın toplantılarında Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´a bir `Açık Mektup´ yazarak bu haksız uygulamalara son verilmesini istemiştim. Mektup internette vardır. Bu mektubu, Türkiye´deki siyasi partilere, Ankara´da görev yapan AB üyesi ülkeler büyükelçiliklerine ve F.İ.J´e göndermiştim. Siyasi partilerden sadece DSP Onursal Başkanı, eski Başbakan rahmetli Bülent Ecevit ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli makamlarında düşüncelerimizi almak istemiş ve yorumlarda bulunmuşlardı.
F.İ.J Genel Sekreteri Aidan Wite, büyük ilgi göstererek İstanbul´a gelmiş ve Galatasaray Üniversitesi´nde düzenlenen bir panele katılmıştı. Ben de bu panelde başımızdan geçenleri katılan Öğrencilere, Akademisyenlere ve Basın Emekçi arkadaşlarıma anlatmıştım. Ardından F.İ.J Genel Sekreteri Wite, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´a resmi bir mektup yazarak söz konusu durumun derhal sone erdirilmesini istemişti. Ancak bu girişim de tozlu sayfalarda kalmıştı.
TMSF mi , Türk Medyası mı?
Daha önce Milliyet Gazetesinde yazan sevgili Melih Aşık ile bugünkü Cumhuriyet Gazetesinde yazan Hocamız Emre Kongar, Aslı´nın başına gelenleri köşelerine taşımışlardı. İyi de, bakın esasında yaşanan olayın perde arkasında kimler var. Evet, bu hokkabazlıkları TMSF yapmaktadır. Ancak başımdan geçen STAR olayını aktarayım.
STAR´a el konuldu. Genel Yayın Yönetmeni Can Ataklı. TMSF Cem Uza