Bu yazının yazıldığı şu anda BaBaLa TV’de Muharrem İnce’nin konuşmasını izliyorum. İzliyorum ama bir yandan da felaket sinirleniyorum. Hatta öfkeleniyorum. Tepkimin sebebi basit. Bize bir haftadır seyrettirilen “Tanıtım filmi”ndeki (Yani reklamında) çizilen programdaki Muharrem İnce imajıyla buradaki Muharrem İnce bambaşka. Programın tanıtımında seçilen kareler ile bütünü arasında hiçbir uyum söz konusu değil. Sanki iki ayrı program var!..
Ancak söz konusu reklamı izleyenler –haklı olarak- programda sanki Muharrem İnce’nin bütünüyle çok kötü durumlara düştüğünü, acayip ezildiğini düşüneceklerdi, düşündüler de. Seçilen kareler öylesine “Ustalıkla” seçilmiş ve kurgulanmıştı ki zaten başka türlü düşünmeniz mümkün değildi. Seyirci şartlandırılmıştı.
İnsan sanki bütün programın böyle sürdüğünü ve bittiğini düşünebilirdi. (İnce’nin öylesi sivri çıkışları olsa da, seyirciden ara sıra sert tepki alsa da programın totali için böyle denemezdi.) Bize yansıtılan ve zihinlerimize ekilen imaj Muharrem İnce’nin adeta rezil rüsva olduğu idi. (Oysa bütünden o sonuç çıkmıyordu. Zaman zaman elden kaçar gibi olsa da inisiyatifi kaybetmedi.) Bu yansıtış tarzı yersiz kaçmıştır!..
Etik Dışı Bir Tavır!
Demek ki tanıtımdaki bu “Algı” bilinçli bir “şaşırtmaca” olarak yapılmıştı. İnsanlar şartlandırılmış ve yanlış yönlendirilmişti. Gayri ahlaki bir davranıştır. “Profesyonellik”in kötüye kullanımıdır. Taammüden yanıltmadır. Sizi bilmem ama ben çok ayıpladım. Keşke böyle olmasaydı!
Tabii denebilir ki “Bu bir tanıtımdır. İstediğimiz bölümü seçeriz. İstediğimiz şekilde veririz. Oradaki görüntüler yalan mı?” Yalan değil ama yanlış. Hem de çok yanlış. Çünkü belli bir zihniyetle kurgulanmış, ona göre sıralanmış, yanlış algıları ajite eden bir yapıdadır. Burada programdaki Muharrem İnce sadece “negatif” yanlarıyla, “tek yanlı” olarak verilmiştir. Reklamcılıkta çekiciliği arttırmak için bu tip yöntemlere belki belli bir pay vardır. Ancak burada durumu dengeleyecek en ufak bir kareye dahi –belli ki bilinçli olarak- yer verilmemiştir. Adeta zoraki bir “Kanaat” inşa edilmiştir!..
Bu madem bir tanıtım-reklamdır. O halde hatırlatalım. Diyelim ki bu herhangi bir ticari üründür. (Ki aslında programda sonuçta bir üründür) Siz ürünü “olduğundan başka” bir imajla pazarlayabilir misiniz? Ürünün sadece bir niteliğini öne çıkartıp, olumlu-olumsuz diğer özelliklerini yok sayabilir misiniz? Sayarsanız en hafif tabirle tüketiciyi “kandırmış” olursunuz. Burada da olan –maalesef- budur. Çirkin kaçmış ve yakışık olmamıştır!..
Bu duruma karşı çıkmanız için Muharrem İnce’yi desteklemeniz gerekmez. Yahut İnce’nin programda söylediklerini tümden benimsemeniz şart değil. Benimde öyle bir durumum yok. Ortaya çıkan sonuçtan ve seyirciye sunulandan algıdan rahatsız olmanız yeter. Böylesi bir “tanıtım”a gerek duyulmasa da program başarılıdır. Hiç gerek yokmuş yani…
İlaveten Oğuzhan Uğur daha sonra Fatih Altaylı’ya verdiği beyanla bu imajı daha da pekiştirmiştir. Orada da programın bütünüyle böyle geçmediğini söyleyeceği yerde “Bu tavrının doğru olmadığı konusunda kendisini kibarca uyarmak zorunda kaldım.” gibi laflar etmiş. Keşke birisi de kendisini uyarsaymış!..
Kimseyle Kişisel Meselem Yok!..
Hemen belirtmeliyim ki, BaBaLa TV’nin Oğuzhan Uğur’un yönetimindeki “Açık Mikrofon” programı başarılıdır. Programcılık geleneğimize yeni bir format eklemiştir. Bu anlamda programın kendisine dair söylenebilecek olumsuz bir sözüm olamaz. Oğuzhan Uğur’u da tanımam etmem. Özel bir antipatim ise yoktur. Ancak son tanıtım olayı adeta bir felaketti. Bunu toplumda ve medyada cari anlayışa uygun olarak “Çok zekice” ve “başarılı” bulabilirler. Tabii kendilerini kandırmakta özgürdürler. Bari bizi kandırmasınlar diyeceğim!..
Maalesef bu “tuzağa” düşenlerden biri de benim. Dünkü “Biri Ona Acilen Derste Olmadığını Hatırlatmalı!.. İnce, “Asabi Öğretmen” Tavrını Ne Kadar Sürdürecek?..” başlıklı yazımda tanıtımda belirtilenlere dayanarak Sayın İnce’ye eleştiride bulundum. Eleştirimde temelde halen haklı olduğumu düşünsem bile demek ki eksik ve –mecburen- tek yanlı olmuştur.
“Tanıtım” Yoluyla Manipülasyon!..
Herkes gibi bende “Yanıltıldım” diyebilirim. Her ne kadar “BaBaLa TV’nin tanıtım filmi küçük bir bölümdü. Yedi saatlik olduğu söylenen bir çekimin diğer bölümleri umarım bizleri ‘ters köşe’de bırakmaz. Tamamı yayınlandığında daha net anlayacağız.” şeklinde notla bir ihtiyat payı bıraksam bile bunun arkasına sığınmayacağım. İnsan yaptığının da, yazdığının da, söylediğinin de sorumluluğunu almalı. Samimi düşüncem budur!..
Tabii isteyen kötü niyetle “Yanlış değerlendirme yapmış şimdi saldırıyor” ya da “Kızmış” diyebilir. (Kızdığımı zaten söyledim. İlaveten “yanlış değerlendirme” yok. Tanıtımın manipüle edici veriliş tarzından dolayı tek yanlı, eksik değerlendirme var.) Hiç öyle bir niyetim yok ama isteyen istediğini düşünebilir…
Benim asıl derdim böylesi bir “tanıtım” anlayışının -maalesef- uygulanabilir olmasınadır. O yüzden kendilerine tavsiyem “izlenmemizi arttıracağız” güdüsüyle böylesi ucuz, kolay ve kurnazca yöntemlere tenezzül etmemeleridir. Güzel bir programın imajını böylesi çiğ yöntemlerle harcamasınlar. Oğuzhan Uğur’da başarılı ve genç bir programcı olmaya adaydır. Her şeye rağmen başarılar dilerim…
18. 04. 2023.
NOT: Muharrem İnce’nin program performansını –seyirciyle bazı asabi sürtüşmelere ve kimi seyircilerin provokatif sorularına rağmen- nispeten başarılı bulduğumu belirtmek zorundayım. Gene durumu iyi idare etti doğrusu. Yani tanıtımda verildiği kadar zorda kalmamıştı. Seyirciden gelen kimi agresif tavırları savuşturmasını, kendi açısından dik durmasını bildi. Bence İnce bu programdan “Kârlı” bile çıkmıştır denebilir. Objektif bakmaya çalıştığınızda bunları görüyorsunuz.