Anadolu Ajansı Kırım Tatar Türkleri'nin sesi olacak
Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Kırım Tatarlarının sürgününe ilişkin hazırladığı sözlü ve görsel materyallerden oluşan tarih çalışmasını Anadolu Ajansı'na devretti.
Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Şenol Kazancı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın (YTB) AA'ya devrettiği Kırım Tatar sürgününe ilişkin sözlü tarih çalışmasını koruyup yayarak, bu halkın ve dünyadaki bütün mazlumların sesini bir kez daha yükselteceklerini söyledi.
YTB'nin hazırladığı Kırım Tatarlarının sürgününe ilişkin sözlü ve görsel materyallerden oluşan tarih çalışması, Başkanlık binasında imzalanan protokolle Anadolu Ajansı'na devredildi.
Çekimleri iki yıl süren "1944 Kırım Tatar Sürgünü Sözlü Tarih Çalışması" adlı görüntülü çalışmanın AA'ya devrine ilişkin protokolü, AA Genel Müdürü Kazancı ile YTB Başkanı Kudret Bülbül imzaladı.
Kazancı, çalışmalara ilişkin tanıtım videosunun gösteriminin ardından yaptığı konuşmada, görüntülerden çok etkilendiğini belirtti. Hazırlanan materyallerin 1944 sürgününde büyük bir travma yaşayan Kırım Tatar Türklerinin geçmişlerini belgelerle hatırlayabilmeleri açısından büyük önem taşıdığını kaydeden Kazancı, çalışmaların geçmişle şimdiki zaman arasında güçlü bağlar kurduğunu vurguladı.
Kazancı, başta fikir babaları olmak üzere projeye emeği geçen herkesi tebrik ederek, YTB Başkanı Bülbül ile kurumun yöneticileri ve projeyi geliştirenlere teşekkür etti.
"Bu bayrak nöbeti, Ajans olarak bize geçmiş olsun. Biz bunu koruyalım ve yayalım inşallah. Kırım Tatar Türklerinin ve dünyadaki bütün mazlumların sesini bir kez daha yükseltmiş olalım" diyen Kazancı, çalışmada haber değeri de taşıyan pek çok unsur olduğunu belirtti.
Kazancı, çalışmaya İngilizce ve diğer dillerde altyazı eklenmesinin faydalı olacağını belirterek, Kırım Tatarlarının sürgününe ilişkin hazırlanan görüntülerin bütün dünyada ses getirebilecek nitelikte olduğunu sözlerine ekledi.
- Kırım'da yaşananlar kayıt altına alındı -
YTB Başkanı Bülbül de projeyle Kırım'da yaşananların kayıt altına alınarak birçok dile çevrilmesini ve dünyadaki araştırmacılara, film yapımcılarına ve diğer medya kuruluşlarına servis edilmesini amaçladıklarını anlattı.
"Anadolu Ajansı aracılığıyla bu çalışma henüz öngörülmeyen pek çok noktaya ulaştırılacak, ulusal ve uluslararası araştırmalarda değerlendirilecek" diyen Bülbül, çalışmanın bir neslin yaşadıklarını kayıt altına aldığını kaydetti.
Bülbül, Kırım'ın kültürel tarihine ilişkin yeni bir çalışma yürüttüklerinin altını çizerek, böylelikle tükenmekte olan eserleri kayıt altına almak istediklerini belirtti. Bülbül, "Bütün Kırım'ı tarayarak tarihi eserleri, han, hamam, kervansaray, medrese ve çeşmeleri kayıt altına aldık. Umarız bir gün Kırım tekrar normalleşir, oradaki hayat olağan akışına devam eder, o eserler gün yüzüne çıkarılır ve tekrar yeşertilir" dedi.
- Sürgünün 246 tanığıyla görüşüldü -
18 Mayıs 1944'te Sovyetler Birliği lideri Stalin'in kararıyla Kırım'da bir gecede evlerinden toplanarak farklı ülkelere sürgün edilen yüzbinlerce Tatar'dan bazı tanıklarla yapılan röportajlardan oluşan belgeselin çekimleri iki yıl sürdü.
YTB'nin 2013'te başlattığı projede, sürgün edilen ailelerin çocuklarının, 1990'ların başında ana yurtlarına dönüş için verdikleri mücadele de kayıt altına alındı.
Sürgünün 246 tanığıyla doğrudan mülakatlarla elde edilen görüntülerden oluşan çalışma sayesinde Kırım Tatarlarının milli davasının dünya kamuoyuna bizzat trajedinin mağdurları tarafından objektif biçimde anlatılması amaçlanıyor.
Çalışma, tarihçilerin ve diğer bilim adamlarının da istifade edebileceği bir içerik sunuyor.
- Yaklaşık 200 bin Tatar Türkü hayatını kaybetti -
1944'teki trajedi, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası ordularının Kırım’a girmesiyle başladı. Bu dönemde Kırım Tatarlarının bir kısmı Alman ordusuna esir düşerek orduya katılmak zorunda kaldı. Bir kısmı da Alman savaş sanayisinde işgücü olarak kullanılmak üzere zorla Almanya’ya götürüldü. Ancak Kırım‘da süren savaşlar sırasında Sovyet Kızıl Ordusu, Almanlara yardım ettiğini öne sürerek hain ilan ettiği Kırım Tatarlarına yönelik öldürme, tecavüz ve yağma hareketlerini başlattı.
Sovyetler Birliği lideri Stalin, 11 Mayıs 1944’te Kırım Tatarlarının son ferdine kadar Kırım’dan sürülmesi kararını verdi. Böylece Tatarlar için asıl büyük felaket başlamış, 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece Kırım’ın her yerinde aynı anda evler basılmıştı.
Hazırlanmaları için 15-20 dakika zaman verilen Kırım Tatarlarına, yalnızca ellerinde taşıyabilecekleri kadar eşya almalarına izin verildi. Böylece yüz binlerce Tatar'ın sürgünü başladı.
Hayvan vagonlarına yüklenen, Orta Asya, Urallar ve Sibirya’ya gönderilen Tatarlar, toplama kamplarında, ağır şartlar altında yaşamak zorunda kaldı.
Kırım Tatar toplumunun kaynaklarına göre, sürgün yolculuğu ve takip eden yıllardaki sefalet nedeniyle ölüm yolculuğuna çıkan yaklaşık 430 bin Tatarın yarıya yakını hayatını kaybetti.
Sürgün sonrasında Kırım’da Kırım Tatarlarından kalan tüm mallar yağmalandı, Kırım Türk-İslam geçmişine ait neredeyse tüm bina, abide ve eserler yerle bir edildi. Kırım’da Türkçe isim taşıyan yüzlerce şehir, kasaba ve köyün adları değiştirildi. Kırım Tatarlarından boşalan bölgelere ise 1944’ten itibaren Rus ve Ukraynalılar yerleştirildi.
YTB'nin hazırladığı Kırım Tatarlarının sürgününe ilişkin sözlü ve görsel materyallerden oluşan tarih çalışması, Başkanlık binasında imzalanan protokolle Anadolu Ajansı'na devredildi.
Çekimleri iki yıl süren "1944 Kırım Tatar Sürgünü Sözlü Tarih Çalışması" adlı görüntülü çalışmanın AA'ya devrine ilişkin protokolü, AA Genel Müdürü Kazancı ile YTB Başkanı Kudret Bülbül imzaladı.
Kazancı, çalışmalara ilişkin tanıtım videosunun gösteriminin ardından yaptığı konuşmada, görüntülerden çok etkilendiğini belirtti. Hazırlanan materyallerin 1944 sürgününde büyük bir travma yaşayan Kırım Tatar Türklerinin geçmişlerini belgelerle hatırlayabilmeleri açısından büyük önem taşıdığını kaydeden Kazancı, çalışmaların geçmişle şimdiki zaman arasında güçlü bağlar kurduğunu vurguladı.
Kazancı, başta fikir babaları olmak üzere projeye emeği geçen herkesi tebrik ederek, YTB Başkanı Bülbül ile kurumun yöneticileri ve projeyi geliştirenlere teşekkür etti.
"Bu bayrak nöbeti, Ajans olarak bize geçmiş olsun. Biz bunu koruyalım ve yayalım inşallah. Kırım Tatar Türklerinin ve dünyadaki bütün mazlumların sesini bir kez daha yükseltmiş olalım" diyen Kazancı, çalışmada haber değeri de taşıyan pek çok unsur olduğunu belirtti.
Kazancı, çalışmaya İngilizce ve diğer dillerde altyazı eklenmesinin faydalı olacağını belirterek, Kırım Tatarlarının sürgününe ilişkin hazırlanan görüntülerin bütün dünyada ses getirebilecek nitelikte olduğunu sözlerine ekledi.
- Kırım'da yaşananlar kayıt altına alındı -
YTB Başkanı Bülbül de projeyle Kırım'da yaşananların kayıt altına alınarak birçok dile çevrilmesini ve dünyadaki araştırmacılara, film yapımcılarına ve diğer medya kuruluşlarına servis edilmesini amaçladıklarını anlattı.
"Anadolu Ajansı aracılığıyla bu çalışma henüz öngörülmeyen pek çok noktaya ulaştırılacak, ulusal ve uluslararası araştırmalarda değerlendirilecek" diyen Bülbül, çalışmanın bir neslin yaşadıklarını kayıt altına aldığını kaydetti.
Bülbül, Kırım'ın kültürel tarihine ilişkin yeni bir çalışma yürüttüklerinin altını çizerek, böylelikle tükenmekte olan eserleri kayıt altına almak istediklerini belirtti. Bülbül, "Bütün Kırım'ı tarayarak tarihi eserleri, han, hamam, kervansaray, medrese ve çeşmeleri kayıt altına aldık. Umarız bir gün Kırım tekrar normalleşir, oradaki hayat olağan akışına devam eder, o eserler gün yüzüne çıkarılır ve tekrar yeşertilir" dedi.
- Sürgünün 246 tanığıyla görüşüldü -
18 Mayıs 1944'te Sovyetler Birliği lideri Stalin'in kararıyla Kırım'da bir gecede evlerinden toplanarak farklı ülkelere sürgün edilen yüzbinlerce Tatar'dan bazı tanıklarla yapılan röportajlardan oluşan belgeselin çekimleri iki yıl sürdü.
YTB'nin 2013'te başlattığı projede, sürgün edilen ailelerin çocuklarının, 1990'ların başında ana yurtlarına dönüş için verdikleri mücadele de kayıt altına alındı.
Sürgünün 246 tanığıyla doğrudan mülakatlarla elde edilen görüntülerden oluşan çalışma sayesinde Kırım Tatarlarının milli davasının dünya kamuoyuna bizzat trajedinin mağdurları tarafından objektif biçimde anlatılması amaçlanıyor.
Çalışma, tarihçilerin ve diğer bilim adamlarının da istifade edebileceği bir içerik sunuyor.
- Yaklaşık 200 bin Tatar Türkü hayatını kaybetti -
1944'teki trajedi, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası ordularının Kırım’a girmesiyle başladı. Bu dönemde Kırım Tatarlarının bir kısmı Alman ordusuna esir düşerek orduya katılmak zorunda kaldı. Bir kısmı da Alman savaş sanayisinde işgücü olarak kullanılmak üzere zorla Almanya’ya götürüldü. Ancak Kırım‘da süren savaşlar sırasında Sovyet Kızıl Ordusu, Almanlara yardım ettiğini öne sürerek hain ilan ettiği Kırım Tatarlarına yönelik öldürme, tecavüz ve yağma hareketlerini başlattı.
Sovyetler Birliği lideri Stalin, 11 Mayıs 1944’te Kırım Tatarlarının son ferdine kadar Kırım’dan sürülmesi kararını verdi. Böylece Tatarlar için asıl büyük felaket başlamış, 17 Mayıs’ı 18 Mayıs’a bağlayan gece Kırım’ın her yerinde aynı anda evler basılmıştı.
Hazırlanmaları için 15-20 dakika zaman verilen Kırım Tatarlarına, yalnızca ellerinde taşıyabilecekleri kadar eşya almalarına izin verildi. Böylece yüz binlerce Tatar'ın sürgünü başladı.
Hayvan vagonlarına yüklenen, Orta Asya, Urallar ve Sibirya’ya gönderilen Tatarlar, toplama kamplarında, ağır şartlar altında yaşamak zorunda kaldı.
Kırım Tatar toplumunun kaynaklarına göre, sürgün yolculuğu ve takip eden yıllardaki sefalet nedeniyle ölüm yolculuğuna çıkan yaklaşık 430 bin Tatarın yarıya yakını hayatını kaybetti.
Sürgün sonrasında Kırım’da Kırım Tatarlarından kalan tüm mallar yağmalandı, Kırım Türk-İslam geçmişine ait neredeyse tüm bina, abide ve eserler yerle bir edildi. Kırım’da Türkçe isim taşıyan yüzlerce şehir, kasaba ve köyün adları değiştirildi. Kırım Tatarlarından boşalan bölgelere ise 1944’ten itibaren Rus ve Ukraynalılar yerleştirildi.