AYŞECİK HÜLYA'YI SAVUNDU; " BU KAFALARA ÖYLE GICIK OLUYORUM Kİ"
Altın Portakal'da Hülya Avşar'ın jüri başkanlığına seçilmesi tartışmasına Ayşe Özyılmazel de katıldı..
Portakallı isyeeeaannn
İsyanınızı sevsinler.
Hülya Avşar 49. Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne jüri başkanı seçildi. Sen misin seçilen, yandı ortalık.
Yıllardır Altın Portakal için kıllarını kıpırdatmayan 'aydın' (gözün aydın, içimi baydın) sinema insanlarımız pirelendi, kaşındı ve ayaklandı.
Vay efendim Hülya Avşar hangi bilgi birikimiyle, hangi altyapısıyla jüri başkanı seçilmişmiş.
Bu ne seviyesizlikmiş. Bu ne boşvermişçilikmiş, bu ne reklammaymunluğuymuş.
Özetle Hülya da kimmiş?
Ben de jüriden çekilen pek değerli şahsiyetlere, nedeni belirsiz bir şekilde sınıf sınıf üstlere konuşlandırılmış abilere sesleniyorum; Peki hacı siz kimsiniz?
Kendinizde Hülya Avşar'ı yerme, küçümseme, beşinci sınıflara koyma hakkını nereden ve nasıl buldunuz?
Kadın ödüllü, onlarca filmi var, inkâr edilemeyecek kadar başarılı bir oyuncu, üstelik Türkiye'nin sevgilisi, yıllardır zirvede.
Siz kimsiniz de burun kıvırıyorsunuz.
Siz kim oluyorsunuz da halkın baş tacı ettiği bir sanatçıyı 'cahil', 'kültürsüz', 'birikimsiz' ilan ederek sıfırlayabileceğinize inanıyorsunuz.
Sizin kültür ve insanlık seviyenizi pek merak ediyorum doğrusu.
Asıl sizin bu tavrınızı cehaletin simgesi, aymazlığın esaslı hamlesi olarak değerlendiriyorum.
İnsan önce kendini bilmez mi abiler.
Bizim (b)aydınlarımız hep birileriyle yan yana gelmek istemez bu memlekette. Bilmemkimle aynı programa çıkmazlar, bilmemkimlerle aynı davette görülmek istemezler, bilmemkimlerle gruplara katılmaktan çekinirler.
Neden? Çünkü aslında kendileri bir halt değildir de ondan. Başka açıklaması yok yani.
Sen eğer ne olduğunu biliyorsan, yanındakiyle derecelendirilme kaygısına düşmezsin ki.
Konu bu kadar basit yani. Pek sahtedir ve kavruktur bizim AB halleri.
Aydınlarımız taş taş üstüne koymaz, bir Allah'ın kuluna yardımda bulunmaz, sektörlerine gram katkıları olmaz ama 'aydın'dırlar.
Rakı masalarının aydınlarıdırlar.
Cihangir sosyalistleridirler.
Reyting efeleridirler.
Akılları sıra popüler kültürü varoşa sabitleyip popüler olamadıkları için gizli gizli tırnaklarını kemirirler.
Cesaretsizliklerini, eksikliklerini, yetersizliklerini, elde edemediklerini, akıtamadıkları hiçliklerini daima popüler olandan çıkarırlar.
Popüler olan cahildir, popüler olanın kültür seviyesi yerlerdedir, popüler olan tokatlanmayı hak edendir ya... öyledir öyle...
Bizim buralarda aydın dedikleri üç beş devrimci anı, birkaç klasik yazardan cümle, araya sıkışmış dörtlükler, sigara dumanı, siyah tişört, ego fazlası, sinir hastası, alkolden şişmiş, karı kızla derdini bitirememiş, sözüm ona hep hakkı yenmiş insan evladıdır...
Hülya Avşar'a kurban olun siz. Elden giden, içi darlayan, halktan kopan Altın Portakal Film Festivali'ne o ilaç olur belki.
Bu kafalara öyle gıcık oluyorum ki Hülya Avşar'ı da korudum yani. Eee, hayat bu, bak insana neler yaptırıyor.
Yürü be Hülya Avşar. Helal olsun.
Ayşe ÖZYILMAZEL / SABAH
İsyanınızı sevsinler.
Hülya Avşar 49. Antalya Altın Portakal Film Festivali'ne jüri başkanı seçildi. Sen misin seçilen, yandı ortalık.
Yıllardır Altın Portakal için kıllarını kıpırdatmayan 'aydın' (gözün aydın, içimi baydın) sinema insanlarımız pirelendi, kaşındı ve ayaklandı.
Vay efendim Hülya Avşar hangi bilgi birikimiyle, hangi altyapısıyla jüri başkanı seçilmişmiş.
Bu ne seviyesizlikmiş. Bu ne boşvermişçilikmiş, bu ne reklammaymunluğuymuş.
Özetle Hülya da kimmiş?
Ben de jüriden çekilen pek değerli şahsiyetlere, nedeni belirsiz bir şekilde sınıf sınıf üstlere konuşlandırılmış abilere sesleniyorum; Peki hacı siz kimsiniz?
Kendinizde Hülya Avşar'ı yerme, küçümseme, beşinci sınıflara koyma hakkını nereden ve nasıl buldunuz?
Kadın ödüllü, onlarca filmi var, inkâr edilemeyecek kadar başarılı bir oyuncu, üstelik Türkiye'nin sevgilisi, yıllardır zirvede.
Siz kimsiniz de burun kıvırıyorsunuz.
Siz kim oluyorsunuz da halkın baş tacı ettiği bir sanatçıyı 'cahil', 'kültürsüz', 'birikimsiz' ilan ederek sıfırlayabileceğinize inanıyorsunuz.
Sizin kültür ve insanlık seviyenizi pek merak ediyorum doğrusu.
Asıl sizin bu tavrınızı cehaletin simgesi, aymazlığın esaslı hamlesi olarak değerlendiriyorum.
İnsan önce kendini bilmez mi abiler.
Bizim (b)aydınlarımız hep birileriyle yan yana gelmek istemez bu memlekette. Bilmemkimle aynı programa çıkmazlar, bilmemkimlerle aynı davette görülmek istemezler, bilmemkimlerle gruplara katılmaktan çekinirler.
Neden? Çünkü aslında kendileri bir halt değildir de ondan. Başka açıklaması yok yani.
Sen eğer ne olduğunu biliyorsan, yanındakiyle derecelendirilme kaygısına düşmezsin ki.
Konu bu kadar basit yani. Pek sahtedir ve kavruktur bizim AB halleri.
Aydınlarımız taş taş üstüne koymaz, bir Allah'ın kuluna yardımda bulunmaz, sektörlerine gram katkıları olmaz ama 'aydın'dırlar.
Rakı masalarının aydınlarıdırlar.
Cihangir sosyalistleridirler.
Reyting efeleridirler.
Akılları sıra popüler kültürü varoşa sabitleyip popüler olamadıkları için gizli gizli tırnaklarını kemirirler.
Cesaretsizliklerini, eksikliklerini, yetersizliklerini, elde edemediklerini, akıtamadıkları hiçliklerini daima popüler olandan çıkarırlar.
Popüler olan cahildir, popüler olanın kültür seviyesi yerlerdedir, popüler olan tokatlanmayı hak edendir ya... öyledir öyle...
Bizim buralarda aydın dedikleri üç beş devrimci anı, birkaç klasik yazardan cümle, araya sıkışmış dörtlükler, sigara dumanı, siyah tişört, ego fazlası, sinir hastası, alkolden şişmiş, karı kızla derdini bitirememiş, sözüm ona hep hakkı yenmiş insan evladıdır...
Hülya Avşar'a kurban olun siz. Elden giden, içi darlayan, halktan kopan Altın Portakal Film Festivali'ne o ilaç olur belki.
Bu kafalara öyle gıcık oluyorum ki Hülya Avşar'ı da korudum yani. Eee, hayat bu, bak insana neler yaptırıyor.
Yürü be Hülya Avşar. Helal olsun.
Ayşe ÖZYILMAZEL / SABAH