Aşirete gelin giden Burcu Çetinkaya'dan itiraf: Mutsuzdum, çareyi teslim olmakta buldum!
Türkiye'de kadın rallici denince ilk akla gelen isim Burcu Çetinkaya Bucak, tesettüre girmesi ve Fatih Mehmet Bucak'la yaptığı evliliğe kadar özel hayatıyla ilgili tüm detayları anlattı.
Tasavvuf eğitimi almak için gittiği Urfa'da evlenip bir çocuk sahibi olan Burcu Çetinkaya, Sabah gazetesinden İlker Gezici'ye verdiği röportajda özel hayatına ilişkin bilinmeyenleri anlattı.
Tesettüre girdikten sonra hayatı tamamen değişen Çetinkaya "Başarılarınızın altında bu teslimiyet mi yatıyor?" sorusuna "Sabah gülümseyerek kalkmıyordum, sürekli ağlak vaziyetteydim. Bunun böyle olmaması lazımdı. Bunu sorgulamaya başladığımda bir şeyler değişmeye başladı hayatımda, çareyi teslim olmakta buldum" dedi.
İşte Burcu Çetinkaya ile yapılan o röportaj;
- Önce yarıştan başlayalım. Nasıl bir yarış oldu?
Bu yarışta yuvaya geri döndük. Dört sezon boyunca yarışıp uluslararası birçok başarıya imza attığımız Ford Ralli Sport Türkiye takımında yarıştık. Birincilik hedefimiz vardı, bu yarışta maalesef üçüncü olduk. Ama sonuçta iki kupa kaldırdık.
- Yine gözü kara mı yarışıyorsunuz? Anne olduktan sonra değişmedi mi durum?
Anne olduktan sonra otokontrol mekanizmaları gelişiyor. Ben gerçekten deliydim, az buz değil. Eski yarışlarıma bakıyorum, şimdiki aklım olsa yapmayacağım şeyler yapmışım ama hâlâ gözü karayım. Bu sadece annelikle değil, tecrübe ve yaşla da alakalı bir durum. Bazı insanlar, 'Ben samimi bulmuyorum, bir gecede değişmez insan' diyor. Ama bir gecede de değişir insan. Ben kimseyi yargılamam.
- Başörtüsüyle yarışmanın herhangi bir zorluğu var mı?
Hayır, hiç zorlayıcı olmuyor; aksine tesettürle yapacağınız en rahat sporlardan biri. Çünkü zaten tesettürlü olmasanız bile rallide adeta tesettüre girmek zorundasınız. Tulumun içinde bile içlik var düşünün. Bu sporda rahatlıktan çok güvenlik önemli.
- Yarışçı duygusu, kazanma hırsı çocukluktan mı?
Evet, bende hep vardı. Basketbolda da, voleybolda da, kayakta da yarışmayı sevdim. Ne yaptıysam hep yarıştım. Satranç oynadım satrançta da yarıştım.
- Yenilgiye tahammülünüz var mı peki?
Yenilgiyi sevmiyorum ama öğrendim yarışırken. Çünkü yenilgiyi öğrenmeden yenmeyi öğrenemiyorsun. Yenilgiyi asla kabul etmedim ama yenildiğim zaman nedenini bulmaya çalıştım.
"BİR ANDA TESETTÜRE GİRMEDİM"
- Başarılarınızın altında bu teslimiyet mi yatıyor?
Çok mutsuzdum ve şu soruyu soruyordum kendime, 'Her şeyim var ama ben niye mutsuzum? Ailem var, aç değilim açıkta değilim, sevdiğim sporu yapıyorum. Mutsuz olmaya hakkım yok benim' diyordum. Sabah gülümseyerek kalkmıyordum, sürekli ağlak vaziyetteydim. Bunun böyle olmaması lazımdı. Bunu sorgulamaya başladığımda bir şeyler değişmeye başladı hayatımda, çareyi teslim olmakta buldum.
- Eski fotoğraflarınızı gördüğünüzde ne düşünüyorsunuz? Kaldırmayı düşündünüz mü hiç?
Hayır, kaldırmam, milyonlarca yerde fotoğrafım var. Onlar da benim sınavımdı.
- Bu değişiminizi samimi bulmayanlar da oldu, bazı kırıcı yorumlar yapıldı...
Başımı örtmeden önce üç kez Umre'ye gittim. 10 sene önce alkolü, sigarayı bıraktım. Yedi senedir namaz kılmaya başladım. Yani tesettüre bir anda girmedim. Urfa'ya değil Bodrum'a gitsem kimse yadırgamazdı.
- Eşinizle nasıl tanıştınız?
Bununla ilgili de yanlış haberler çıktı. Seçim röportajı yaparken tanıştı dediler. Benim orada çok sevdiğim Urfalı gazeteci arkadaşım Nedim Atilla, sürekli Fatih'i anlatıyordu. "Bir gün bizi tanıştır" dedim. O şekilde tanıştık.
- Yani aşk evliliği diyebilir miyiz?
Aşktan ziyade sevgi, saygı ve güven evliliği demek daha doğru. Ben Fatih'e ilk görüşte aşık olmadım. Onu tanıyıp karakterini gördükten sonra içimde ona karşı bir şeyler başladı. Eşimin babamla çok benzeyen yönleri var.
"KUPAMI CUMHURBAŞKANIMIZ'A VERDİM"
- Sizi ne motive ediyor?
Bir haksızlıkla ya da önyargıyla karşılaştığımda daha iyisini yapmak için motive oluyorum.
- Kaç kupanız var?
Saymadım, çok var. Bir kısmı babamın memleketimiz Nallıhan'da yaptığı müzede duruyor. Urfa'da özel bir ralli sonrası kupa aldığımız sırada Cumhurbaşkanımız, Hanımefendi'yle birlikte gelmişlerdi. Bir kupamı Sayın Cumhurbaşkanımız'a hediye ettim.
- Babanız müze mi yaptı?
Babam, rahmetli babaannemin oturduğu evi müze yaptı. Eski eşyaları var müzede. Tamamen aile müzesi. Babam memleketine bağlı olduğu için o evi atmadı, satmadı müzeye dönüştürdü.
Tesettüre girdikten sonra hayatı tamamen değişen Çetinkaya "Başarılarınızın altında bu teslimiyet mi yatıyor?" sorusuna "Sabah gülümseyerek kalkmıyordum, sürekli ağlak vaziyetteydim. Bunun böyle olmaması lazımdı. Bunu sorgulamaya başladığımda bir şeyler değişmeye başladı hayatımda, çareyi teslim olmakta buldum" dedi.
İşte Burcu Çetinkaya ile yapılan o röportaj;
- Önce yarıştan başlayalım. Nasıl bir yarış oldu?
Bu yarışta yuvaya geri döndük. Dört sezon boyunca yarışıp uluslararası birçok başarıya imza attığımız Ford Ralli Sport Türkiye takımında yarıştık. Birincilik hedefimiz vardı, bu yarışta maalesef üçüncü olduk. Ama sonuçta iki kupa kaldırdık.
- Yine gözü kara mı yarışıyorsunuz? Anne olduktan sonra değişmedi mi durum?
Anne olduktan sonra otokontrol mekanizmaları gelişiyor. Ben gerçekten deliydim, az buz değil. Eski yarışlarıma bakıyorum, şimdiki aklım olsa yapmayacağım şeyler yapmışım ama hâlâ gözü karayım. Bu sadece annelikle değil, tecrübe ve yaşla da alakalı bir durum. Bazı insanlar, 'Ben samimi bulmuyorum, bir gecede değişmez insan' diyor. Ama bir gecede de değişir insan. Ben kimseyi yargılamam.
- Başörtüsüyle yarışmanın herhangi bir zorluğu var mı?
Hayır, hiç zorlayıcı olmuyor; aksine tesettürle yapacağınız en rahat sporlardan biri. Çünkü zaten tesettürlü olmasanız bile rallide adeta tesettüre girmek zorundasınız. Tulumun içinde bile içlik var düşünün. Bu sporda rahatlıktan çok güvenlik önemli.
- Yarışçı duygusu, kazanma hırsı çocukluktan mı?
Evet, bende hep vardı. Basketbolda da, voleybolda da, kayakta da yarışmayı sevdim. Ne yaptıysam hep yarıştım. Satranç oynadım satrançta da yarıştım.
- Yenilgiye tahammülünüz var mı peki?
Yenilgiyi sevmiyorum ama öğrendim yarışırken. Çünkü yenilgiyi öğrenmeden yenmeyi öğrenemiyorsun. Yenilgiyi asla kabul etmedim ama yenildiğim zaman nedenini bulmaya çalıştım.
"BİR ANDA TESETTÜRE GİRMEDİM"
- Başarılarınızın altında bu teslimiyet mi yatıyor?
Çok mutsuzdum ve şu soruyu soruyordum kendime, 'Her şeyim var ama ben niye mutsuzum? Ailem var, aç değilim açıkta değilim, sevdiğim sporu yapıyorum. Mutsuz olmaya hakkım yok benim' diyordum. Sabah gülümseyerek kalkmıyordum, sürekli ağlak vaziyetteydim. Bunun böyle olmaması lazımdı. Bunu sorgulamaya başladığımda bir şeyler değişmeye başladı hayatımda, çareyi teslim olmakta buldum.
- Eski fotoğraflarınızı gördüğünüzde ne düşünüyorsunuz? Kaldırmayı düşündünüz mü hiç?
Hayır, kaldırmam, milyonlarca yerde fotoğrafım var. Onlar da benim sınavımdı.
- Bu değişiminizi samimi bulmayanlar da oldu, bazı kırıcı yorumlar yapıldı...
Başımı örtmeden önce üç kez Umre'ye gittim. 10 sene önce alkolü, sigarayı bıraktım. Yedi senedir namaz kılmaya başladım. Yani tesettüre bir anda girmedim. Urfa'ya değil Bodrum'a gitsem kimse yadırgamazdı.
- Eşinizle nasıl tanıştınız?
Bununla ilgili de yanlış haberler çıktı. Seçim röportajı yaparken tanıştı dediler. Benim orada çok sevdiğim Urfalı gazeteci arkadaşım Nedim Atilla, sürekli Fatih'i anlatıyordu. "Bir gün bizi tanıştır" dedim. O şekilde tanıştık.
- Yani aşk evliliği diyebilir miyiz?
Aşktan ziyade sevgi, saygı ve güven evliliği demek daha doğru. Ben Fatih'e ilk görüşte aşık olmadım. Onu tanıyıp karakterini gördükten sonra içimde ona karşı bir şeyler başladı. Eşimin babamla çok benzeyen yönleri var.
"KUPAMI CUMHURBAŞKANIMIZ'A VERDİM"
- Sizi ne motive ediyor?
Bir haksızlıkla ya da önyargıyla karşılaştığımda daha iyisini yapmak için motive oluyorum.
- Kaç kupanız var?
Saymadım, çok var. Bir kısmı babamın memleketimiz Nallıhan'da yaptığı müzede duruyor. Urfa'da özel bir ralli sonrası kupa aldığımız sırada Cumhurbaşkanımız, Hanımefendi'yle birlikte gelmişlerdi. Bir kupamı Sayın Cumhurbaşkanımız'a hediye ettim.
- Babanız müze mi yaptı?
Babam, rahmetli babaannemin oturduğu evi müze yaptı. Eski eşyaları var müzede. Tamamen aile müzesi. Babam memleketine bağlı olduğu için o evi atmadı, satmadı müzeye dönüştürdü.