ALTANGİLLER'İN DERDİ, SANAL BİR DÜŞMAN YARATARAK,DÜŞLEDİKLERİ 'BIRAKINIZ YAPSINLAR, BIRAKINIZ GEÇSİNLER' CUMHURİYETİNİ İNŞA ETMEKTİR!

Haftasonu polemiği Birgün'den geldi.Birgün yazarı Enver Aysever, Altan Ailesi'ne şok suçlamalar yöneltti.

Birgün yazarı Enver Aysever, Altan Ailesi'ni Mustafa Kemal'i Türkiye'nin önündeki tek engel olarak ortaya koyarak, kirli bir savaş yürütmekle suçladı.Aysever bugünkü yazısında Altanlar’a karşı Atatürk’ü savunmanın bir görev haline geldiğini savundu. Yazısında Çetin Altan’ın bir dönem 27 Mayıs’ı "ihtilalci, halkçı, ve gerçekçi Atatürk dönemine dönme şansı" olarak nitelediğini ve övdügünü anımsatan Aysever, "peki bugün ne değişti" diye soruyor.

Enver Aysever’in yazısı şöyle:

ÇETİN ALTAN DİYOR Kİ;

“Ahmet, Mustafa Kemal’le uğraşma çarpılırsın!”

Fikir, yaratı, bilgi hırsızlığı yapmayı sevmem. Size az sonra ileteceğim alıntıyı ben bulmuş değilim. Ülkenin önde gelen tarihçilerinden biri yakalamış, ben de aktarıyorum. Fırıldak gibi dönmenin, kafa karışıklığının ve dahası düşünsel berraklıktan uzak olup, döneme göre kılık değiştirmenin bir belgesi sayabilirsiniz. Ya da ‘Allah akıl fikir versin’ deyip adı geçen şahsı ve benzerlerini ilahi adalete sevk etme olanağınız da var!
Çetin Altan, Menderes dönemini (1957) ülkenin ikinci cumhuriyete geçtiği süreç olarak yazar. Ekler, 27 Mayıs hareketiyle ihtilalci, halkçı, ve gerçekçi Atatürk dönemine dönme şansı doğmuştur, diye. Başka bir deyişle 27 Mayıs Askeri Darbesini bir anlamda devrim sürecine geri dönüş olarak algılar. Altan’a göre ülke birinci cumhuriyet sürecindeki çizgiden Menderes’le kopmuş, ihtilal gereken dengeyi sağlamıştır. Çetin Altan daha da ileri giderek şöyle yazar;
“Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü içten içe inkâra yeltenenler er geç mutlaka çarpıldılar. Bundan sonrakiler için de akıbet başka türlü olamaz.” (Bkz. Atatürk’ün Sosyal Görüşleri/Dönem Yayınları S:82)
Sanırım Çetin ağabey o günlerde Mustafa Kemal’in devrimci kimliğini önemsiyor, hatta gelişmiş dünyaya ülkeyi taşıyacak kişinin o olduğuna sıkça vurgu yapıyordu. Ne garip ki, yıllar geçti ve iki oğlu Mehmet ve Ahmet bırakın Mustafa Kemal’in devrimci olduğunu düşünmeyi/söylemeyi bu coğrafyanın önünde tek engel olarak onu gördüklerini dile getirmeye başladılar. Gazetelerinde, ekranda sövüp saymaya devam ediyorlar.
Mesele karmaşık değil. Eğer kişinin aydın namusu, bilimsel ahlakı varsa her kişi ve olayı tarihi bağlamında değerlendirmesi gerekir. Bugün ALTANGİLLER’in derdi, sanal bir düşman yaratarak, düşledikleri ‘bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler’ cumhuriyetini inşa etmektir.
Mustafa Kemal pozitivist/modernist biriydi. Aldığı eğitim buna uygundu. Eğitimine uygun bir millet, onu anlatan bir tarih kurmak istedi. Bunda şaşılacak bir şey yok. O günün Avrupa’sına şöyle bir bakarsanız faşizmin ayak seslerinin ne denli işitildiğini de görürsünüz. Eğer özgür bir toplum kuruyorsak gerçekleri dile getirmeli, vicdan terazisini doğru koymalıyız...
Kuşkusuz Kemalist söylemin, ilkelerin bugün bir karşılığı yoktur. Artık teknoloji gelişti, dünya küçüldü ve kapitalizm daha alçak ve sinsice hem sömürmeye, hem de emperyalist uygulamalarına devam ediyor. Tüm bu olup bitene ezberleri yineleyerek, geviş getirir gibi ilkel ideolojik bir tutumla direnme olanağı yok.
Mustafa Kemal tarihin kırılma noktasında önemli bir devrimciydi. Evet bir sosyalist devrimci değildi. Ama çöken, zalim bir imparatorluktan diri bir cumhuriyet yaratan adamdır o... Üstelik bugünün ucuz demokratlarının, dinci zavallıların ağızlarına alamayacakları kadar da önemli bir öncüdür.
Bu ülkede yaşayan herkes ortadaki puslu ortama bakıp terazisini doğru tartmalıdır. Çetin Altan’a her şeyi söyleyebilirsiniz, ama herhalde cahil diyemezsiniz. Peki ona Mustafa Kemal’e saldırmanın, er ya da geç çarpılmayla sonlanacağını yazdıran itki nedir hiç düşündünüz mü?
Ortada kirli bir savaş var. Darbelerde ezilmiş, kafası neo-liberal öğretiyle bulanmış özgürlükçü solcular(!); Mustafa Kemal’le tarihi hesaplaşma için fırsat kollayan dinciler ve Soros liberalleri kol kola girmiş intikam almak için cirit atmaktalar meydanda! Durum budur...
Hal böyle olunca haksızlığa uğrayanı, ezileni savunmak bize düşer.
Mustafa Kemal imgesine ve demokratik cumhuriyetin savunulmasına hiç bugünkü kadar gereksinim olmamıştı. Bulanık suda balık avlamak için fırsat kollayanlar varken karşısına dikilmek vicdan ödevidir.
Çetin Ağabey zaten erkenden uyarmış.
‘Ahmet, Mehmet dikkat çarpılırsınız ha!’