AYDIN DOĞAN'I KAHKAHALARLA GÜLDÜREN OLAY NEYDİ?..

Milliyet'teki gazete yöneticileri ve yazarlarıyla öğle yemeği yiyen Aydın Doğan'ı kahkahalarla güldüren olay ne oldu?..

"En büyük dönek bizim dönek!"

İNSANIN kulağı çınlar... Rüya tabirleri gibi, bunun da nedenini bulmuşlardır.
"Mutlaka birileri seni konuşuyorlar ya da seninle ilgili bir şey düşünüyorlar!" derler...
Acaba?
Rüya tabirlerine ne kadar inanıyorsanız ya da kahve falına baktırıyorsanız, buna da güveneceksiniz.
* * *
İYİ de, kim, kimler sizin kulağınızı çınlatanlar?
Geçenlerde bizim de kulağımız çınladı ama, kim çınlattı, bilemedik.
Lakin, birkaç gün sonra Abbas Güçlü'nün Sayın Aydın Doğan'la yaptığı konuşmanın ikinci bölümünü okurken bulduk ya da biz öyle yakıştırdık.(x)
* * *
ABBAS Güçlü soruyor:
"Peki hiç yanlışlarınız olmadı mı?"
Sayın Aydın Doğan bu konuda açık yüreklilikle konuşmuş:
"İki büyük yanlışım oldu. Bunlardan ilki gidenlere dur demem ve geri geldiklerinde yeniden işe almam, ikincisi de dışarıdan isim aramam."
Bunu okuyunca içimizden, işte, tam burada bizim kulağımızı çınlatmışlardır, diyoruz!
* * *
MİLLİYET'te öğle yemeği, yuvarlak masada oturuyoruz, masada MİLLİYET'in yöneticileri var, Yalçın Doğan hatırladıklarımızdan. Sayın Aydın Doğan, bir ara bize, Babıali'de, kapısını çalmadık, ipini çekmedik gazete bırakmayan bir yazarı soruyor, o günlerde işsiz.
Gülüyoruz:
"Eli kulağındadır, bugün yarın, sizin gazetelerinizin birinde işe başlar!"
Herkes gülüyor, başta Sayın Aydın Doğan:
"O kadar da değil!" diyor.
* * *
BİZ ise o günlerde "testiyi kıranla suyu taşıyanın bir tutulması" gibi saçma (!) bir anlayışın saplantısındayız. En azından ayrıldığı gazeteye demedik laf komayan, sonra tıpış tıpış dönen, bir zamanlar kötülediği gazeteye herkesten fazla sahip çıkanları kabullenemiyoruz.
Öyle deneyimler yaşamışızdır ki!
* * *
MESELA yeni geçtiği gazetenin adıyla kelime oyunu yaparak ilk yazısının başlığını "Esaretten Hürriyet'e" koyanları da görmüşüzdür. Sonra o hürriyet'ten kaçmış, tekrar esarete dönmüştür, her ne kadar rahmetli Halit Çapın kendisini "Esir kampına hoş geldin!" diye karşılamışsa da...
* * *
İŞTE Sayın Aydın Doğan'ın "İki büyük yanlışımdan biri budur" derken, sanki o gün yemekteki konuşmayı hatırlamış, bizim de "kulağımız çınlamıştır" diye düşündük, belki yanıldık.
Üstelik, artık, suyu taşıyanın değil, testiyi kıranların itibarda olduğunu iyice anladık; testiyi kim kırmış, suyu kim taşımış, umurumuzda bile değil...
* * *
HER ne kadar Sayın Aydın Doğan, "İki büyük hatamdan biri" diyorsa da...
Ve üstelik ekliyorsa da:
"Benimle çalıştıktan sonra, bana övgüler düzüp ayrıldıktan sonra kötüleyenleri affedemiyorum. Çalıştığı kuruma ve patrona göre kişilerin fikri değişmemeli."
Çok doğru söylüyorsunuz da Sayın Aydın Doğan, lakin "piyasamızın mutena ve müstesna şahsiyetleri" onlar değil mi?
Dünden bugüne "döne döne" geldiler, bugünden yarına da "döne döne" gidecekler...
Ve arkalarından "En büyük dönek bizim dönek!" diye uğurlanarak.
-------
(x)15.07.2008/Milliyet


Hasan Pulur/Milliyet


changeTarget(document.getElementById("news_content"))