AYŞECİK SEDA SAYAN'IN PROGRAMINDA NEDEN AĞLADIĞINI AÇIKLADI!
Bir klişeye imza atıp Seda Sayan'da ağlamak istemezdim ama iyi ki başıma geldi.
Seda Sayan gözyaşları ve ben
Aslında çıkmadım. Yani çıktım da Seda Sayan'a çıkmak için çıkmadım.
Baskına giderken basıldım, ava giderken avlandım.
Yarın Star TV'de başlayacak programımız 'Ayşe ile Alişan' için Seda Sayan'ı konuk almayı çok istiyorduk. Yapım ekibinden arkadaşlar "Öyle olmuş, böyle olmuş" derken, dedim "Seda Abla programını nerede çekiyor?".
Dediler "Fulya'da stüdyoda". Kalktım, gittim. Stüdyoda reklam arasını beklerken, Seda Abla beni gördü ve programa aldı, sonra reklam arası... Reklam arasından sonra çat diye sormaya başladı.
Hem de öyle damarıma basarak , öyle beni anladığını belli ederek, hassas yerimden yakalayarak sordu ki dökülüverdim. Ne söylediğimi çok da hatırlamıyorum. Sadece koptuğum an o andır.
Günlerdir televizyonu açmadım, internet sitelerinde gözüyaşlı fotoğraflarımı görünce kapattım.
Ağlamak istemezdim, bir daha o konuyla anılmak istemezdim, geçip gitsin isterdim ama geçip gitmiyor işte.
Bazı duyguları gözyaşlarıyla uğurlamadıkça içinden gitmiyor.
Güçlü duruyorsun ele güne karşı, belki de kendine karşı.
Susuyorsun, gülümsüyorsun, konuşmuyorsun... Çevrendeki herkes seninle ilgili her şeyi senden daha iyi bildiğini sanıyor.
Üstünde hep bir iddia bulutu dolaşıyor.
Misal;
"Güçlü olman lazım".... Neden? Süperman miyim? Naim Süleymanoğlu muyum? Neyim ben, neyim?
"Saçmalama sen üzülme, o üzülsün, değmez"... Yok öyle bir dünya, kalbimde neye değip değmeyeceğine sen mi karar vereceksin.
"Ona sinirlenme, anlayışlı ol"... Sen de bana karşı anlayışlı ol, niçin sinirlenmiyormuşum, bağdaş kurduğu yerden havalandı havalanacak derin nefesler alıp veren guru muyum ben?
Siz benim ne hissettiğimi nereden bileceksiniz? Siz başkasının duygusuna, acısını, öfkesini, üzüntüsünü, kırgınlığını neyinizle ölçeceksiniz?
Belki de çok iyi oldu Seda Abla'nın programında akan gözyaşlarım. Benim için en doğrusu oldu.
Stratejist değilim, Allah kolyem hiç olmadı, saçlarımı topuz yapamam püskül püskül salık seviyorum. Ezberden konuşamam.
Bu hayat benim, bu acı da benim, gülümsemem de benim. Ne diyor Sezen Aksum şarkıda; "Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor".
İşte o kadar.
Bir klişeye imza atıp Seda Sayan'da ağlamak istemezdim ama iyi ki başıma geldi. Şimdi ağlıyorum zırt pırt, ona buna.
Evlere sığmıyorum. Mesela cuma sabahı gittiğim Bodrum'dan gece yarısı "Mini'yi özledim" diyerek ağlaya ağlaya İstanbul'a döndüm.
Bazen keyfim yerinde ama çoğu zaman iyi değilim. Ohh nihayet kendime karşı gerçeğim.
Ağlıyorum, yataktan çıkmak istemiyorum, içip içip kusasım var, avaz avaz arkadaşlarıma anlatasım var. Sezen'e, Yıldız'a, İbo'ya bağladım.
Bütün erkekleri tek tek tokatlayasım var.
Öfkeliyim. Sinirimi bozarsa her an birilerine dalabilirim.
Ağzımın tadı yok. İşlerim çok. Çalışıyorum deli gibi. Albüm hazırlıyorum, yarın sabah Star'da Alişan'la programa başlıyorum.
İndirimden şahane etekler, elbiseler, ayakkabılar aldım. Giyinip, süsleniyorum. Ara sıra eğleniyorum ama aynı zamanda b.k gibiyim.
Tamam mı?
İsteyen istediğini söylesin. Bugün 1 Temmuz. Geçecek, yarın 2 Temmuz yeni bir başlangıç olacak.
Kim ne düşünürse düşünsün, içimdekileri akıtacağım, sonra tertemiz bir kız olup gerçekten gülümseyeceğim.
Ohh be! Başlarım imajına, millet ne düşünür kaygısına.
Ayşe ÖZYILMAZEL / SABAH
Aslında çıkmadım. Yani çıktım da Seda Sayan'a çıkmak için çıkmadım.
Baskına giderken basıldım, ava giderken avlandım.
Yarın Star TV'de başlayacak programımız 'Ayşe ile Alişan' için Seda Sayan'ı konuk almayı çok istiyorduk. Yapım ekibinden arkadaşlar "Öyle olmuş, böyle olmuş" derken, dedim "Seda Abla programını nerede çekiyor?".
Dediler "Fulya'da stüdyoda". Kalktım, gittim. Stüdyoda reklam arasını beklerken, Seda Abla beni gördü ve programa aldı, sonra reklam arası... Reklam arasından sonra çat diye sormaya başladı.
Hem de öyle damarıma basarak , öyle beni anladığını belli ederek, hassas yerimden yakalayarak sordu ki dökülüverdim. Ne söylediğimi çok da hatırlamıyorum. Sadece koptuğum an o andır.
Günlerdir televizyonu açmadım, internet sitelerinde gözüyaşlı fotoğraflarımı görünce kapattım.
Ağlamak istemezdim, bir daha o konuyla anılmak istemezdim, geçip gitsin isterdim ama geçip gitmiyor işte.
Bazı duyguları gözyaşlarıyla uğurlamadıkça içinden gitmiyor.
Güçlü duruyorsun ele güne karşı, belki de kendine karşı.
Susuyorsun, gülümsüyorsun, konuşmuyorsun... Çevrendeki herkes seninle ilgili her şeyi senden daha iyi bildiğini sanıyor.
Üstünde hep bir iddia bulutu dolaşıyor.
Misal;
"Güçlü olman lazım".... Neden? Süperman miyim? Naim Süleymanoğlu muyum? Neyim ben, neyim?
"Saçmalama sen üzülme, o üzülsün, değmez"... Yok öyle bir dünya, kalbimde neye değip değmeyeceğine sen mi karar vereceksin.
"Ona sinirlenme, anlayışlı ol"... Sen de bana karşı anlayışlı ol, niçin sinirlenmiyormuşum, bağdaş kurduğu yerden havalandı havalanacak derin nefesler alıp veren guru muyum ben?
Siz benim ne hissettiğimi nereden bileceksiniz? Siz başkasının duygusuna, acısını, öfkesini, üzüntüsünü, kırgınlığını neyinizle ölçeceksiniz?
Belki de çok iyi oldu Seda Abla'nın programında akan gözyaşlarım. Benim için en doğrusu oldu.
Stratejist değilim, Allah kolyem hiç olmadı, saçlarımı topuz yapamam püskül püskül salık seviyorum. Ezberden konuşamam.
Bu hayat benim, bu acı da benim, gülümsemem de benim. Ne diyor Sezen Aksum şarkıda; "Zehir dışarı akmadan yürek yıkanmıyor".
İşte o kadar.
Bir klişeye imza atıp Seda Sayan'da ağlamak istemezdim ama iyi ki başıma geldi. Şimdi ağlıyorum zırt pırt, ona buna.
Evlere sığmıyorum. Mesela cuma sabahı gittiğim Bodrum'dan gece yarısı "Mini'yi özledim" diyerek ağlaya ağlaya İstanbul'a döndüm.
Bazen keyfim yerinde ama çoğu zaman iyi değilim. Ohh nihayet kendime karşı gerçeğim.
Ağlıyorum, yataktan çıkmak istemiyorum, içip içip kusasım var, avaz avaz arkadaşlarıma anlatasım var. Sezen'e, Yıldız'a, İbo'ya bağladım.
Bütün erkekleri tek tek tokatlayasım var.
Öfkeliyim. Sinirimi bozarsa her an birilerine dalabilirim.
Ağzımın tadı yok. İşlerim çok. Çalışıyorum deli gibi. Albüm hazırlıyorum, yarın sabah Star'da Alişan'la programa başlıyorum.
İndirimden şahane etekler, elbiseler, ayakkabılar aldım. Giyinip, süsleniyorum. Ara sıra eğleniyorum ama aynı zamanda b.k gibiyim.
Tamam mı?
İsteyen istediğini söylesin. Bugün 1 Temmuz. Geçecek, yarın 2 Temmuz yeni bir başlangıç olacak.
Kim ne düşünürse düşünsün, içimdekileri akıtacağım, sonra tertemiz bir kız olup gerçekten gülümseyeceğim.
Ohh be! Başlarım imajına, millet ne düşünür kaygısına.
Ayşe ÖZYILMAZEL / SABAH