AMERİKA'DAKİ BİR GAZETECİ İLE TÜRKİYE'DEKİ GAZETECİ ARASINDA HANGİ FARKLAR VAR?..

Taksim'deki yürüyüş için köprülerin kapatılmasını Uganda'daki bir ayaklanma nedeniyle New York hava sahasının kapatılmasıyla aynı mantığı taşıdığını söyleyen Serdar Turgut,New York'taki bir gazeteci ile Türkiye'deki bir gazeteciyi karşılaştırdı.

Eeeeee, yetti be!

Taksim'deki bir yürüyüş nedeniyle köprülerin kapatılması Uganda'da yaşanan bir ayaklanma nedeniyle New York hava sahasının kapatılması kadar mantıki geldiği için sabah vakti o önlemleri anlayamadım

Arada bir, bazı insanlar çıkar ortaya ve canınız burnunuzdan geldiği bir gün size Türk medyasının ne kadar kalitesiz olduğunu, Batı'daki meslektaşlarımızın ne kadar iyi olduklarını ve ne güzel konular bulup yazılar yazdıklarını filan anlatırlar.

Ben bu tür insanların direkt olarak boğularak gebertilmelerinden yanayım ama Rana buna izin vermiyor.

Benim her türlü fikre hoşgörülü olmamı istiyor o.

Halbuki ben her türlü fikre zaten hoşgörülüyüm.

Örneğin; o tür eleştirmenlerin direkt çıplak elle boğularak gebertilmelerini savunanların da, onları öldürmek için balta kullanılmasından yana olanların da görüşlerine eşit derecede saygılıyım.

Eğer bir seçim hakkım olursa; iki yöntem arasında ya şundadır ya bunda yöntemini kullanarak karar verebilirim. O kadar da demokratım yani...

Tabii amatör medya eleştirmenlerinin-ki bunların sayısı yaklaşık 70 milyon kadar-bizim ülkemizde haklı olduğu yönler de yok değil.

Neden böyle diye düşündüm biliyor musunuz; en iyi bildiğim New York'taki meslektaşlarımızla bizim aramızda bir karşılaştırma yaptım:

New York'taki medya mensubu arkadaşın sabah uyandığı zaman karşı karşıya bulunduğu ve karar vermesi gereken mesele şundan ibarettir:



Kafe latte mi içsem?..


Yoksa mocha daha mı iyi gider?

Biz ise şöyle tercihlerle karşı karşıya olabiliyoruz sabah vakti:


Acaba ülke ekonomisi mi çökecek?


Yoksa darbe mi olur? Hangi konuya yoğunlaşsam acaba?..

ABD'deki arkadaşın ise kahve tercihini yaptıktan sonra karşı karşıya kalabileceği tek felaket, köpeklerin sokakta dolaştırılırken hangi tür tasma takılması yolunda belediyenin aldığı son karardaki yanlışlıklardır.

Bunları da atlatan arkadaş, işe metroyla mı gitsem yoksa vaktinde gelen otobüsle mi kararını verir.

Bizim ise tek bir yolla gitmek imkanımız vardır. Onu da sabah vakti polis kapamıştır ve gidemezsiniz.

Dün sabah polis barikatlarını görünce ben, sıkıyönetim ilan edildi diye düşündüm.

Taksim'deki bir yürüyüş nedeniyle köprülerin kapatılması Uganda'da yaşanan bir ayaklanma nedeniyle New York hava sahasının kapatılması kadar mantıki geldiği için sabah vakti o önlemleri anlayamadım.

Bu arada birisinin ortaya çıkıp güvenlik güçlerimize önlem ile tedbir arasındaki nüansı anlatmaları gerekiyor.

Onları sadece tedbir almaya yönlendirmeleri iyi olur.

Çünkü bir gün önlem alacağız diye hepimizi katledecekler.

Neyse ABD'deki arkadaşa dönelim...

O işine vaktinde gittiğinde ikinci kahvesini içerken bir tanesinin manşetinde Nijerya'nın sosyal meselelerini işleyen gazeteyi (New York Times) diğerinde de tedavi etmekle görevlendirildiği mahkumlarla cinsel ilişkiye giren kadın psikiyatristin hikayesini (New York Post) okumak arasında tercih yapar.

Bizde ise ölmeden, tutuklanmadan işine varabilen gazetecinin ilk kahvesini içerken okumak için seçim yapmak zorunda kaldığı hikayeler şöyledir: Siyasi kriz (bütün gazeteler) ve ekonomik kriz (bütün gazeteler.)

Bu travmayı da atlattık diyelim. Biz günün geri kalan zamanını sabahtan bu yana yaşadıklarımızdan daha da büyük felaketlerin olmasını bekleyerek geç