AYDIN DOĞAN'A HAKKIMI HELAL ETMİYORUM! MİLLİYET EDİTÖRÜ ESKİ PATRONUNA PATLADI!(MEDYARADAR/ÖZEL)

Milliyet gazetesi editörlerinden tecrübeli gazeteci Naki Özkan, Milliyet'i bırakırken çalışanlardan helallik isteyen Aydın Doğan için kaleme aldığı mektubu Medyaradar'la paylaştı.

Sayın yetkili,

Kimsenin yayınlayamadığı mektubumu (Şahin Alpay’ın değinmesi dışında) gönderiyorum.

Bildiğiniz gibi Doğan ailesi Milliyet’i bıraktı. Devir teslim töreninde Aydın Doğan, kimseye haksızlık yapmadığını, çalışanların hakkını helal etmesini istedi. 18 yıldır Milliyet grubunda (14 yıla yakın Milliyet’te) muhabir, yazı işleri müdürü, yayın koordinatörü ve editör gibi değişik konumlarda çalışan birisi olarak maalesef ben hakkımı Doğan ailesine helal edemiyorum. Aşağıda bunun nedenlerini yazdım.


DOĞAN AİLESİNE VEDA EDERKEN!

AYDIN DOĞAN’A HAKKIMI HELAL ETMİYORUM


Doğan ailesinin Milliyet’i bırakması benim için ne anlama geliyor?


Doğan ailesi Milliyet’i sattı. Bazı yazarlar ve yöneticilerin üzüntülerini bildirdiği bir ortamda Doğan ailesinin Milliyet’i bırakmasının benim için anlamını, ne demek olduğunu yeniden düşündüm.
Doğan ailesinin yönetimindeki grup, benim için iş hukukuna, insan haklarına aykırı çalışma koşulları demek. Benim için, yapılmayan neredeyse 4 senelik sigorta hakkım demek. Bir gazeteciyi "kaçak" olarak çalıştırmak demek.
Doğan ailesi yönetimindeki Milliyet, benim için maaşımın bile yarısını telif olarak gösterme cüretkarlığı demek. Milyon TL’lik satışlar yapan, vergi rekortmeni olan bir ailenin bir basın çalışanının maaşını bile SGK’ya tam olarak göstermemesini anlayamamak demek.
Sigorta ve maaşımın tam olarak gösterilmemesi, emekli olmam halinde mütevazı emekli maaşımın aşağıya çekilmesi demek.
Milliyet benim için ödenmeyen fazla mesailer, yaptırılmayan ama yine ödenmeyen yıllık izinler demek.
"Milliyet grubu"yla 1993 yılı Nisan ayında EP dergisinde çalışmaya başlayarak tanıştım. Daha sonra 93 yılı sonu Pazar Postası’nda devam ettim. Muhabir, editör ve yazı işleri müdürü olarak... 1996 yılı sonbaharında Radikal’e geçene kadar sigortam yapılmadı. Bu sigortasız dönemimde, belediye başkanlığına aday olan Recep Tayyip Erdoğan’la da şimdi Bakan olan Ahmet Davutoğlu ile de alçakca bir cinayete kurban giden Ahmet Taner Kışlalı’yla da, birçok değerli akademisyenle de söyleşiler ve haberler yaptım.
Bugünün başbakanı ile söyleşi yaparken meğer Doğan grubu beni "kaçak" çalıştırıyormuş!
1997 yılında Hürriyet binasında çıkan Yeni Ufuk gazetesine yayın koordinatörü olarak gittim. 3 ayda açılıp kapanan Yeni Ufuk sırasında da sigortam yapılmamış!
Aydın Doğan, Milliyet’i yeni sahiplerine teslim etme töreninde, bir gazete sahibinin en büyük sorumluluğunun çalışanlarının haklarını zamanında ödemek olduğunu, bilerek ve isteyerek kimseye haksızlık yapmadığını söyledi. Aydın Doğan’ın bu sözlerinde samimi olduğunu ummak istiyorum.
Doğan ailesinin Milliyet’i bırakırken, arkasında benimle ilgili iş hukuku ihlalleri tortusunu bırakmayacağını umuyorum. Ailenin, emekli olduğunda, bir basın mensubunun hak ettiği emekli maaşını alamamasından rahatsızlık duyacağını sanıyorum.
Umarım ki, bu iş hukuku ihlalleri, bu ayıp ailenin bilgisi dışında yapılmıştır.
Çalışma hayatının, çalışanına sigorta yaptırma, çalışanın maaşını tam olarak primleriyle SGK’ya yatırma gibi temel hukuk normlarına Doğan ailesinin uyacağını, bir gazeteciyi mahkemelerde hak arama zahmetinde bırakmayacağını içtenlikle ummak istiyorum.
Aydın Doğan, Milliyet’i bırakırken çalışanlardan helallik istedi. Maalesef ben hakkımı Doğan ailesine helal edemiyorum.
18 yıldan sonra Doğan ailesiyle böyle vedalaşmamıza keşke hiç gerek kalmasaydı.


Naki Özkan
Milliyet gazetesi editörü