Armağan Çağlayan'dan İlber Ortaylı'ya yanıt: Suratını buruştura buruştura...
Radikal yazarı, kendisine "beceriksiz röportajcı" diyerek Celal Şengör'ün sözlerini çarpıtmakla suçlayan İlber Ortaylı'nın suçlamalarına köşesinden yanıt verdi.
Radikal'de röportajlar yapan Armağan Çağlayan, geçen hafta Profesör Celal Şengör'le yaptığı röportajda, Şengör'ün tepki çeken "Dışkı yedirmek işkence değildir" sözlerinin ardından, Şengör'ün sözlerini çarpıttığı iddiasıyla Çağlayan'a "Beceriksiz röportajcı" diyen Profesör İlber Ortaylı'ya sert tepki gösterdi.
Ortaylı'ya bugünkü köşesinden yanıt veren Çağlayan, Şengör'ün röportajı yayınlanmadan önce okuduğunu ve kendisinin onayıyla yayınlandığını belirterek Ortaylı'ya; "İşte bazen bir konu hakkında konuşurken 'bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmamak' gerekiyor… Suratını buruştura buruştura, her önüne gelene, her mevzu da 'cahil ve bilgisiz' dememek gerekiyor…" yanıtını verdi.
İşte Çağlayan'ın "İlber Hoca'ya cevabımdır" başlıklı bugünkü yazısı:
Geçen hafta yaptığım Celal Şengör söyleşisinin ardından dün gazetedeki köşesinden ve CNN Türk ekranından beni 'kötü niyetli' olmakla itham eden, Celal Hoca'nın söylediği bazı sözleri 'şişirdiğimi' söyleyen Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya yanıtımdır...
İlber (Ortaylı) Hoca dün hem Milliyet’teki köşesinden, hem de CNN Türk’te katıldığı canlı yayından, Prof. Dr. Celal Şengör ile yaptığım röportaj ile ilgili düşüncelerini dile getirmiş. Herkes söz konusu röportajla ilgili fikirlerini söyleyip, yazıp çizdiği için İlber Hoca’nın da sonuna kadar hakkıdır; fikirlerini söyleyip yazmak.
Katıldığı canlı yayında İlber Hoca şöyle söylüyor: “Celal Şengör, biliyorsunuz Türkiye’nin bugün bir değeridir. Son hadiseyi büyütüp, böyle ortalara çıkmak ya bilgisizliktir ya da kötü niyettir. (Suratını ekşiterek!) Celal Şengör bugün, kimse Rusya Bilimler Akademisi’nde üye değil Türkiye’den, Köprülü’den sonra. Avrupa Bilimler Akademisi’nde var üyeler, mühim değil. Daha yeni Avusturya Bilimler Akademisi’ne seçtiler. Bu adam jeolojide herkesi durduran biri. İki, üç dilde yazar. Ne dediği belli değil; o konuşma anında, beceriksiz, mal buldum, diyen bir röportajcı alıyor onu, şişirip koyuyor. Ben onun iyi niyetli bir röportaj olduğuna da, kusura bakmasın inanmıyorum. Hiç benim derdim değil!”
İlber Hoca bazı şeyleri anlamamış. Hiç kimse Celal Hoca’nın jeoloji bilgisine, uzmanlığına bir şey söylemiyor. En azından ben kendi adıma bir şey söylemiyorum. Söyleyemem de. Haddim değil!
İşin ilginci röportaj sırasında orada olmadığı halde, sanki oradaymışcasına fikir bildirip, hüküm veriyor İlber Hoca!
Milliyet Gazetesi’ndeki yazısında şöyle yazıyor İlber Hoca: “Bence onun röportajda düzenlice işaret ettiği konular yanında araya sıkıştırdığı bazı şeyleri, röportajı yapanın beceriksizce yerleştirmesi bu gürültüye neden oldu.”
Yani benim röportaj ile oynadığımı söylüyor, İlber Hoca.
Bir de kötü niyetli olduğumdan söz ediyor.
Ama fena halde yanılıyor….
Celal Hoca ile röportajı yaptıktan sonra, röportaj deşifre edildi. Doğal olarak. Ve röportajın yayımlanacak olan hali (imla hataları düzeltilmeden) 20.11.2015 tarihinde; saat 10.43'te Celal Şengör Hoca'nın yayıncısı Emrah Akkurt’a, tarafımdan gönderildi. Emrah Akkurt da röportajı Celal Hoca’ya gönderdi.
Celal Hoca röportaj üzerinde gerekli gördüğü düzeltmeleri, ekleme ve çıkartmaları yaptıktan sonra, 20.11.2015 Cuma günü, saat 16.48'de tarafıma bir not ile birlikte, kendi düzelttiği metni yolladı.
O gece, yayıncısı tekrar telefon ederek, röportajda bulunan başka bir cümlenin çıkartılmasını rica etti. Hatta röportajın başlığı o cümle olacaktı. Fakat Celal Hoca çıkartılmasını isteyince, ben de gazeteyi aradım ve o cümle ve o cümle ile ilgili olan, diğer bazı cümleleri röportajdan çıkardık.
Yani bütün röportaj, Celal Hoca’nın bilgisine sunulmuş ve kendisinin onayından geçmiştir.
Şimdi bu durumda, hangi kötü niyetten söz ediyoruz?
Benim beceriksizce hangi cümleleri yerleştirmemden söz ediyoruz?
Eğer İlber Hoca’nın söylediği gibi o röportajı 'kötü niyet' ile yapsaydım, röportajı Celal Hoca’ya yollamazdım.
Eğer İlber Hoca’nın söylediği gibi 'kötü niyetli' olsaydım, Celal Hoca’nın rica ettiği cümleyi röportajdan çıkartmazdım. (Bu cümleyi yazmıyorum. Çünkü etik olmaz. Bana yakışmaz.)
Eğer İlber Hoca ve Twitter'dan yazan diğer arkadaşlar isterler ise elimde bütün mailleşmeler ve ses kaydının ham hali mevcut!
Saklıyorum…
Belli ki daha uzun zaman da saklamam gerekecek...
İşte bazen bir konu hakkında konuşurken 'bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmamak' gerekiyor…
Suratını buruştura buruştura, her önüne gelene, her mevzuda 'cahil ve bilgisiz' dememek gerekiyor…
Ortaylı'ya bugünkü köşesinden yanıt veren Çağlayan, Şengör'ün röportajı yayınlanmadan önce okuduğunu ve kendisinin onayıyla yayınlandığını belirterek Ortaylı'ya; "İşte bazen bir konu hakkında konuşurken 'bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmamak' gerekiyor… Suratını buruştura buruştura, her önüne gelene, her mevzu da 'cahil ve bilgisiz' dememek gerekiyor…" yanıtını verdi.
İşte Çağlayan'ın "İlber Hoca'ya cevabımdır" başlıklı bugünkü yazısı:
Geçen hafta yaptığım Celal Şengör söyleşisinin ardından dün gazetedeki köşesinden ve CNN Türk ekranından beni 'kötü niyetli' olmakla itham eden, Celal Hoca'nın söylediği bazı sözleri 'şişirdiğimi' söyleyen Prof. Dr. İlber Ortaylı'ya yanıtımdır...
İlber (Ortaylı) Hoca dün hem Milliyet’teki köşesinden, hem de CNN Türk’te katıldığı canlı yayından, Prof. Dr. Celal Şengör ile yaptığım röportaj ile ilgili düşüncelerini dile getirmiş. Herkes söz konusu röportajla ilgili fikirlerini söyleyip, yazıp çizdiği için İlber Hoca’nın da sonuna kadar hakkıdır; fikirlerini söyleyip yazmak.
Katıldığı canlı yayında İlber Hoca şöyle söylüyor: “Celal Şengör, biliyorsunuz Türkiye’nin bugün bir değeridir. Son hadiseyi büyütüp, böyle ortalara çıkmak ya bilgisizliktir ya da kötü niyettir. (Suratını ekşiterek!) Celal Şengör bugün, kimse Rusya Bilimler Akademisi’nde üye değil Türkiye’den, Köprülü’den sonra. Avrupa Bilimler Akademisi’nde var üyeler, mühim değil. Daha yeni Avusturya Bilimler Akademisi’ne seçtiler. Bu adam jeolojide herkesi durduran biri. İki, üç dilde yazar. Ne dediği belli değil; o konuşma anında, beceriksiz, mal buldum, diyen bir röportajcı alıyor onu, şişirip koyuyor. Ben onun iyi niyetli bir röportaj olduğuna da, kusura bakmasın inanmıyorum. Hiç benim derdim değil!”
İlber Hoca bazı şeyleri anlamamış. Hiç kimse Celal Hoca’nın jeoloji bilgisine, uzmanlığına bir şey söylemiyor. En azından ben kendi adıma bir şey söylemiyorum. Söyleyemem de. Haddim değil!
İşin ilginci röportaj sırasında orada olmadığı halde, sanki oradaymışcasına fikir bildirip, hüküm veriyor İlber Hoca!
Milliyet Gazetesi’ndeki yazısında şöyle yazıyor İlber Hoca: “Bence onun röportajda düzenlice işaret ettiği konular yanında araya sıkıştırdığı bazı şeyleri, röportajı yapanın beceriksizce yerleştirmesi bu gürültüye neden oldu.”
Yani benim röportaj ile oynadığımı söylüyor, İlber Hoca.
Bir de kötü niyetli olduğumdan söz ediyor.
Ama fena halde yanılıyor….
Celal Hoca ile röportajı yaptıktan sonra, röportaj deşifre edildi. Doğal olarak. Ve röportajın yayımlanacak olan hali (imla hataları düzeltilmeden) 20.11.2015 tarihinde; saat 10.43'te Celal Şengör Hoca'nın yayıncısı Emrah Akkurt’a, tarafımdan gönderildi. Emrah Akkurt da röportajı Celal Hoca’ya gönderdi.
Celal Hoca röportaj üzerinde gerekli gördüğü düzeltmeleri, ekleme ve çıkartmaları yaptıktan sonra, 20.11.2015 Cuma günü, saat 16.48'de tarafıma bir not ile birlikte, kendi düzelttiği metni yolladı.
O gece, yayıncısı tekrar telefon ederek, röportajda bulunan başka bir cümlenin çıkartılmasını rica etti. Hatta röportajın başlığı o cümle olacaktı. Fakat Celal Hoca çıkartılmasını isteyince, ben de gazeteyi aradım ve o cümle ve o cümle ile ilgili olan, diğer bazı cümleleri röportajdan çıkardık.
Yani bütün röportaj, Celal Hoca’nın bilgisine sunulmuş ve kendisinin onayından geçmiştir.
Şimdi bu durumda, hangi kötü niyetten söz ediyoruz?
Benim beceriksizce hangi cümleleri yerleştirmemden söz ediyoruz?
Eğer İlber Hoca’nın söylediği gibi o röportajı 'kötü niyet' ile yapsaydım, röportajı Celal Hoca’ya yollamazdım.
Eğer İlber Hoca’nın söylediği gibi 'kötü niyetli' olsaydım, Celal Hoca’nın rica ettiği cümleyi röportajdan çıkartmazdım. (Bu cümleyi yazmıyorum. Çünkü etik olmaz. Bana yakışmaz.)
Eğer İlber Hoca ve Twitter'dan yazan diğer arkadaşlar isterler ise elimde bütün mailleşmeler ve ses kaydının ham hali mevcut!
Saklıyorum…
Belli ki daha uzun zaman da saklamam gerekecek...
İşte bazen bir konu hakkında konuşurken 'bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olmamak' gerekiyor…
Suratını buruştura buruştura, her önüne gelene, her mevzuda 'cahil ve bilgisiz' dememek gerekiyor…