ATV'NİN YENİ DİZİSİ YÜKSEK GİRİŞ YAZIN EN BÜYÜK FİYASKOSU MU?

ATV'nin yeni gençlik komedi dizisi Yüksek Giriş, alçak devam edip en sonunda yere çakılacak gibi görünüyor. Murat Tolga Şen ilk bölümü değerlendiriyor.

Dün gece, Ertem Eğilmez’li Arzu Film günlerinden bu yana görülmemiş bir kadro ile çekilen Sürgün İnek filminin set ziyaretinden henüz dönmüşken, daha önceden TV’de işaretlediğim üzre ATV’nin yeni gençlik komedi dizisi Yüksek Giriş’i izlemeye koyuldum. İlk bölümden bir yapımı asmak insaflı değil ancak Anadolu’da güzel bir deyiş vardır; “Doğacak oğlak b**ndan belli olur” diye...

Dizide aynı evi paylaşan zıt karakterli iki öğrenci İzmirli Cesur ve Adanalı Kirve’nin eğlenceli hikâyesi anlatılıyor. Okulla zaten pek ilgili olmayan iki arkadaş, güzeller güzeli Ece ve kuzeni Ayşegül kendilerine komşu olarak gelince, okulu tamamen boşluyorlar.

Dizinin resmi tanıtımında şu cümleler yer alıyor; “ATV ekranlarında iddialı bir komedi dizisi başlıyor. YÜKSEK GİRİŞ, komedinin usta ve genç isimlerini bir araya getiriyor.”

Evet, doğru! Yüksek Giriş adıyla, kadrosuyla çok iddialı bir dizi… Çok iyi bir oyuncu olduğu halde Film festivallerinde “umut veren” ödülünü almaktan fena halde bıkmış bir Umut Kurt, Geniş Aile dizisinin bana göre en iyi oyuncusu olan Bora Akkaş. Öte yanda Tuna Orhan gibi usta bir oyuncu ve yılların Suna Keskin’i. Müzikler Dolapdere Big Gang’den... Yüksek Giriş’in (kağıt üzerinde) genç izleyiciyi tavlamaması imkansız! Dizinin senarist ve Yönetmeni ise 2012’de düzenlenen Ankara Film Festivalinde bizzat tanışıp epey sohbet ettiğim bir isim olan İsa Yıldız. Çok düzgün, beyefendi biri, sinema dünyasında az rastlanan türden bir mahcubiyet duygusuna sahip ancak üzülerek yazmak zorundayım ki, dizinin bu şekilde devam etmesi mucize olur.

Yüksek Giriş bir gençlik dizisi olmasına rağmen hınzır ve zeki bir senaryoya sahip değil. Henüz birbirine ısınamamış oyunculardan doğaçlama performansı beklentisi içinde yazılmış metin oldukça zayıf. İşler Güçler gibi bir damar yakalayıp oradan devam etmesine imkan yok. Daha ilk bölümden “dişi karakterin etrafında pervanelenen genç erkekler” klişesine fazla yüklenilmiş. Tüm espriler buradan çıkıp buraya girerse birkaç bölüm içinde epey bıktırıcı bir izleme deneyimi oluşacaktır. Ekşi Sözlük bile ilk bölümü tamamen ıskalamış, hakkında çıkan tek tük yorumlar ise oldukça kötümser.

Kötü yazılmış bir metin ellerindeyken daha ilk bölümden oyunculuklar üzerine çok bir şey yazmak istemiyorum. Dizinin ışığını, kamerasını öveyim diyorum ancak onlar da tam bir fecaat. Asmalı Konak günlerindeki sürekli sallanan bir kamera, genelde geniş açılı iç çekimler yapılan böyle bir dizi için en yanlış şekilde konumlandırılmış. ATV’nin HD yayınına hizmet eden ışık çalışması ise bir gençlik dizisine uygun düşmeyecek şekilde soğuk ve sentetik bir his geçiriyor izleyene…

Dün gecenin reytinglerinde eski Yeşilçam filmlerinden ve tekrar dizilerden bile geride kalan bu iddialı dizinin işi zor. Bana kalırsa yazdan kışa asla geçemeyecek bir iş ve bu şekilde devam ederse, Yüksek girip alçak devam edip en sonunda yere çakılacak gibi görünüyor.

MURAT TOLGA ŞEN / murattolga@gmail.com