Ayşenur Arslan yıllarca, Ali Kırca’nın sunduğu ana haber bültenlerini hazırladı. Ardından önce CNN Türk’te, sonra Halk TV’de yaptığı Medya Mahallesi programlarıyla izlenme rekorlarını alt üst etti ve gündem oluşturdu.
Bu programdan ötürü de adı “Medya Mahallesi’nin Ablası”na çıktı.
Ve bugüne kadar kendisiyle ilgili konuşmamaya özen gösteren “ablamız”, sonunda patladı…
Yıllardır kimseyle paylaşmadığı gerçekleri halktv.com.tr’de yayınlanan “Mahallemize Açık Çağrı” başlıklı yazısında tek tek anlattı.
Hakkında, 2 Ekim 2023 tarihinde yayınlanan “son” Medya Mahallesi programı nedeniyle ağır ceza mahkemesinde, yedi yıla kadar hapis istemiyle dava açılan Ayşenur Arslan, merak edilen “kişisel televizyonculuk tarihi” ile ilgili birçok gerçeği de ilk kez açıkladı.
CNN’DEN NEDEN KOVULDU?
Ayşenur Arslan’ın CNN Türk’ten ayrılmasını anlatarak başladığı yazısının ilgili bölümü şöyle:
“Aslında beklenen/beklediğim bir sondu. Sadece gerekçe, daha doğrusu bahane bekleniyordu. Aranan bahane, sevgili Ayşe Yıldırım’ın benimle Cumhuriyet için yaptığı röportajla bulundu! Ayşe sorulması gereken soruyu sormuştu: ‘Programa tek kişi başladınız ama şimdi Akif Beki ile iki kişi sunuyorsunuz. Bu sizin tercihiniz miydi?’
Elbette değildi. Bunu da fazla polemik yaratmamak adına kısaca ifade ettim. Bunun kurumun isteği olduğunu anlattım. Röportaj pazar günü yayınlandı. Pazartesi günü makyaj odasındayken arandım, programın yapılmayacağını öğrendim. Akif Beki çok alınmış, üzülmüştü ve ben özür dilemezsem Medya Mahallesi’nde yer almayacaktı. Sonucu biliyorsunuz.”
HASAN CEMAL’İN KIŞKIRTMALARI
CNN Türk’teki son günlerini “Mayınlı arazide dolaşır gibiydim” diye tanımlayan Ayşenur Arslan, bir yandan iktidar mensuplarının baskılarıyla, yandaş yazarların karalamalarıyla uğraşırken diğer yandan FETÖ’yle uğraşmak zorunda kaldığını şöyle anlatıyor:
“Hemen her gün iki taraftan da saldırıya uğruyordum. Patrona şikayet ediliyordum. Dahası kurum içinde kimileri de benim yayınlarımı ‘Ergenekon propogandası’ diye niteleyip açık/kapalı kuyumu kazıyordu. Beni ihbar ve şikayet eden mesajları zaman zaman bizzat Mehmet Ali Birand gösteriyordu. ‘Bak, senin yüzünden arkadaşlarımla aram bozuldu. Yüzlerine bakamıyorum’ diye... Hasan Cemal, Birand’ı bana dair mesajlarla bombardıman edenlerin başında geliyordu. Dahası, bir gün kanalın bulunduğu binanın restoranında beni görünce yüksek sesle şöyle demişliği vardı: ‘N’aber Paşacı!’ Böyle içeriden ve dışarıdan kıymetli ‘desteklerle’ kuyum kazıldı. Aktif Beki’nin gelmesiyle de nokta konuldu. Gönderildim.”
“SEN DE ÇOK İLERİ GİTTİN!”
CNN Türk’le ilişkisinin tamamen kesilmesinden sonra Doğan Medya’nın o günlerdeki sahibi Aydın Doğan’a veda etmeye gittiğini söyleyen Ayşenur Arslan’ın bu konudaki açıklamaları ise şöyle:
“Upuzun bir sohbetten bu yazıya aktaracağım tek cümle şuydu: ‘Sen de çok ileri gittin ama kızım!’
‘Hayır’ dedim, ‘Ben ileri gitmedim. Ancak herkes geri gidince ben durduğum yerde ortada kalıverdim.”
GAZETECİLİĞİN ÖLÜM FERMANI!
Yaşadıklarını anlatmaya “Özellikle Halk TV sürecinde başıma gelmeyen kalmadı ama sansasyondan ödüm koptuğu için genellikle kimselere duyurmadım” diye devam eden Medya Mahallesi’nin Ablası, meslektaşlarına çok önemli bir çağrıda bulunuyor.
“Bir davadan kesinleşmiş ve ertelenmiş mahkumiyetim, sayısız savcı sorgusu, kimbilir kaç -kesinleşmiş- tazminat davası ve hala devam etmekte olan birkaç ortak davam var. Şimdi bunlara bir yenisi ekleniyor. 2 Ekim 2023 günkü ‘Son’ Medya Mahallesi programı nedeniyle ağır cezada, yedi yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Ve ben ilk kez sesimi çoğaltmanız için destek istiyorum. Zira o program nedeniyle mahkum olursam gazeteciliğin ölüm fermanını imzalamış olacağız…”
LİNÇ KAMPANYASI!
O güne dair ve özellikle sonrasında bazı detayların hafızasında kalmadığını belirten Ayşenur Arslan, yazısının burasında Medya Radar’a ve bana atıf yapıyor:
“O yüzden Medya Radar’dan Varol Ersoy’un yazısını yardıma çağıracağım. Saati, dakikası, trafiği ile o süreci anlatmış:
‘Ayşenur Arslan ablamız 2 Ekim Pazartesi günü yayınlanan programında, bir gün önce Ankara’da İçişleri Bakanlığı’nın önünde meydana gelen saldırıyla ilgili bazı yorumlarda bulundu. Saldırıyı yapanların ve yaptıranların karanlık güçler olduğunu ima etti. Gerek program sonrasında, gerekse ilerleyen saatlerde kimse bu sözleri nedeniyle öküzün altında buzağı aramadı.
Ama ne olduysa, aynı günün gecesinde şimdiki adıyla X, eski adıyla Twitter’da büyük bir linç kampanyası başlatıldı. Bunu yapanlar, Arslan’ın sözlerinin büyük bir kısmını budayarak hazırladıkları bir videonun altına akla hayale gelmez sözler yazdı. Aynı anda ve tek bir merkezden talimat almış gibi harekete geçen bu troller, Ayşenur Arslan’ı terör eylemini ve örgütünü övmekle suçluyor ve kellesini istiyordu.
Gece boyunca süren bu kampanya sonuç verdi ve Terörle Mücadele ekipleri, 3 Ekim Salı sabahı ablamızın evini ziyaret etti.”
HALK TV’NİN SÜRPRİZİ!
Ayşenur Arslan, sonrasında yaşadığı kötü sürprizi ise şöyle anlatıyor:
“Ziyaret, malum 4 polis eşliğinde gittiğim Çağlayan’da savcı sorgusuyla noktalandı. İfademi verdim. Dışarı çıkınca görüp şaşırdığım kalabalık bir gazeteci ordusuna da birkaç cümle kurdum. O kadar. Tam bir şok dalgasıydı benim için. Benim o günkü şoktan hatırladığım, bambaşka bir mesaj da ‘Şimdi sırası mı’ dedirtecek bir ayrıntıydı. CNN Türk’ten kovulmamı sağlayan Akif Beki, benim Halk TV’den ayrıldığım o günün akşamı, yani 3 Ekim 2023 Salı akşamı Halk TV’de programa başlıyordu. Yıllarımı verdiğim, üç beş kişi çalışırken misafirlerin bardaklarını yıkamaya kadar her işi sırtlandığım kanalda artık ben değil, Akif Beki vardı. Size komik, çocukça falan gelebilir ama inanın yargılanacak olmak bile bu kadar dokunmuyor.”
MESLEKTAŞLARA ÇAĞRI!
Ayşenur Arslan’ın meslektaşlarına çağrısı da şöyle:
“Hem 50 yıllık gazeteciliğime hem de 2 Ekim 2023 günü söylediklerime kimse gölge düşürüp de terör propagandası yaptı diyemez. Mahkemeye başım dik çıkacağım. Kaç yıllık gazeteci olarak bir intihar eylemine dair aklımdaki soruları dile getiremeyeceksem… O sorular terör propagandası olarak yorumlanacaksa… Bu artık benim sorunum değil. Tüm muhalefet partilerinin.. Hasan Cemal’den Ahmet Hakan’a.. Fuat Uğur’dan Ertuğrul Özkök’e.. Elbette benden daha fazla bedel ödemiş ve kalemini kırmamış tüm kardeşlerime kadar.. Türkiye’nin medya mahallesinin sorunu! Bu yüzden, duruşma gününün belli olmasından sonra sizleri haberdar etmeye sürdüreceğim. Desteğinizi talep edeceğim. Uzun yıllar önce bazılarınızla karşı karşıya geldik, biliyorum. Ama sonunda benim terörist ya da ‘paşacı’ olmadığımı anladığınızı düşünüyorum. Bugün hep birlikte ve dimdik durma zamanı..
Zira gelecek çoktan geldi.”