"ALLAH'IN KIZLARI"NA SORUŞTURMA!..NEDİM GÜRSEL'İN ROMANINDA DİNE HAKARET Mİ VAR?..
Fransız yayımcısıyla Anadolu gezisi sırasında ifade vermek için apar topar İstanbul´a getirilen yazar Nedim Gürsel´in "Allah´ın Kızları" romanı hakkında soruşturma başlatıldı.
"Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik" suçlamasıyla başlatılan soruşturmanın kendisini şaşırttığını ve üzdüğünü belirten Gürsel şunları söyledi: "Türkiye'nin demokratikleştiğini hep söylüyordum. Şimdi kafamda bir soru işareti uyandı. Çünkü din de eleştirilebilir. Böyle bir özgürlüğümüz var. Teokratik bir devlette yaşamıyoruz, laik bir cumhuriyette yaşıyoruz. Allah'ın Kızları'nın amacı dini eleştirmek değil."
Nedim Gürsel'le Mart ayında romanın yayınlanmasından önce konuştuğumuzda "Allah'ın Kızları" için "yazarlık serüvenimde bir dönemeç" demişti. 30 kitabı arasında en çok satış rakamına ulaşan eserinin "Allah'ın Kızları" olduğunu söyleyen Gürsel NTVMSNBC'ye yaptığı değerlendirmede, "Allah'ın Kızları bir romandır ve dini duyguları rencide etmek için kaleme alınmamıştır" dedi.
Yitirilmiş cenneti tekrar bulabilmek için
PEYGAMBERİN DÜŞMANLARI KAHRAMANLAR ARASINDA
Gürsel şöyle devam etti:
"Anadolu'da Fransız yayımcımla seyahatteydim. İfade vermek üzere Şanlıurfa'dan apar topar İstanbul'a geldim. Dün ifade verdim. Savcı ya takipsizlik kararı verecek ya da dava açacak. Allah'ın Kızları bir roman çok sesli bir roman. Değişik bakış açıları var İslam'a yönelik. Ve tabii peygamberin düşmanları da romanın kahramanları arasında. Onlardan peygamberi övmelerini bekleyemeyiz. Bu konudan üzüntü duydum ve şaşırdım. Türkiye'de bu konuda çok yol alındığını zannediyordum. `Uzun Sürmüş Bir Yaz' adlı kitabım 159. maddeden yargılanmıştı. `İlk Kadın' adlı romanım da 426. maddeden yargılanmıştı. Ama bütün bu davalardan aklandım. Aradan 28 yıl geçti. Kitaplarım çeşitli yabancı dillere çevrildi. Çeşitli vesilelerle Türkiye'de düşünce özgürlüğünün, yaratma özgürlüğünün sınırlarının genişlediğini, Türkiye'nin demokratikleştiğini hep söylüyordum. Şimdi kafamda bir soru işareti uyandı. Çünkü din de eleştirilebilir. Böyle bir özgürlüğümüz var. Teokratik bir devlette yaşamıyoruz, laik bir cumhuriyette yaşıyoruz. Ancak Allah'ın Kızları'nın amacı dini eleştirmek değildi."
DİNİ DUYGULARI RENCİDE ETMEK İÇİN KALEME ALINMADI
"Allah'ın Kızları bir romandır ve dini duyguları rencide etmek için kaleme alınmamıştır. İslam'ın doğuşunu anlatımın odak noktasına peygamberimizi yerleştiren, İslam'da inancı ve şiddeti sorgulayan bir romandır. Romanın yapısı da budur, okuyanlar da zaten fark edeceklerdir böyle bir yapıda alduğunu ve dini duyguları özellikle tahrik veya rencide etmek gibi bir amaç taşımadığını. Benim böyle bir amacım olamaz, ben bir yazarım. Değişik bakış açılarıyla ve bu romanı yazmak için de çok araştırmalar yaptım, ilk kaynaklara gittim. Abbasiler döneminde 9. yüzyılda Tabari ve İbn Hişam'ın ilk Muhammed biyografisinden yola çıkarak yazdım. Kulaktan dolma bilgilerle yazmadım."
İLAHİYAT PROFESÖRÜ BENİ SAVUNDU
Erzurum'a gittim. Atatürk Üniversitesi'nde çok yoğun bir ilgi vardı. Öğrencilerle kitabı tartıştık. Sonra bir kitapçıda imza günü düzenlendi. O imzaya türbanlı okurlar da geldiler. Okurlardan biri aslında bu romanda Peygamber açısından müthiş bir dezenformasyon olduğunu ve ona yönelik bir takım olumsuz ifadeler olduğunu söyledi. Ve orada bulunan bir bey kalktı, ben romanı savunmak durumundayken o romanı gaye
Nedim Gürsel'le Mart ayında romanın yayınlanmasından önce konuştuğumuzda "Allah'ın Kızları" için "yazarlık serüvenimde bir dönemeç" demişti. 30 kitabı arasında en çok satış rakamına ulaşan eserinin "Allah'ın Kızları" olduğunu söyleyen Gürsel NTVMSNBC'ye yaptığı değerlendirmede, "Allah'ın Kızları bir romandır ve dini duyguları rencide etmek için kaleme alınmamıştır" dedi.
Yitirilmiş cenneti tekrar bulabilmek için
PEYGAMBERİN DÜŞMANLARI KAHRAMANLAR ARASINDA
Gürsel şöyle devam etti:
"Anadolu'da Fransız yayımcımla seyahatteydim. İfade vermek üzere Şanlıurfa'dan apar topar İstanbul'a geldim. Dün ifade verdim. Savcı ya takipsizlik kararı verecek ya da dava açacak. Allah'ın Kızları bir roman çok sesli bir roman. Değişik bakış açıları var İslam'a yönelik. Ve tabii peygamberin düşmanları da romanın kahramanları arasında. Onlardan peygamberi övmelerini bekleyemeyiz. Bu konudan üzüntü duydum ve şaşırdım. Türkiye'de bu konuda çok yol alındığını zannediyordum. `Uzun Sürmüş Bir Yaz' adlı kitabım 159. maddeden yargılanmıştı. `İlk Kadın' adlı romanım da 426. maddeden yargılanmıştı. Ama bütün bu davalardan aklandım. Aradan 28 yıl geçti. Kitaplarım çeşitli yabancı dillere çevrildi. Çeşitli vesilelerle Türkiye'de düşünce özgürlüğünün, yaratma özgürlüğünün sınırlarının genişlediğini, Türkiye'nin demokratikleştiğini hep söylüyordum. Şimdi kafamda bir soru işareti uyandı. Çünkü din de eleştirilebilir. Böyle bir özgürlüğümüz var. Teokratik bir devlette yaşamıyoruz, laik bir cumhuriyette yaşıyoruz. Ancak Allah'ın Kızları'nın amacı dini eleştirmek değildi."
DİNİ DUYGULARI RENCİDE ETMEK İÇİN KALEME ALINMADI
"Allah'ın Kızları bir romandır ve dini duyguları rencide etmek için kaleme alınmamıştır. İslam'ın doğuşunu anlatımın odak noktasına peygamberimizi yerleştiren, İslam'da inancı ve şiddeti sorgulayan bir romandır. Romanın yapısı da budur, okuyanlar da zaten fark edeceklerdir böyle bir yapıda alduğunu ve dini duyguları özellikle tahrik veya rencide etmek gibi bir amaç taşımadığını. Benim böyle bir amacım olamaz, ben bir yazarım. Değişik bakış açılarıyla ve bu romanı yazmak için de çok araştırmalar yaptım, ilk kaynaklara gittim. Abbasiler döneminde 9. yüzyılda Tabari ve İbn Hişam'ın ilk Muhammed biyografisinden yola çıkarak yazdım. Kulaktan dolma bilgilerle yazmadım."
İLAHİYAT PROFESÖRÜ BENİ SAVUNDU
Erzurum'a gittim. Atatürk Üniversitesi'nde çok yoğun bir ilgi vardı. Öğrencilerle kitabı tartıştık. Sonra bir kitapçıda imza günü düzenlendi. O imzaya türbanlı okurlar da geldiler. Okurlardan biri aslında bu romanda Peygamber açısından müthiş bir dezenformasyon olduğunu ve ona yönelik bir takım olumsuz ifadeler olduğunu söyledi. Ve orada bulunan bir bey kalktı, ben romanı savunmak durumundayken o romanı gaye