Aylin Nazlıaka'dan Seda Sayan'a yanıt! Herkesi kör, alemi sersem mi sanıyorsun?
CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka, Seda Sayan'a cinayetleri meşrulaştırdığı için karşı çıktığını söyledi.
5 kez evlenip, 2 eşini öldüren Sefer Çalınak’ı canlı yayında çıkarttığı için başta kadın örgütleri olmak üzere kamuoyunun tepkisini üzerine çeken Seda Sayan, kendisini RTÜK’e şikayet eden CHP Milletvekili Aylin Nazlıaka’yla girdiği polemikte oldukça sert ifadeler kullanmıştı. Canlı yayınlanan programında Nazlıaka’ya hitaben “Siz kimi eleştiriyorsunuz ya! Siz dönünde kendinize bir bakın. Karşınızda Seda Sayan var. Siz kimsiniz? Ben kuru gürültüye pabuç bırakır mıyım?.. Siz benle ilgili konuşamazsınız. Hele bir tanesi var terlik fırlatan, ayakkabı fırlatan. Sen sakın ha sakın! Sakın! Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, dokunanı da perişan ederim...” demişti.
Hürriyet yazarı Ayşe Arman, Aylin Nazlıaka’ya söz konusu programa tepkisinin nedenini ve Seda Sayan’la polemiğini sordu... Röportaj şöyle;
HERKESİ KÖR, ALEMİ SERSEM Mİ SANIYORLAR?
AÇIKÇA BELLİ Kİ, TEK KAYGI RATİNG
Seda Sayan'ın programını izlediniz mi, yoksa birileri mi haber verdi?
-Haber verdiler. Sonra yayın takibi yapan ajanstan programı istedim, akşam izledim...
Siz o programda neye itiraz ettiniz?
-Kadın katillerinin meşrulaştırılmasına! Benim kişilerle hiçbir meselem yok, ama temsil ettikleri zihniyetle var. Ve ben, o zihniyetle mücadele ediyorum. Her gün sadece kadın olduğu için öldürülenlerin ülkesinde kadın katillerinin ekrana çıkmasına seyirci kalamazdım!
Demek sizin de kanınıza dokundu. Benim de dokundu. Hepimiz, bu ülkede kadınlara yapılan vahşetten, şiddetten ölümüne şikayetçiyiz. Ama Seda Sayan, katili "deşifre etmek" için televizyona çıkardığını söylüyor...
-Olur mu öyle şey! Katilin tek deşifre edilme yolu canlı yayına çıkarmak mı? Bu mu yani! Herkesi kör, alemi sersem mi sanıyor bunlar? Çok açıkça belli ki, tek kaygı reyting. Katilin öldürdüğü kadınlardan birinin çocuğu arıyor, onu da azarlayıp kapatıyor telefonu. Dertlerinin katili deşifre etmek olmadığı, bu tepkiden bile belli...
NERESİNDEN TUTSAK ELİMİZDE KALIR!
"Böyle güler yüzlü katil" gördünüz mü cümlesinin neresinden tutalım?
-Neresinden tutsak elimizde kalır! Biraz vicdanı olan biri nasıl böyle bir cümle kurar, anlamıyorum. Kadın katilini, canlı yayına çıkarmışsın, adam tabii ki sırıtır da güler de... Kadın katillerini ekrana çıkarmak, öldürülen kadınları bir kez de canlı yayında öldürmek demektir! Yargısıyla, medyasıyla defalarca öldürüyorlar kadınları.
Sizce bir kadın neden böyle bir şey yapar?
-Farkındalık sorunu diyeceğim ama kendisi, "Şiddetin göbeğinde büyüdüm" diyor . Ekranın ışıltısı ve reyting gereği sanırım. Bu konunun kadını- erkeği yok aslında. Kitle iletişim araçlarının bireyin ve toplumun üzerindeki belirleyici etkisini yok sayamayız. O yüzden daha dikkatli, daha özenli olunmak durumunda. Özeleştiri yapamayanlar nasıl eleştirebilir ki?
ATTIĞIM EN FAYDALI TWEET
Siz, zeki bir manevrayla programın sponsoruna mı baskı yaptınız? Olayın aslı nedir? Seda Sayan'ın sponsorluğunun iptal ettirilmesinin sorumlusu siz misiniz?
-Programı izledikten sonra Twitter'dan düşüncelerimi paylaştım. Ertesi gün RTÜK'e başvuruda bulunacağımı yazdım. Sponsor olan firmanın iletişim bilgilerini yazıp bir de şikayet dilekçesi örneği koydum ve herkese, programı protesto etmeleri için çağrıda bulundum. Açıkçası bu çağrımın bu kadar hızlı ve kitlesel bir eyleme dönüşmesi beni de şaşırttı.
Hayatta en işe yarayan tweetlerinizden biri mi oldu?
-Sanırım öyle! Birden bire firmaya şikayet dilekçeleri ve telefonlar yağmış. Gece vakti yaşanan bu baskı sonucu, şirket, sabah saatlerinde sponsorluk sözleşmesini iptal ettiğini açıkladı. Kendilerine duyarlılıkları için teşekkür ediyorum.
Aranızdaki telefon konuşması nasıl gelişti?
-Gün içinde beni beş kez aramış. Uygun olduğumda "Herhalde hatasını anladı, özür dileyecek" diyerek geri aradım. Çok kibar başlayıp, "Sayın vekilim, düşünce olarak size yakınım" diyen Seda Hanım konuşmasını bağırarak bitirdi! Bana dava açacağını, kendisini yanlış fikirlerime alet ettiğimi söyledi. Son cümlesi, "Siz zaten Meclis'te ayakkabı fırlatacak kapasitede bir vekilsiniz!" oldu. Hiç değilse ayakkabı olayını bilecek kadar siyaseti izlemiş olmasına, kadın hakları adına sevindim!
VATANDAŞ SEDA'DAN PATRON SEDA'YA
Onu hiç konuşturmadığınız, hiç dinlemediğiniz doğru mu?
-Seda Hanım'ın üslubunu biliyorsunuz... Halkın vekili olarak zamanımı halk için verimli kullanmak zorundayım. Vatandaş Seda'yı dinledim ama patron Seda moduna geçince ve sözlerimi anlamamazlıktan gelince, kibarca "İyi günler!" dileyip kapattım.
"Siz kimsiniz!" diyor size... Açıklar mısınız lütfen siz kimsiniz?
-Ben halkın oyları ile seçilmiş bir milletvekiliyim.
BİN KAPLAN GÜCÜNDEYİZ!
Size "azınlıksınız" diyor, bu laf da delirtir insanı! Bu ülkede şiddet gören, tecavüz eden, öldürülen kadınlar mı azınlık? Siz onların haklarını savunuyorsunuz...
-AKP'nin yeni Türkiyesi'nin dili bu. Kendisinden az olduğunu düşündüğü herkesi küçümseyerek, kendince itibarsızlaştırarak yok saymaya çalışan çoğunlukçu zihniyetin ete, kemiğe bürünmüş hali. "Azınlık" diye azımsadığı o kadınlar, bu ülkede nice kadının hakkını meydanlarda, sokaklarda, mahkemelerde, karakollarda savunuyor. Seda Sayan'ın başı derde girse, onun hakkını da savunacak olan bizleriz! Bir de unutmasınlar, az olsak da bin kaplan gücündeyiz biz!
"ANKARA ERGENİ" İŞ BAŞINDA
Melih Gökçek'in topa girmesine ne diyorsunuz?
-Bozacının şahidi şıracıymış! "Ankara ergeni", beni yine şaşırtmadı. Kadın katilini ekrana çıkaranların savunmasını, tecavüze uğrayıp hamile kalan kadınlar için, "Çocuk niye ölsün? Anası ölsün!" diye konuşanların yapması tesadüf değil.
Şöhret tutkunuz olduğunu söylüyor Seda Sayan, bu konuda diyeceğiniz bir şey var mı? "Kadın kadının kurdudur" durumları mı?
-Alt benlik, kişinin kendiyle ilgili kaygılarını baskı ortamında ortaya çıkarır. Şu bir gerçek: Kadınlar, kadın dayanışması ile güçlenecektir. Şarkıcı değilim ben, siyasetçiyim. Şöhret değil siyaset üretme tutkum var. Topluma faydalı işler yapma isteğim var.
Bu iş, bütün kadınları ilgilendiriyor. Dernekler, feministler suç duyurusunda bulundular ve protesto yürüyüşü yaptılar. Bu, kadın haklarını savunan herkesin meselesiyken nasıl oldu da Aylin ve Seda'nın kavgasına döndü?
-Haklısınız. Bu Aylin Nazlıaka ve Seda Sayan meselesi değil. Bir "kadın kavgası" yakaladık, magazin şenlensin diye bir durum da yok ortada. Ben politik mücadelemin magazinleşmesine izin vermeyeceğim. Kadın derneklerinin ve sosyal medyada tepkilerini dile getirenlerin ortak duygusu, kadın katillerinin televizyona çıkarılmasına duyulan öfkeydi.
KADIN PROGRAMLARINDA ASIL SORUNLAR İSTİSMAR EDİLİYOR
Peki bu programda deşifre olan neydi?
-Bakın, o program ve sonrasında yaşananlar şu gerçekleri ortaya çıkardı: Kadın programlarında, kadına ait konular konuşulurken, asıl sorunlar istismar ediliyor! Çünkü, toplumsal cinsiyet rolleri ve bu roller içinde kadına biçilen kalıplar, erkek bakışıyla yeniden üretiliyor. Kadına yönelik şiddet ve cinayetler hikayeleştirilerek anlatılırken, sorun özelleştirilip toplumsal bir sorun olmaktan çıkarılıyor. Ayrıca ekran başında ya da stüdyoda yaşanan şiddeti merakla dinleyen izleyici, soruna yabancılaşıp, "Oh bu benim başıma gelmedi, ne kadar güvendeyim!" duygusuyla sorunla arasına mesafe koyuyor. Yani toplumda soruna dair yabancılaşmaya yol açıyor. İşte bu programda deşifre olan da bence buydu...
Sonuçta Seda Sayan'ın mı ekmeğine yağ sürüldü?
-Pek öyle olmamış gibi, yoksa bu kadar öfkeli olmazdı herhalde... Hatayı kabul etmek bir erdemdir. Bunun yerine, "Seni mahvederim !"cümleleri kurmayı tercih etti.
KATİL, "RAHŞAN AFFI"YLA ÇIKMIŞ BENCE DOĞRU YAPILMAMIŞ
Katilin "Rahşan affı" ile dışarı çıkmasına ne diyorsunuz?
-Ben yanlışa, "Yanlış!" demekten korkmam. Af konusunda doğru yapılmamıştır. Beni kendileriyle karıştırıyorlar herhalde. Ama şunu da hatırlatmak isterim; affın çıktığı dönemde CHP, iktidarda değildi. Kaldı ki kadın katillerinin, konuşacağı yer televizyonlar değil, mahkeme salonlarıdır.
BAKALIM SEDA SAYAN AİLE BAKANINI DA TEHDİT EDECEK Mİ?
Seda Sayan tartışmayı benim ve partim üzerinden yürüterek konuyu dağıtmaya çalışıyor. Bakalım programı, benden sonra RTÜK'e şikayet eden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'nı da ekranlardan tehdit edecek mi?
Hürriyet yazarı Ayşe Arman, Aylin Nazlıaka’ya söz konusu programa tepkisinin nedenini ve Seda Sayan’la polemiğini sordu... Röportaj şöyle;
HERKESİ KÖR, ALEMİ SERSEM Mİ SANIYORLAR?
AÇIKÇA BELLİ Kİ, TEK KAYGI RATİNG
Seda Sayan'ın programını izlediniz mi, yoksa birileri mi haber verdi?
-Haber verdiler. Sonra yayın takibi yapan ajanstan programı istedim, akşam izledim...
Siz o programda neye itiraz ettiniz?
-Kadın katillerinin meşrulaştırılmasına! Benim kişilerle hiçbir meselem yok, ama temsil ettikleri zihniyetle var. Ve ben, o zihniyetle mücadele ediyorum. Her gün sadece kadın olduğu için öldürülenlerin ülkesinde kadın katillerinin ekrana çıkmasına seyirci kalamazdım!
Demek sizin de kanınıza dokundu. Benim de dokundu. Hepimiz, bu ülkede kadınlara yapılan vahşetten, şiddetten ölümüne şikayetçiyiz. Ama Seda Sayan, katili "deşifre etmek" için televizyona çıkardığını söylüyor...
-Olur mu öyle şey! Katilin tek deşifre edilme yolu canlı yayına çıkarmak mı? Bu mu yani! Herkesi kör, alemi sersem mi sanıyor bunlar? Çok açıkça belli ki, tek kaygı reyting. Katilin öldürdüğü kadınlardan birinin çocuğu arıyor, onu da azarlayıp kapatıyor telefonu. Dertlerinin katili deşifre etmek olmadığı, bu tepkiden bile belli...
NERESİNDEN TUTSAK ELİMİZDE KALIR!
"Böyle güler yüzlü katil" gördünüz mü cümlesinin neresinden tutalım?
-Neresinden tutsak elimizde kalır! Biraz vicdanı olan biri nasıl böyle bir cümle kurar, anlamıyorum. Kadın katilini, canlı yayına çıkarmışsın, adam tabii ki sırıtır da güler de... Kadın katillerini ekrana çıkarmak, öldürülen kadınları bir kez de canlı yayında öldürmek demektir! Yargısıyla, medyasıyla defalarca öldürüyorlar kadınları.
Sizce bir kadın neden böyle bir şey yapar?
-Farkındalık sorunu diyeceğim ama kendisi, "Şiddetin göbeğinde büyüdüm" diyor . Ekranın ışıltısı ve reyting gereği sanırım. Bu konunun kadını- erkeği yok aslında. Kitle iletişim araçlarının bireyin ve toplumun üzerindeki belirleyici etkisini yok sayamayız. O yüzden daha dikkatli, daha özenli olunmak durumunda. Özeleştiri yapamayanlar nasıl eleştirebilir ki?
ATTIĞIM EN FAYDALI TWEET
Siz, zeki bir manevrayla programın sponsoruna mı baskı yaptınız? Olayın aslı nedir? Seda Sayan'ın sponsorluğunun iptal ettirilmesinin sorumlusu siz misiniz?
-Programı izledikten sonra Twitter'dan düşüncelerimi paylaştım. Ertesi gün RTÜK'e başvuruda bulunacağımı yazdım. Sponsor olan firmanın iletişim bilgilerini yazıp bir de şikayet dilekçesi örneği koydum ve herkese, programı protesto etmeleri için çağrıda bulundum. Açıkçası bu çağrımın bu kadar hızlı ve kitlesel bir eyleme dönüşmesi beni de şaşırttı.
Hayatta en işe yarayan tweetlerinizden biri mi oldu?
-Sanırım öyle! Birden bire firmaya şikayet dilekçeleri ve telefonlar yağmış. Gece vakti yaşanan bu baskı sonucu, şirket, sabah saatlerinde sponsorluk sözleşmesini iptal ettiğini açıkladı. Kendilerine duyarlılıkları için teşekkür ediyorum.
Aranızdaki telefon konuşması nasıl gelişti?
-Gün içinde beni beş kez aramış. Uygun olduğumda "Herhalde hatasını anladı, özür dileyecek" diyerek geri aradım. Çok kibar başlayıp, "Sayın vekilim, düşünce olarak size yakınım" diyen Seda Hanım konuşmasını bağırarak bitirdi! Bana dava açacağını, kendisini yanlış fikirlerime alet ettiğimi söyledi. Son cümlesi, "Siz zaten Meclis'te ayakkabı fırlatacak kapasitede bir vekilsiniz!" oldu. Hiç değilse ayakkabı olayını bilecek kadar siyaseti izlemiş olmasına, kadın hakları adına sevindim!
VATANDAŞ SEDA'DAN PATRON SEDA'YA
Onu hiç konuşturmadığınız, hiç dinlemediğiniz doğru mu?
-Seda Hanım'ın üslubunu biliyorsunuz... Halkın vekili olarak zamanımı halk için verimli kullanmak zorundayım. Vatandaş Seda'yı dinledim ama patron Seda moduna geçince ve sözlerimi anlamamazlıktan gelince, kibarca "İyi günler!" dileyip kapattım.
"Siz kimsiniz!" diyor size... Açıklar mısınız lütfen siz kimsiniz?
-Ben halkın oyları ile seçilmiş bir milletvekiliyim.
BİN KAPLAN GÜCÜNDEYİZ!
Size "azınlıksınız" diyor, bu laf da delirtir insanı! Bu ülkede şiddet gören, tecavüz eden, öldürülen kadınlar mı azınlık? Siz onların haklarını savunuyorsunuz...
-AKP'nin yeni Türkiyesi'nin dili bu. Kendisinden az olduğunu düşündüğü herkesi küçümseyerek, kendince itibarsızlaştırarak yok saymaya çalışan çoğunlukçu zihniyetin ete, kemiğe bürünmüş hali. "Azınlık" diye azımsadığı o kadınlar, bu ülkede nice kadının hakkını meydanlarda, sokaklarda, mahkemelerde, karakollarda savunuyor. Seda Sayan'ın başı derde girse, onun hakkını da savunacak olan bizleriz! Bir de unutmasınlar, az olsak da bin kaplan gücündeyiz biz!
"ANKARA ERGENİ" İŞ BAŞINDA
Melih Gökçek'in topa girmesine ne diyorsunuz?
-Bozacının şahidi şıracıymış! "Ankara ergeni", beni yine şaşırtmadı. Kadın katilini ekrana çıkaranların savunmasını, tecavüze uğrayıp hamile kalan kadınlar için, "Çocuk niye ölsün? Anası ölsün!" diye konuşanların yapması tesadüf değil.
Şöhret tutkunuz olduğunu söylüyor Seda Sayan, bu konuda diyeceğiniz bir şey var mı? "Kadın kadının kurdudur" durumları mı?
-Alt benlik, kişinin kendiyle ilgili kaygılarını baskı ortamında ortaya çıkarır. Şu bir gerçek: Kadınlar, kadın dayanışması ile güçlenecektir. Şarkıcı değilim ben, siyasetçiyim. Şöhret değil siyaset üretme tutkum var. Topluma faydalı işler yapma isteğim var.
Bu iş, bütün kadınları ilgilendiriyor. Dernekler, feministler suç duyurusunda bulundular ve protesto yürüyüşü yaptılar. Bu, kadın haklarını savunan herkesin meselesiyken nasıl oldu da Aylin ve Seda'nın kavgasına döndü?
-Haklısınız. Bu Aylin Nazlıaka ve Seda Sayan meselesi değil. Bir "kadın kavgası" yakaladık, magazin şenlensin diye bir durum da yok ortada. Ben politik mücadelemin magazinleşmesine izin vermeyeceğim. Kadın derneklerinin ve sosyal medyada tepkilerini dile getirenlerin ortak duygusu, kadın katillerinin televizyona çıkarılmasına duyulan öfkeydi.
KADIN PROGRAMLARINDA ASIL SORUNLAR İSTİSMAR EDİLİYOR
Peki bu programda deşifre olan neydi?
-Bakın, o program ve sonrasında yaşananlar şu gerçekleri ortaya çıkardı: Kadın programlarında, kadına ait konular konuşulurken, asıl sorunlar istismar ediliyor! Çünkü, toplumsal cinsiyet rolleri ve bu roller içinde kadına biçilen kalıplar, erkek bakışıyla yeniden üretiliyor. Kadına yönelik şiddet ve cinayetler hikayeleştirilerek anlatılırken, sorun özelleştirilip toplumsal bir sorun olmaktan çıkarılıyor. Ayrıca ekran başında ya da stüdyoda yaşanan şiddeti merakla dinleyen izleyici, soruna yabancılaşıp, "Oh bu benim başıma gelmedi, ne kadar güvendeyim!" duygusuyla sorunla arasına mesafe koyuyor. Yani toplumda soruna dair yabancılaşmaya yol açıyor. İşte bu programda deşifre olan da bence buydu...
Sonuçta Seda Sayan'ın mı ekmeğine yağ sürüldü?
-Pek öyle olmamış gibi, yoksa bu kadar öfkeli olmazdı herhalde... Hatayı kabul etmek bir erdemdir. Bunun yerine, "Seni mahvederim !"cümleleri kurmayı tercih etti.
KATİL, "RAHŞAN AFFI"YLA ÇIKMIŞ BENCE DOĞRU YAPILMAMIŞ
Katilin "Rahşan affı" ile dışarı çıkmasına ne diyorsunuz?
-Ben yanlışa, "Yanlış!" demekten korkmam. Af konusunda doğru yapılmamıştır. Beni kendileriyle karıştırıyorlar herhalde. Ama şunu da hatırlatmak isterim; affın çıktığı dönemde CHP, iktidarda değildi. Kaldı ki kadın katillerinin, konuşacağı yer televizyonlar değil, mahkeme salonlarıdır.
BAKALIM SEDA SAYAN AİLE BAKANINI DA TEHDİT EDECEK Mİ?
Seda Sayan tartışmayı benim ve partim üzerinden yürüterek konuyu dağıtmaya çalışıyor. Bakalım programı, benden sonra RTÜK'e şikayet eden Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı'nı da ekranlardan tehdit edecek mi?