ALTIN KESTANE'LER BU YIL İYİ PİŞMEMİŞ!

Online film kültürü dergisi Arka Pencere'nin düzenlediği ‘geleneksel' Altın Kestane Ödülleri bu yıl dördüncü kez dağıtıldı ama asıl “kötü”leri göremedik sanki&... Murat Tolga Şen sonuçları yorumluyor.

38 sinema yazarı ve kültür-sanat gazetecisinin oylarıyla belirlenen ödüller, toplam yedi kategoride sahiplerini buldu ve “Sinemamızda 2012’nin En Fenaları” belirlendi.

Öncelikle, bu türden bir yaklaşımı şiddetle destekliyorum çünkü adına “Türk Sineması” dediğimiz teknenin neresinden su kaçırdığını da bilmek gerek. En iyi olanların yanında kim kötü bir film yapmışsa onun da altını çizmeli, hevesini kaçırmalı… Bunu yaparken esprili bir tarz seçmekte maksadı aşmamak açısından önemli… Bir benzerini 2 yıl önce Öteki Sinema da “Ekşi Turşu” ödülleri dağıtarak yapmıştık. Adayları sinema yazarları belirlemiş, okuyucular/seyirciler oylamıştı ama oluşan kalem kavgası, cesaretimizi, hevesimizi kırmıştı. Devamını getirmedik.

Altın Kestane Ödülleri’nin kazananları genelde beklediğim filmler/isimler olur ama nedense 38 ‘özde’ sinema yazarının aldığı kararları bu yıl çok isabetli bulamadım. İlk itirazım listenin tamamen gişe filmlerinden oluşmasına… Mesela Adana Altın Koza’da gösterilen Yabancı bu listede mutlaka kendine yer bulurdu. Bunu “aşırı kötü” Türk filmlerini zaten görmemiş, bu yüzden de ıskalamış olmalarına bağlıyorum. Gelelim itirazlarıma,

En Fena Film: Süpertürk (Yönetmen Tamer Karadağlı)

En fena film dalında yarışacak o kadar kötü filmlerimiz vardı ki bu yıl. Seninki Kaç Para, Van Gölü Canavarı, Oğlum Bak Git… Açıkçası Süpertürk bu filmlerin yanında oldukça eli yüzü düzgün bir film olarak kalır.

En Fena Yönetmen: Sinan Çetin (Çanakkale Çocukları)

Sinan Çetin gerçekten kötü bir yönetmen, Ertem Eğilmez’le, Yavuz Turgul’un kafasına vura vura çektirdiği Çiçek Abbas dışında sevdiğim bir filmi bile yok ama yine de adam kötü de olsa “yönetmen”… Yani sinemayı biliyor, sadece ön çalışma yapma ve sebatkâr şekilde film çekme yeteneğinden yoksun. Bu yıl yönetmenlikle uzaktan yakından alakası olmayan isimlerin filmlerini izledik. Van Gölü Canavarı’nı çeken Mehmet Bükülmez daha iyi mi yani şimdi? Hiç sanmam…

En Fena Kadın Oyuncu: Rebekka Haas (Çanakkale Çocukları)

Burada jüriyle hemfikir olduğumuz söylenebilir ama Seninki Kaç Para’nın oyuncusu Fulden Akyürek bu ödüle daha layık bir isim bence… Hatırladıkça yaşam enerjim çekiliyor.

En Fena Erkek Oyuncu: Cemal Hünal (Kaos: Örümcek Ağı)

Cemal Hünal bu rolde gerçekten fenaydı ama Vatan Şaşmaz’ın hakkı olan bir ödül…

Alarm Zili Ödülü (Yavuz Bingöl)

Evet, bu dalda da ödül sahibini bulmuş denebilir.

Altın Çıngırak Ödülü (Zeki Demirkubuz)

En büyük itirazım bu ödüle… Arthouse sinema yapanların ille de çok efendi, sinema dışında hiçbir şey konuşmayan kişiler olması gibi bir önyargıyla hareket ediyoruz. Nuri Bilge Ceylan duruşu diye baya baya taklit edilen bir şey var. Hâlbuki ben sinemacının arızalısını severim. Godard düşkünü çok sinemasever vardır bu ülkede, iyi sinemacıdır ama ettiği bazı laflar yenilir yutulur gibi değildir! Zeki Demirkubuz’un festivallere ve jürilere saldırmasının öcü mü alınıyor. Sinemardin Film Festivali’nde birlikteydik. Ne üstüme saldırdı, ne de eleştirmenlerle ilgili olumsuz bir şey söyledi, ayrıca söylese ne olur! Altın kestane Ödülleri bu dalda Zeki Demirkubuz’un itibarsızlaştırılması olayına hizmet etmiş ve bence hiç doğru olmamış.

Jüri Özel Ödülü (Facebook) 19-25 Ekim 2012 tarihli 156. sayısının kapak görseli olarak Sylvia Kristel’in dünyaca ünlü pozunu kullanan Arka Pencere’yi sansürlediği için…

Facebook yediği haltla bu ödülü sonuna kadar hak ediyor.

Sonuç olarak, Altın Kestane Ödülleri bu yıl sektörün bütün üretimlerini pişirmemiş gibi geldi bana… Türk sinemasının dökülecek o kadar çöpü vardı ki, hiçbirini görememek şaşırttı. Gelecek yılın sonuçlarını merakla bekliyorum.

MURAT TOLGA ŞEN

/ twitter.com/murattolga