Ayşe Arman kendisini düdüklü tencereye benzetti: Her an patlayabilirim!
Hürriyet'in sıra dışı yazarı Ayşe Arman, 99 kişinin öldüğü Ankara'daki bombalı saldırıyı "Düdüklü tencere gibiyim her an patlayabilirim" başlıklı köşesinde değerlendirdi.
Karamsar bir tablo çizen Arman, yazısının sonunda "Bütün bu kepazelikleri değiştirebilmek gerekiyor. İşte o yüzden bu seçim tarihi önem taşıyor." ifadelerini kullandı.
"Öfkeliyim, gerginim, tedirginim ve çaresiz bir bekleyiş içindeyim" diyen yazarın bugünkü yazısı çok konuşulacak. Kapana kısıldığını ve mutsuz olduğunu söyleyen Arman, ruh halini okurlarına böyle anlatıyor:
AÇIK VE NET DEPRESYON
"Bu son felaket yaşandığında yurtdışında bir yerlerdeydim, o anda elim ayağım kesildi, bitti, orada, keyif alacağım bir yerde olduğum için vicdan azabı duymaya başladım.
Ülkemin insanları mutsuz olurken, benim mutlu olmaya hakkım yok anasını satayım diye.
Hepimiz kapana kısıldık kaldık.
Zaten o müthiş coğrafyadayken, bir arkadaşım telefonda, "Felaket habercisi gibi olmak istemem ama gelir gelmez bizim gibi hissedeceksin. İnsanı ezen o hava seni de tesiri altına alacak. Yeniden ülkeye uyumlanacaksın" dedi.
Öyle de oldu.
Ülkeye uyumlanmanın adı depresyon. Maskeli filan da değil.
Açık ve net depresyon.
Kimi görsem depresif, umutsuz, tedirgin.
Çıkış yolu da yok.
NASIL TEDİRGİNİM ANLATAMAM
Kızım bu sabah, "Şu alışveriş merkezinden bir şey alacağım, hadi girelim" diye tutturdu. Girdik ama nasıl tedirginim anlatamam.
"Hadi bitir işini gidelim!" diyorum, oradan, o kalabalıktan bir an önce kurtulmak istiyorum.
Çünkü biliyorum ki, artık her an, her şey olabilir ülkemde. Her an berbat bir şey yaşanabilir.
Bana böyle hissettirmeye kimin hakkı var?
Ve eminim ki sadece ben değilim bu şekilde hisseden...
Bizi ne hale getirdi bu Allah'ın belası iktidar hırsı...
Yazıklar olsun ya!"
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
"Öfkeliyim, gerginim, tedirginim ve çaresiz bir bekleyiş içindeyim" diyen yazarın bugünkü yazısı çok konuşulacak. Kapana kısıldığını ve mutsuz olduğunu söyleyen Arman, ruh halini okurlarına böyle anlatıyor:
AÇIK VE NET DEPRESYON
"Bu son felaket yaşandığında yurtdışında bir yerlerdeydim, o anda elim ayağım kesildi, bitti, orada, keyif alacağım bir yerde olduğum için vicdan azabı duymaya başladım.
Ülkemin insanları mutsuz olurken, benim mutlu olmaya hakkım yok anasını satayım diye.
Hepimiz kapana kısıldık kaldık.
Zaten o müthiş coğrafyadayken, bir arkadaşım telefonda, "Felaket habercisi gibi olmak istemem ama gelir gelmez bizim gibi hissedeceksin. İnsanı ezen o hava seni de tesiri altına alacak. Yeniden ülkeye uyumlanacaksın" dedi.
Öyle de oldu.
Ülkeye uyumlanmanın adı depresyon. Maskeli filan da değil.
Açık ve net depresyon.
Kimi görsem depresif, umutsuz, tedirgin.
Çıkış yolu da yok.
NASIL TEDİRGİNİM ANLATAMAM
Kızım bu sabah, "Şu alışveriş merkezinden bir şey alacağım, hadi girelim" diye tutturdu. Girdik ama nasıl tedirginim anlatamam.
"Hadi bitir işini gidelim!" diyorum, oradan, o kalabalıktan bir an önce kurtulmak istiyorum.
Çünkü biliyorum ki, artık her an, her şey olabilir ülkemde. Her an berbat bir şey yaşanabilir.
Bana böyle hissettirmeye kimin hakkı var?
Ve eminim ki sadece ben değilim bu şekilde hisseden...
Bizi ne hale getirdi bu Allah'ın belası iktidar hırsı...
Yazıklar olsun ya!"
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ