"BABA DEYİP ÖNÜNDE EĞİLDİĞİ,EL ÖPTÜĞÜ ADAMA SALDIRDI!..." SİVRİ DİLLİ YAZAR ORAY EĞİN "BİR SATIŞIN ANATOMİSİ"Nİ YAZDI!....

Tuncay Özkan´ın Kanaltürk´ünün satışı Türkiye´de yaygın görünen bir gerçeği bir kez daha hepimizin gözünün içine soktu.

Bir satışın anatomisi


Tuncay Özkan´ın Kanaltürk´ünün satışı Türkiye´de yaygın görünen bir gerçeği bir kez daha hepimizin gözünün içine soktu. O da bu ülkede herkesin ama herkesin bir fiyatının olduğu. Aylardır "Biz kaç kişiyiz" diye başlayıp, ardından mitinglere varan laiklik çabaları, ulusalcılık çıkışları, muhalif bir mecra olma çabasından vazgeçmenin bedeli 25 milyon dolarmış demek ki.

Tuncay Özkan, bu ülkede pek çok kurumla beraber Fethullahçılar´la da savaşacağını deklare etmiş bir isim. Profesyonel dünyada her türlü alışveriş olabilir elbette, ama o zaman da insanın altından kalkamayacağı sözler vermemesi gerekir.

Şimdi bu kanalın izleyicileri -sayıları kaç olursa olsun- kandırılmış olmadı mı? Onlara ihanet edilmedi mi?

Doğrusu, Tuncay Özkan´ın kişisel tarihine bakıldığında hiç mi hiç şaşırtıcı değil bu durum.

Kimdir bu ünlü gazeteci?

Mesut Yılmaz´la ilişkilerinin medyada bulunduğu görevlerde faydasını görmüş, onunla gazeteci-siyasetçi arasındaki mesafe sınırlarını fazlasıyla zorlayan bir dostluk kurmuştu zamanında. Ne zaman ki Yılmaz siyaset sahnesinden silindi ve etkinliği kalmadı, bu Tuncay Özkan için de sonun başlangıcı oldu.

Kendisi, iktidarla yükseldiği için iktidar değişikliklerinde de ilk olarak ondan vazgeçebileceğini kaldıramadı.

Tuncay Özkan´ı en iyi anlatan olay ise bir zamanlar "Baba" deyip önünde eğildiği, elini öptüğü Aydın Doğan´a o gruptan ayrılır ayrılmaz saldırmasıydı. İhanet mi profesyonellik mi, karar size kalmış.

Benim için en şaşırtıcı olan Tuncay Özkan´ın geçen aylarda Star yazarı Şamil Tayyar´la girdiği polemikti. AKP iktidarına kadar adını duymadığımız Tayyar´ı özellikle Ergenekon kapsamında içeriden istihbarat almakla, dezenformasyonla suçladı Özkan. Çok büyük ihtimalle bu suçlamalarda haklılık vardı, Tuncay Özkan´ın bu sözlerinin üzerinde ciddiyetle durulması gerekiyordu. Ben o zaman hep bu tartışmaları "Kendinden biliyor" diye yorumladım. Çünkü bugün Tayyar´ın yaptığını eskiden Özkan yapıyordu, pek çok istihbarat ona akıyordu.

SIRTINI BAYKAL´A YASLADI

AKP iktidarı, istese kolaylıkla Tuncay Özkan´la da uzlaşabilirdi aslında. Belki ihtiyaç duymadılar, ne de olsa kendi adamları vardı kolaylıkla buralara yerleştirecekleri.

Tuncay Özkan da sırtını Deniz Baykal´a yasladı. Deniz Baykal o kadar çaresiz, o kadar sevilmeyen bir siyasetçi ki kendisine medya gücü olsun diye balıklama atladı Özkan´ın üzerine. Hep beraber Türkiye´de CHP-MHP iktidarı kurulacağı yanılsamasıyla avundular.

Tabii bu arada Tuncay Özkan kendisini solun yeni lideri olarak da sunmaya başladı. Çeşitli yerlerde bu defalarca dillendirildi, o imaj yaratıldı. Ama Baykal´ı kimse deviremedi, Tuncay Özkan ve adamlarının parti içinde genişlemesinin de önünü kesti.

Bu arada Tuncay Özkan hakkında başka başka iddialar da ortaya atıldı. Mesela Ergenekon kapsamında gözaltına alınacağı. İlhan Selçuk´un gözaltına alınmasının ardından epey yaygara kopardı. Yine savaşacağını, pes etmeyeceğini söyledi durdu.

İkna edici miydi, inandırıcı mıydı? Bilmiyorum.

Sadece şunu biliyorum: Kanaltürk´ten uzun zamandır kurtulmak istiyordu Tuncay Özkan. Borçlarını ödeyemez hale gelmiş, kendisini döndürememişti. Daha evvel Ciner Grubu´na da satmaya kalkmıştı, ama incelendiğinde