"ANKARA'DA POLİSTEN VE ASKERDEN ALDIĞI HER BİLGİYİ 'EMREDERSİNİZ' DİYEREK YAYINLAYAN GAZETECİLER VAR"

Polis Akademisi'nin iki öğretim görevlisi medyadaki "Yes Sir'ci(emredersinizci) gazetecileri" anlattı.

'Emredersiniz'ci gazeteciler...

Ankara merkezli gazetecilerde Genelkurmay'a akredite olmak, Emniyet'le iyi ilişkiler içinde bulunmak, Başbakan'a yakın olmak önemli bir unsur oluyor. Göreve geliş açısından da görevde kalmak açısından da."

Bu sözler; Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Doçent Önder Aytaç'a ait. 1997'den beri medyanın yayınladığı devlet ve güvenlik konulu haberler üzerine çalışmaları olan, Polis Akademisi'nde "polis-medya ilişkileri" derslerine giren Aytaç, sıra dışı uygulamalarıyla dikkan çeken bir öğretim üyesi.

Örneğin, çeşitli köşe yazarlarının Emniyet, asker ve devletle ilgili görüşlerini ödev konusu yaptırıyor. Akademi'nin son sınıfındaki bir öğrenci; komiser yardımcısı olabilmek için gerekli olan bitirme tezine, Ahmet Altan'ın devlete ilişkin görüşlerini konu olarak seçmiş. Tezin başlığı hayli ilgi çekici; "Apoletsiz yazar." Hatta bu tez; Polis dergisinde yayınlanınca; dergi kapatılmış; Aytaç ve tezin sahibi Komiser Yardımcısı Ahmet Özgür soruşturma geçirmişler. Bir başka öğrenci, Hıncal Uluç'un devlete bakışını tez konusu yapmış. Bu şekilde tez konusu yapılan yazarlar arasında; Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu, Emin Çölaşan, Gülay Göktürk var.

"YES, SIR" GAZETECİLİĞİ

Aytaç; ABD'deki Utah Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Merkezi öğretim üyesi Emre Uslu ile birlikte yepyeni bir tartışma daha başlattı. Yaklaşık 1,5 yıldır gazeteci İlnur Çevik'in sahibi olduğu ve İngilizce yayınlanan "New Anatolian" gazetesinde ortak imza ile yazıları yayınlanan ikili; Türk medyasının asker ve Emniyet haberlerini veriş biçimine ağır eleştiriler getirdiler. Gazetede 11 Ağustos 2006 günü yayınlanan yazının başlığı şöyle: "Askeri ve polisiye konularda Emredersiniz Efendim gazeteciliğinin normları."

Yazıdan çıkan sonuç şu: Amerika'nın Irak'ı işgali üzerine Amerikan Ordusu ile birlikte savaşı adım adım izleyen ve "embedded" (iliştirilmiş) olarak nitelendirilen gazeteciler bile; Türk medyasındaki "yes, sir"cü, yani "emredersiniz efendim"ci gazetecilerden çok daha iyi. Çünkü hiç olmazsa; iliştirilmiş gazetecilerin haberlerini okuyanlar; bu haberlerin kaynağı hakkında açık bilgi sahibiydi. Oysa; Türk medyasındaki "yes, sir"cü gazetecilerin haberlerinde; bu gazeteci ile haberin kaynağı arasında nasıl bir ilişki olduğu bile bilinmiyor. Çünkü burada haberin kaynağı kendisini gizliyor. Gazeteci sadece bu gizli kaynağın halkı yönlendirmesine aracılık yapan kişi pozisyonunda. Yazıya göre bunun en çarpıcı örneği; 28 şubat sürecinde yaşanan andıç olayı. O dönemde yakalanan PKK'lı Şemdin Sakık'ın ifadelerine çeşitli eklemeler yapılarak; gazeteciler Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar'ın PKK ile ilişki içinde oldukları imajı uyandırılmıştı.