'Almanya'nın Türkiye'yi dinlediği haberini ABD sızdırdı'
Almanya'nın Türkiye'yi dinlediği iddiaları üzerine Dışişleri Bakanlığı yetkilisi konuştu
Hürriyet gazetesi yazarı Verda Özer’in görüştüğü Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, “Bu haberi Alman basınına ABD sızdırmış olabilir” dedi. Özer yazısında, ABD’nin böyle bir sızdırma yapmasının gerekçesi olarak, “Amerikan istihbaratının Almanya Başbakanı Merkel’i dinlediği ortaya çıkmıştı. Ve Merkel, ‘bir dost tarafından dinlenmek kabul edilemez’ diyerek çok sert tepki vermişti. İşte şimdi de ABD Almanya’nın kirli çamaşırlarını ortaya dökerek intikam alıyor” ifadelerini kullandı.
Verda Özer’in Hürriyet’te “Dinlemeyi ABD sızdırdı” başlığıyla yayımlanan (23 Ağustos 2014) yazısı şöyle:
‘Dinlemeyi ABD sızdırdı’
Malum, geçen hafta sonunda Alman Der Spiegel dergisi, Alman istihbaratının Türkiye’yi 2009’dan beri dinlediğini yazdı.
Hemen ertesi gün Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl, Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Ardından da Bakanlık yazılı bir açıklama yaptı. Haberden “iddia” diye bahsederek.
Pohl’ün ziyaretinin hemen ertesi günü, Bakanlık’a gidiyorum. Ve Dışişleri’nin üst düzey bir yetkilisinden, dinleme skandalının arkasındaki çarpıcı gerçekleri öğreniyorum.
ABD’nin intikamı
Öncelikle iddiayı doğruluyor. Öyleyse bunu neden bir Alman dergisi ortaya çıkardı?
Yetkili arka perdeyi ifşa ediyor: “Bu haberi Alman basınına ABD sızdırmış olabilir.” “Sızdırmış olabilir” fiili bu kadar üst düzey bir yetkilinin ağzından çıkınca, “sızdırdı” anlamına geldiği hepimizin malûmu.
Peki ABD bunu neden yaptı? Hatırlayacaksınız ekim ayında, Amerikan istihbaratının Almanya Başbakanı Merkel’i dinlediği ortaya çıkmıştı. Ve Merkel, “bir dost tarafından dinlenmek kabul edilemez” diyerek çok sert tepki vermişti.
İşte şimdi de ABD Almanya’nın kirli çamaşırlarını ortaya dökerek intikam alıyor. Keza aynı haberde, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve selefi Hillary Clinton’ın dinlendiği de yer alıyor.
Neden Türkiye?
Peki ama ABD Almanya’ya haddini bildirirken, neden Türkiye’yi kullandı?
Türkiye, elbette tesadüf değil. Olmadığını, sızdırmanın hemen ardından çıkan bir dizi haber de destekliyor: Önce hemen ertesi gün Alman medyası, Türkiye’nin kuzey Irak’taki Ezidilere yardım taşıyan Alman kargo uçaklarının İncirlik üssüne inmesine izin vermediğini yazdı. Dışişleri ise yalanladı. Yine aynı gün, Almanya’nın kuzey Irak’a silah göndermeye hazırlandığı basına yansıdı.
Ve yine aynı gün, dünyaca bilinen Alman vakfı Heinrich Böll’ün Beyrut ofisinin başkanı, Ankara PKK ile yakınlaşırsa ABD ve Avrupa Birliği’nin PKK’yı terör listesinden çıkarabileceğini söyledi.
Bunun Washington’da da gündemde olduğu aşikâr. Daha evvelki hafta Başkan Obama’ya yakınlığıyla bilinen düşünce kuruluşu Center for American Progress (CAP) bir rapor yayınladı. Ve ABD’nin PKK’yı terör örgütü listesinden çıkarmasını önerdi.
Batı’nın hesapları
Tüm bunlar aynı şeye işaret ediyor: Almanya başta olmak üzere Batı’nın, Türkiye’nin Kürtlere yönelik politikasından tatmin olmadığı. Nitekim dinlemenin Kürtlere yönelik olduğunu, Alman istihbaratının eski başkanı da doğruladı.
Bunun ise iki ayağı var. İçeride: Belli ki, yürüyen barış sürecinin Türkiye’nin PKK ile ilişkisini de dönüştürmesi bekleniyor. Ve masaya oturduğu örgütü, “terörist” kategorisinden çıkarması.
İkinci ayağı ise bölgesel. Almanya başta olmak üzere Avrupa, Kürtlerin bağımsızlığı konusunda Türkiye’den daha ileri bir noktada duruyor. Görüştüğüm yetkili de, Ankara’yı bu fikre ısındırmanın bir hedef olabileceğini söylüyor.
İşin bir boyutu daha var. Batı’da, Ankara’nın Sünni Müslümanlara karşı gösterdiği hassasiyeti Ezidilere karşı göstermediği kanısı hâkim. Görüştüğüm üst düzey yetkili, bunu yalanlıyor. Ezidilere yapılan yardıma dair verdiği bilgilerle. Ve bu iddiaların asıl, Ankara’nın Müslüman Kardeşler ve Hamas gibi Sünni gruplara desteğini hedeflediğini imâ ediyor.
Kimin işine geldi?
Belli ki Batı, Türkiye’nin Sünni Müslüman gruplarla arasına mesafe koymasını, buna mukabil bölge Kürtleriyle ki, buna kuzey Suriye Kürtleri de dâhil, daha yakınlaşmasını istiyor. Önü alınamayan İslam Devleti tehdidine karşı Kürtlerin gittikçe en güçlü müttefikleri hâline gelmesi bunda etkili.
Bir sızdırmayla ABD kaç kuş vurmuş oluyor, artık hesap edin. Almanya ise her ne kadar kurban gibi görünse de, aslında skandal işine gelmiş görünüyor. Zira bunu, Türkiye’ye rahatsızlıklarını göstermek için tepe tepe kullanıyor.
Verda Özer’in Hürriyet’te “Dinlemeyi ABD sızdırdı” başlığıyla yayımlanan (23 Ağustos 2014) yazısı şöyle:
‘Dinlemeyi ABD sızdırdı’
Malum, geçen hafta sonunda Alman Der Spiegel dergisi, Alman istihbaratının Türkiye’yi 2009’dan beri dinlediğini yazdı.
Hemen ertesi gün Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Eberhard Pohl, Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı. Ardından da Bakanlık yazılı bir açıklama yaptı. Haberden “iddia” diye bahsederek.
Pohl’ün ziyaretinin hemen ertesi günü, Bakanlık’a gidiyorum. Ve Dışişleri’nin üst düzey bir yetkilisinden, dinleme skandalının arkasındaki çarpıcı gerçekleri öğreniyorum.
ABD’nin intikamı
Öncelikle iddiayı doğruluyor. Öyleyse bunu neden bir Alman dergisi ortaya çıkardı?
Yetkili arka perdeyi ifşa ediyor: “Bu haberi Alman basınına ABD sızdırmış olabilir.” “Sızdırmış olabilir” fiili bu kadar üst düzey bir yetkilinin ağzından çıkınca, “sızdırdı” anlamına geldiği hepimizin malûmu.
Peki ABD bunu neden yaptı? Hatırlayacaksınız ekim ayında, Amerikan istihbaratının Almanya Başbakanı Merkel’i dinlediği ortaya çıkmıştı. Ve Merkel, “bir dost tarafından dinlenmek kabul edilemez” diyerek çok sert tepki vermişti.
İşte şimdi de ABD Almanya’nın kirli çamaşırlarını ortaya dökerek intikam alıyor. Keza aynı haberde, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve selefi Hillary Clinton’ın dinlendiği de yer alıyor.
Neden Türkiye?
Peki ama ABD Almanya’ya haddini bildirirken, neden Türkiye’yi kullandı?
Türkiye, elbette tesadüf değil. Olmadığını, sızdırmanın hemen ardından çıkan bir dizi haber de destekliyor: Önce hemen ertesi gün Alman medyası, Türkiye’nin kuzey Irak’taki Ezidilere yardım taşıyan Alman kargo uçaklarının İncirlik üssüne inmesine izin vermediğini yazdı. Dışişleri ise yalanladı. Yine aynı gün, Almanya’nın kuzey Irak’a silah göndermeye hazırlandığı basına yansıdı.
Ve yine aynı gün, dünyaca bilinen Alman vakfı Heinrich Böll’ün Beyrut ofisinin başkanı, Ankara PKK ile yakınlaşırsa ABD ve Avrupa Birliği’nin PKK’yı terör listesinden çıkarabileceğini söyledi.
Bunun Washington’da da gündemde olduğu aşikâr. Daha evvelki hafta Başkan Obama’ya yakınlığıyla bilinen düşünce kuruluşu Center for American Progress (CAP) bir rapor yayınladı. Ve ABD’nin PKK’yı terör örgütü listesinden çıkarmasını önerdi.
Batı’nın hesapları
Tüm bunlar aynı şeye işaret ediyor: Almanya başta olmak üzere Batı’nın, Türkiye’nin Kürtlere yönelik politikasından tatmin olmadığı. Nitekim dinlemenin Kürtlere yönelik olduğunu, Alman istihbaratının eski başkanı da doğruladı.
Bunun ise iki ayağı var. İçeride: Belli ki, yürüyen barış sürecinin Türkiye’nin PKK ile ilişkisini de dönüştürmesi bekleniyor. Ve masaya oturduğu örgütü, “terörist” kategorisinden çıkarması.
İkinci ayağı ise bölgesel. Almanya başta olmak üzere Avrupa, Kürtlerin bağımsızlığı konusunda Türkiye’den daha ileri bir noktada duruyor. Görüştüğüm yetkili de, Ankara’yı bu fikre ısındırmanın bir hedef olabileceğini söylüyor.
İşin bir boyutu daha var. Batı’da, Ankara’nın Sünni Müslümanlara karşı gösterdiği hassasiyeti Ezidilere karşı göstermediği kanısı hâkim. Görüştüğüm üst düzey yetkili, bunu yalanlıyor. Ezidilere yapılan yardıma dair verdiği bilgilerle. Ve bu iddiaların asıl, Ankara’nın Müslüman Kardeşler ve Hamas gibi Sünni gruplara desteğini hedeflediğini imâ ediyor.
Kimin işine geldi?
Belli ki Batı, Türkiye’nin Sünni Müslüman gruplarla arasına mesafe koymasını, buna mukabil bölge Kürtleriyle ki, buna kuzey Suriye Kürtleri de dâhil, daha yakınlaşmasını istiyor. Önü alınamayan İslam Devleti tehdidine karşı Kürtlerin gittikçe en güçlü müttefikleri hâline gelmesi bunda etkili.
Bir sızdırmayla ABD kaç kuş vurmuş oluyor, artık hesap edin. Almanya ise her ne kadar kurban gibi görünse de, aslında skandal işine gelmiş görünüyor. Zira bunu, Türkiye’ye rahatsızlıklarını göstermek için tepe tepe kullanıyor.