"BABAHAN MÜTHİŞ CAHİL, PAMİR TESCİLLİ CAHİL!.." ORAY EĞİN'DEN OLAY YARATACAK YAZI!..

Hatırladığım kadarıyla, asıl Ergun Babahan uzun yıllar kendisini sadece İzmirli diye tanıtıp, gerçek kökeninden hiç bahsetmemişti...

Bir yandaşa üç düzeltme

Geldiği yerle dönüştüğü kimlik arasındaki farka bakınca en talihsiz medya figürlerinden biri kuşkusuz Ergun Babahan. Geçen hafta bir 'PKK itirafçısı' tarzında Neşe Düzel'e anlattıklarıyla medyanın bir dönemine ışık tutmaya çalıştı. Ancak beyhude bir çabaydı bu. Babahan'ın 'İstinye Park kadınları'nı aşamayan gündelik dedikoducu üslubunu bir yana bırakalım; tarihi olduğu gibi değil, kendi hatırladığı şekilde ve yorumla aktarıyordu her şeyden önce. Bu da çarpık bir manzara sunuyordu ister istemez.
Ayrıca, Babahan bu medyada yayın yönetmenliği yapmış, Sabah'ı yönetmiş bir gazeteci. Böyle bir konumdan gelen birinin dilinin, üslubunun böyle çiğ olması ne acı...
Bu çiğliğin altında neyin yattığını anlamak ise mümkün: Müthiş bir cehalet... Meğerse kendisini pek geliştirmemiş, derinlemesine bilgi sahibi olamamış bir gazeteciymiş...
Bildiği her şey kulaktan dolma, bu yüzden de anlattıkları çok yüzeysel. Nasıl bu adam bir dönem gazete yönetebilmiş...
Ergun Babahan bir dönem kendisinin kullanıldığını ima ediyor, o yüzden de geçmişin günahını çıkarıyor. Ne yazık ki şimdi de farkında olmadan ya da gönüllü başkaları tarafından kullanılıyor.
Bu üç örnek neden Ergun Babahan'ın 'kullanılmaya elverişli' olduğunu da ortaya çıkarıyor aslında: Bilgisi olmayanın duruşu da yoktur...
1-Zafer Mutlu'nun kökeni
Ergun Babahan, bir dönem altında çalıştığı Zafer Mutlu'nun Alevi-Kürt kökeninin aleyhinde kullanılmasından çok tedirgin olduğunu söylemiş. Ne ilginç, bugün 'Kürt açılımı' adı altında AKP'ye destek veriyor, ama bir başka gazeteciyi kökeniyle yargılamaya kalkıyor.
Zafer Mutlu'nun kökeniyle ilgili hiçbir derdi olmadı halbuki. Hiçbir zaman kökenini gizlemek için uğraşmadı, hiçbir zaman üzerini örtmedi. Kökenleri her zaman biliniyordu.
İş Bankası Yayınları'ndan geçtiğimiz günlerde çıkan 'Uygarlığın Peşinde' adlı nehir söyleşi kitabında, Zafer Mutlu'nun babası Latif Mutlu kökenlerini son derece ayrıntılı bir şekilde anlatıyor zaten. Aşirete, köye, ailenin en ince detayına kadar. Zafer Mutlu, kendi kimliğini hiçbir zaman gizlememiş böyle bir babanın oğlu işte...
Hatırladığım kadarıyla, asıl Ergun Babahan uzun yıllar kendisini sadece İzmirli diye tanıtıp, gerçek kökeninden hiç bahsetmemişti...
2-Diyarbakır Cezaevi
Ergun Babahan, Diyarbakır Cezaevi'nde olup bitenleri 2003'te Hasan Cemal'in 'Kürtler' kitabından öğrendiğini söylemiş... Bir gazeteciden gelen çok acıklı, çok vahim bir itiraf daha...
Diyarbakır Cezaevi'ndeki işkence vak'alarıyla ilgili Hasan Cemal'i kitabına gelene kadar yüzlerce başka kaynak yıllar içinde yayınlandı. Babahan, herhalde 80'li yıllarda hiç gazete okumamış. Cumhuriyet'ten 2000'e Doğru'ya kadar pek çok yayın organında haberi yapıldı Diyarbakır Cezaevi'nin... 'Kürtler'e gelene kadar pek çok kitap yazıldı... Sanırım Babahan 2003'e kadar pek kitap da okumamış...

3-MİT'çi gazeteciler
Bugün gazetecileri MİT'çi diye deşifre etmeye kalkan Ergun Babahan'ın basınımıza en büyük armağanlarından birinin Balçiçek Pamir olduğu bilinir. Pek çok konuda tescilli cahil olan bu gazetecinin en büyük bombalarından birini Fikri Sağlar ortaya çıkardı: Pamir, Sağlar'la yaptığı röportajın kasetini MİT'e teslim etmişti! Bu skandal Pamir henüz çömez bir muhabirken Aktüel dergisinde yaşanıyor, Sağlar'ın içinde sır olarak tuttuğu gerçek çok uzun süre sonra ortaya çıkıyor.
Balçiçek Pamir geçtiğimiz yıllarda bu konuda tazminata mahkum oldu. Peki bu gazetecinin koşa koşa MİT'e kaset götürmesini mahkemede savunan, Pamir'in lehine tanıklık yapan kimdi? 'dönemin Sabah gazetesi yöneticisi' sıfatıyla Ergun Babahan tabii ki...

Oray Eğin/Akşam