AYDIN DOĞAN'IN MEKTUBU 'DOĞRU HABER' POLEMİĞİNİN FİTİLİNİ ATEŞLEDİ!..
Fatih Altaylı, SABAH'ın haberini yalanlayan Aydın Doğan'ın mektubunu yayınladı ve yazısının sonunda yalanlamayı kabul etmediğini gösteren bir yorum yaptı. Altaylı'ya Mehmet Yılmaz'dan itiraz geldi!..
Fatih Altaylı´ya bir hatırlatma
GAZETELERİN kendilerine yollanan açıklamaları yayımlamak konusunda isteksiz davrandıkları bir dönem yaşadığımız sır değil.
Zaman içinde basın meslek kurallarını benimseyen gazeteci ve yönetici sayısı arttıkça bu kötü alışkanlık da terk ediliyor.
Ama şöyle bir kötü hastalık basınımızın önemli bölümünde hálá sürüyor: Haber kaynağının "gerçek değil" dediği iddialar, ısrarla sanki doğruymuş gibi yazılıyor.
Bir tanesi dün Aydın Doğan´ın da başına geldi.
Sabah´ta şöyle bir haber yayınlandı: Aydın Doğan, verilen ağır ceza nedeniyle Petrol Ofisi binalarını bastı ve yöneticileri azarladı!
Bu haberi Sabah´ta okuyunca Aydın Doğan da şaşırdı, bizler de.
Bir kere Aydın Bey yaz aylarını Bodrum´da geçiriyor ve iki aydır İstanbul´da değildi. Bodrum´da da basmak istese ancak bir Petrol Ofisi istasyonunu basabilirdi! Orada pompacıları mı azarlayacaktı?
İkincisi ise Aydın Bey´in yöneticilik üslubunda "azarlamak" yoktur. Bunu en iyi bilebilecek olanlardan birisi de Sabah´ın yayın yönetmeni Fatih Altaylı.
Nitekim Aydın Doğan, Altaylı´ya bir açıklama gönderdi ve böyle bir şeyin gerçek olmadığını, çünkü esasen bu olayda yöneticilerinin hatalı olduğunu da düşünmediğini belirtti.
Altaylı, açıklamanın küçük bir bölümünü yayımladı ve şöyle bir de yorum yaptı: Galiba, Aydın Bey, verilen ağır ceza sonrası PO yöneticilerine biraz sitem etmiş. Onlar da bunu azar olarak algılamış ve dışarı böyle yansımış.
Haberin merkezindeki kişi "Böyle bir şey olmadı, zaten bu konuda yöneticilerimin hatalarının bulunduğuna da inanmıyorum" diyor ama gazete açıklamanın en önemli bölümünü atlayıp, yayınında ısrar ediyor.
Artık bu alışkanlıklardan kurtulma zamanı gelmedi mi?
GAZETELERİN kendilerine yollanan açıklamaları yayımlamak konusunda isteksiz davrandıkları bir dönem yaşadığımız sır değil.
Zaman içinde basın meslek kurallarını benimseyen gazeteci ve yönetici sayısı arttıkça bu kötü alışkanlık da terk ediliyor.
Ama şöyle bir kötü hastalık basınımızın önemli bölümünde hálá sürüyor: Haber kaynağının "gerçek değil" dediği iddialar, ısrarla sanki doğruymuş gibi yazılıyor.
Bir tanesi dün Aydın Doğan´ın da başına geldi.
Sabah´ta şöyle bir haber yayınlandı: Aydın Doğan, verilen ağır ceza nedeniyle Petrol Ofisi binalarını bastı ve yöneticileri azarladı!
Bu haberi Sabah´ta okuyunca Aydın Doğan da şaşırdı, bizler de.
Bir kere Aydın Bey yaz aylarını Bodrum´da geçiriyor ve iki aydır İstanbul´da değildi. Bodrum´da da basmak istese ancak bir Petrol Ofisi istasyonunu basabilirdi! Orada pompacıları mı azarlayacaktı?
İkincisi ise Aydın Bey´in yöneticilik üslubunda "azarlamak" yoktur. Bunu en iyi bilebilecek olanlardan birisi de Sabah´ın yayın yönetmeni Fatih Altaylı.
Nitekim Aydın Doğan, Altaylı´ya bir açıklama gönderdi ve böyle bir şeyin gerçek olmadığını, çünkü esasen bu olayda yöneticilerinin hatalı olduğunu da düşünmediğini belirtti.
Altaylı, açıklamanın küçük bir bölümünü yayımladı ve şöyle bir de yorum yaptı: Galiba, Aydın Bey, verilen ağır ceza sonrası PO yöneticilerine biraz sitem etmiş. Onlar da bunu azar olarak algılamış ve dışarı böyle yansımış.
Haberin merkezindeki kişi "Böyle bir şey olmadı, zaten bu konuda yöneticilerimin hatalarının bulunduğuna da inanmıyorum" diyor ama gazete açıklamanın en önemli bölümünü atlayıp, yayınında ısrar ediyor.
Artık bu alışkanlıklardan kurtulma zamanı gelmedi mi?