Anayasa Mahkemesi'nden örnek 'gazetecilik' kararı

Anayasa Mahkemesi çok sayıda gazetecinin tutuklu olduğu bir dönemde örnek bir karar aldı.

Anayasa Mahkemesi (AYM), ‘Amirallere Suikast Davası’ sanıklarından Mehmet Orhan Yücel’in, hakkında çıkan haberleri kaldırmak için yaptığı başvuruda kararını verdi. Kararda, “Mahkeme, AYM veya derece mahkemeleri, gazetecilik mesleğinin nasıl yapılması gerektiğini ve gazetecilerin haber verme tekniğini belirleyemez” dendi.

Birgün’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre karara konu olan haberde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda çalışan bazı isimlerle emekli Deniz Kuvvetleri personelinin 2009’da bir araya gelerek Deniz Kuvvetleri eski komutanları Metin Ataç ile Eşref Uğur Yiğit’e suikast düzenlemeyi planladıkları, bunun için yapılacak operasyonların detay ve tarihlerini iletecek kişi olarak da Yücel’in isminin geçtiği iddiaları yer aldı.

‘Amirallere Suikast Davası’ sanıklarından Yücel, bir gazetede hakkında çıkan haberler nedeniyle ‘şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiği’ iddiasıyla dava açtı. Yücel’in davacı olduğu yerel mahkeme, haberlerden dolayı kişilik haklarının zedelendiği iddiasıyla Yücel’e 10 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmetti.

Ancak yerel mahkemenin verdiği karar, Yargıtay tarafından bozuldu. Yargıtay, kararını şöyle gerekçelendirdi: “Haberde yer alan bilgilerin Ergenekon iddianamesinde yer aldığı, yazının gerçek ve güncel bir konuya ilişkin olması nedeniyle yayımlanmasında kamu yararı bulunduğu ve kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek bir yoruma da yer verilmediği…”

Yargıtay’ın kararı üzerine Yücel, hakkında çıkan haberlerin kaldırılması için AYM’ye bireysel başvuruda bulundu. AYM, Yücel için verdiği kararda basın özgürlüğünü hatırlattı.

AYM kararında şöyle dendi:

“Anayasa Mahkemesi veya derece mahkemeleri, gazetecilik mesleğinin nasıl yapılması gerektiğini ve gazetecilerin haber verme tekniğini belirleyemezler. Zira bir düşüncenin en iyi hangi üslup ve biçimle aktarılacağına bizzat düşünceyi dile getirenler karar verebilir. Bu bağlamda Anayasa’nın 26’ncı Maddesi’nin sadece ifade edilen haber ve fikirlerin içeriğini değil aynı zamanda bunların nakledilme biçimlerini de koruduğu hatırda tutulmalıdır.

"Somut olayda derece mahkemeleri, davalının basın özgürlüğü ve bu bağlamda ifade özgürlüğü ile başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakları arasında bir dengeleme yapmıştır. Yargıtay bozma kararı ve bozmaya uyan ilk derece mahkemesi kararlarında, haberlerin genel çıkarı ilgilendiren bir tartışmaya katkı sunup sunmadığını dikkate almış; ayrıca haberin yapıldığı şartlar üzerine de eğilmiştir. Derece mahkemeleri davaya konu gazete haberinde geçen olayların gerçekliği meselesine eğilmiş ve haberde geçen olayların ‘görünür gerçekliğe uygun’ olduğuna karar vermiştir. Mahkeme ayrıca, başvuruya konu haberlerde geçen ifadeleri değerlendirmiş ve bu ifadelerin hukuka uygunluk sınırlan içinde kaldığına karar vermiştir.”