"AYŞE EĞLENCELİK İŞ YAPIYOR!.. KILIK KIYAFET ÖYLE DEĞİŞMEZ BÖYLE DEĞİŞTİRİLİR!.."
Haşmet Babaoğlu, Ayşe Arman'ın röportajlarını ve kılık değiştirmesini değerlendirirken bakın neleri hatırlattı!..
Kimlik ve kılık değiştirme gazeteciliğinin özü!
Ayşe'nin (Arman) o mahalle senin bu mahalle benim dolaşıp izlenimlerini aktardığı dizi üzerine yazılmayan kalmadı...
Bir de ben konuya girmeyeyim diyordum.
Ama...
Tam bu noktada, işin özü, yani "kimlik ve kılık değiştirme gazeteciliği" üzerine bir çift laf etme gerekliliği var.
Bu tür gazeteciliğin en çarpıcı örneklerinden birini Nokta dergisinin 80'lerdeki o anlı şanlı döneminde gerçekleştirmiştik.
Yanlış hatırlamıyorsam, Ayşe henüz aramıza katılmamıştı o dönemde.
Ferhan Şensoy'un Orta Oyuncuları'ndan yardım almıştık.
Nazi SS kıyafetlerini giymiş oyuncular İstiklal Caddesi'ne çıkmış ve önlerine geleni durdurup kimlik sormuştu. Biz de olup biteni uzaktan izlemiş, not alıp fotoğraflamış ve ortaya çıkan tabloyu kapak yapmıştık.
Kimse "siz kimsiniz yahu?" dememişti.
Çoğu kişi tir tir titreyecek kadar ürkerek kimliklerini uzatmıştı. Ellerini duvara dayayıp üzerini aratanlar vardı. Üniformanın SS üniforması olduğunu bile fark etmiyorlar; sırf üniforma olduğu için boyun eğiyorlardı.
12 Eylül ortamının ruhu hâlâ egemenliğini sürdürüyordu ve gördüklerimiz eğlenceli değil, üzücüydü. Çok düşündürücüydü.
O röportaj çok gürültü koparmıştı.
Ama sonra yapılan benzer röportajlar gitgide yavanlaştı, hatta giderek gazetecilik parodisine dönüştüler.
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ..
Bir de ben konuya girmeyeyim diyordum.
Ama...
Tam bu noktada, işin özü, yani "kimlik ve kılık değiştirme gazeteciliği" üzerine bir çift laf etme gerekliliği var.
Bu tür gazeteciliğin en çarpıcı örneklerinden birini Nokta dergisinin 80'lerdeki o anlı şanlı döneminde gerçekleştirmiştik.
Yanlış hatırlamıyorsam, Ayşe henüz aramıza katılmamıştı o dönemde.
Ferhan Şensoy'un Orta Oyuncuları'ndan yardım almıştık.
Nazi SS kıyafetlerini giymiş oyuncular İstiklal Caddesi'ne çıkmış ve önlerine geleni durdurup kimlik sormuştu. Biz de olup biteni uzaktan izlemiş, not alıp fotoğraflamış ve ortaya çıkan tabloyu kapak yapmıştık.
Kimse "siz kimsiniz yahu?" dememişti.
Çoğu kişi tir tir titreyecek kadar ürkerek kimliklerini uzatmıştı. Ellerini duvara dayayıp üzerini aratanlar vardı. Üniformanın SS üniforması olduğunu bile fark etmiyorlar; sırf üniforma olduğu için boyun eğiyorlardı.
12 Eylül ortamının ruhu hâlâ egemenliğini sürdürüyordu ve gördüklerimiz eğlenceli değil, üzücüydü. Çok düşündürücüydü.
O röportaj çok gürültü koparmıştı.
Ama sonra yapılan benzer röportajlar gitgide yavanlaştı, hatta giderek gazetecilik parodisine dönüştüler.
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ..