'ALINMASIN DİYE MEHMET ALİ BİRAND'A ARTIK ŞAKA YAPMIYORUM!..' UĞUR DÜNDAR'DAN MEHMET ALİ BİRAND'A REYTİNGLİ GÖNDERME!..

Bazen haber çıkışlarında kapıda rastlıyorum Birand´a... Eskiden o anlarda çok takılırdım. Ama şimdi reytinglerde sürekli önde olduğumuz için, alınabilir düşüncesiyle pek şaka yapmıyorum.

Ana haber bülteni öncesinde buluştuk Uğur Dündar´la, fotoğraflar için de birlikte stüdyoya girdik. Herkes Uğur Dündar´a "Uğur Abi" diyor. O da herkese "Çocuklar"... Aile gibiydiler...


Bu ekiple rakiplerinin işi çok zor diye düşündüm. Röportaja gitmeden önce Reha Muhtar´la konuşmuştum. Bana "Annelik değiştirdi mi seni" diye sormuştu. "Değiştirmedi diyemem, annelik öncesi ve sonrası çok farklı" demiştim. "Peki kariyer?" dediğinde de, "Ela her şeyin önünde" cümlesi dökülmüştü taa içimden. Ve Uğur Dündar´a giderken bu aklıma takıldı. Uğur Dündar işinin duayenlerinden. Geç baba oldu. Bunu da bir röportajında çok güzel açıklamıştı: "Neye göre geç? Şimdi kendi mutluluğumdan çok, çocuklarımın sevinci ve mutluluğuyla mutlu oluyorum. Buldumcuk olunuyor mu dersiniz..."
Uğur Dündar´ı daha önce davetlerde görmüşlüğüm ve kısa sohbetlerimiz vardı. Doğrusu bu röportajda biraz tanıma fırsatım oldu, karşımda müşfik ve merhametli bir insan buldum. Kendi ifadesiyle, babalık onu da değiştirmiş.



Kaç başbakan eskittiniz? Çıkışları ve inişleri yakından izleyen bir gazeteci olarak, iktidarın gidişatını nasıl buluyorsunuz?
Mesleğe 70´li yılların başında başladığıma göre, demek ki o yıllardan bu yana tüm başbakanları bu kapsamda sayabiliriz. AKP´nin eline geçen tarihi bir fırsatı, kendisine oy yağdıran çevredeki mütedeyyin, muhafazakâr kesimi merkeze taşıma fırsatını kaçırdığını düşünüyorum... Eğer bu fırsat kaçırılmamış olsa şimdi krize rağmen Türkiye´yi kimse tutamazdı... Başbakan Erdoğan 22 Temmuz seçimlerini kazandığı gece yaptığı konuşmayla büyük umut vermişti. Ancak daha sonra inanılmaz bir kamplaşma ve kutuplaşmaya sürüklendi Türkiye... Bunun sorumlusu en başta tabii ki iktidardaki AKP ve onun Başbakanı´dır diye düşünmek gerekiyor.



Başbakan´la aranızda Aktütün haberlerinden sonra yaşanan sertleşme yalnızca o olayla mı bağlantılıydı, yoksa zaman içinde gerginleşen bir süreçte bardağı taşıran damla mı oldu?
Biz haber yaparken "Bunun ucu nereye varır?" diye düşünmeyiz. Bizim tek düşüncemiz, ilkeli, dürüst haber yapmak ve halkın güvenine layık olmaktır. Bu da ancak halkın gündemini yakalamak ve onun sorunlarını yansıtmakla mümkün olur... Eğer dengeleri düşünmeye başlarsanız, artık bu işi bırakmanızın zamanı gelmiş demektir. Aktütün çok masum bir haberdi. Özünde vatan ve çocuk sevgisi vardı.


Başbakan size inanmadı. Okulların tatil olduğuna ve iyi durumda olduğuna çok inandığını gösteren konuşmalar yaptı.
Eğer Başbakan Erdoğan birilerinin kendisine aktardığı gerçekdışı bilgilere inanıp bize kızmak yerine, Aktütün çocuklarını bizimle birlikte kucaklamış olsa, büyük sempati toplardı. Tam tersini yaptı.



Sayın Erdoğan benim nasıl bir gazeteci olduğumu gayet iyi bilir

Siz dürüstlük ve inandırıcılıkla anılan bir insansınız. Mesleğinizde öne çıkan özellikleriniz bunlar. Bu olaydan sonra Başbakan, sizin için "Sen nasıl gazetecisin?" dediğinde ne hissettiniz?
Güldüm... Çünkü Sayın Başbakan, benim nasıl bir gazeteci olduğumu çok iyi bilir!.. Bu nedenledir ki, CHP lideri Sayın Deniz Baykal ile ilk ve son kez karşı karşıya geldiği, benim yönetimimdeki açık oturuma gönül rahatlığıyla katılmıştır. Bu nedenledir ki, Başbakanlığı döneminde bana birçok kez röportaj vermiştir. Canlı yayınladığımız röportajlara başlamadan önce, hazırlıklar sırasında kendisine birçok kez "Sayın Başbakan, bu ülkede kızma ve sinirlenerek söylenme hakkına sahip olmayan bir kişi varsa o da sizsiniz!" dedim. Başbakan birisi bana haksızlık yaptı diye, bunu adeta mesleki kan davasına dönüştürmeyeceğimi de çok iyi bilir...


Başbakan gazetecilerle fikir ayrılıklarını kişisel alıyor. Bazı gazetecilere ambargo koyuyor. Başbakan´ın bu tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu Başbakan demiyor. Ç