Ali Koç'tan Diyanet İşleri Başkanı'na mektup! “Nasıl bu kadar sorumsuzca davranabilir”
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a mektup yazarak, kendisini Düzce'de bir camide hedef alan müftüye tepki gösterdi.
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, Düzce'de Akçakoca Müftüsü Şaban Soytekinoğlu'nun kendisini ve Selanik göçmenlerini hedef almasına ilişkin Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a mektup yazdı.
Sözcü'nün aktardığı habere göre, Cuma vaazında Soytekinoğlu, Selanik göçmenleri için “Yüzde 90’ı Sabetayist. Aslında Müslüman değil” deyip Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a da göndermede bulunmuştu.
Müftünün vaazında isim vermeden şu ifadeleri kullanmıştı: “Bunlar dünyanın neresinde olursa, şu an ses çıkarmadıklarına bakmayın, İstanbul'da gezi olaylarında otellerinde insanları barındıran kimdi? Gene Yahudiler idi. Şu an bir şirketin bir takımın başkanı. Bunlar gücü, kuvveti eline geçirdiği zaman size de aynısını yaparlar.”
Akçakoca Müftüsü Soytekinoğlu hakkında savcılık soruşturması başlatılıp, açığa alınmıştı.
"NASIL BU KADAR SORUMSUZCA DAVRANABİLİR"
Müftünün hedefindeki isim olan Ali Koç da, bu gelişmeler üzerine Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’a bir mektup yazdı.
Koç, mektubunda şu ifadelere yer verdi;
"Kutsal mekanımız olan camilere bu nefret söylemini taşımak, hem de tamamen yalan yanlış bilgilerle ve iftiralarla bunu yapmak, hem çok üzücü hem de ürkütücü. İnsanlığın barışını savunması gereken bu zor günlerde umut aşılaması ve birleştirmesi beklenen bir din görevlisi nasıl bu kadar sorumsuzca davranabilir? İnanın bir cevap bulamıyorum.
"KUL HAKKINA GİRMEDEN, YALAN SÖYLEMEDEN..."
Dünyanın çok uzun zamandır karşı karşıya olduğu bir diğer salgın da 'nefret söylemi' ve ne yazık ki bu salgınla mücadele edebileceğimiz bir aşı da yok. Ancak hep birlikte bu kişilere asla geçit vermeyerek nefret söyleminin olağanlaşmasına müsaade etmeyerek ve tolerans göstermeyerek anlamlı bir yol alabiliriz. Bu her şeyden önce çocuklarımıza karşı sorumluluğumuzdur diye düşünüyorum.
Kul hakkına girmeden, yalan söylemeden, iftiradan sakınarak yaşama sorumluluğuna sahip bir ailenin temsilcisi olarak derinden hissettiğim gönül kırgınlığımı sizinle paylaşmak istedim."