Ali Bulaç AK Parti'yi topa tuttu! Çıkış yolu bu değildi!
Zaman Gazetesi yazarı Ali bulaç bugünkü yazısında AK Parti'nin kuruluş felsefesinden başlayarak gelmiş olduğu noktayı köşesine taşıdı...
İşte Ali Bulaç'ın "Çıkış yolu bu değildi!" başlıklı o yazısı:
Hem kuruluş felsefesi, hem politikalar itibarıyla AK Parti ne İslamiyet’i referans aldı ne İslamcı kimliği benimsedi. Dolayısıyla politikalarından ne İslam ne İslamcılık sorumludur.
Ancak “iki tür İslamcı” tipolojisinin sorumlu olmadığı söylenemez: Biri yıllarca “İslamcı” geçinip iktidar hırsıyla yanıp tutuşanların fırsatını yakaladıkları anda hemen iktidar trenine atlayanlar; diğeri güçleninceye kadar “laik düzenin verili mevzuatının takip edilebileceği”ne hükmedenler. Kuşkusuz ilk gruptakiler muhteris bezirgânlar, ikinci gruptakiler “içtihatlarında isabet etmeyen iyi niyetli” kimselerdir.
AK Parti’li Türkiye’nin bu noktaya gelişinin sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:
1) 2002’de iktidar olurken başta Amerika ve İsrail ile yerine getirilmesi zor taahhütlere girdiler, 2011 yılında -Suriye’den başlamak üzere- Ortadoğu’da kimseyi tanımayacaklarını, Kürt meselesinde kendilerine çizilen sınırın dışına çıkacaklarını belli ettiler. Sistem onlara “dur” levhasını gösterdi. Hataları işin başında taahhüde girişmeleriydi; bölge ülkeleriyle -liderlik ve bölgenin Osmanlı tipi temellükünü öne sürmeden- bu onurlu işi yapabilirlerdi, ideolojileri buna elvermedi.
2) Yine 2011 seçimlerinden hemen sonra iç toplumsal, fikrî ve politik güçlerle yaptıkları anlaşmayı bozdular, AK Parti’nin bir koalisyon değil kendi tabanlarından ibaret olduğunu, AK Parti’yi bu tabanın her seçimde oyunu artırarak iktidar yaptığını zannettiler. Demokratlarla, liberallerin önemli bir bölümüyle yollarını ayırdılar.
3) AK Parti’ye destek veren grupların tamamının arzusu “yeni sivil anayasa” idi, 12 Eylül 2010 referandumu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçimi ve 2011 seçimleri bunun göstergesiydi. AK Parti kurmayları “Aslında bu anayasa da fena değil, herkes tepe tepe kullandı, biz de kullanalım” deyip anayasayı askıya aldılar. Bu konuda diğer üç partinin günahı tabii ki görmezlikten gelinemez, ama bu AK Parti için “Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz” kabilinden nimet oldu. Anayasa olmayınca Kürt sorunu çözülmedi, araçsallaştırıldı, Aleviler ilk noktada çırpınmaya devam ediyorlar, gayrimüslimler bildiğiniz gibi!
Yazının tamamını okumak için tıklayınız
Hem kuruluş felsefesi, hem politikalar itibarıyla AK Parti ne İslamiyet’i referans aldı ne İslamcı kimliği benimsedi. Dolayısıyla politikalarından ne İslam ne İslamcılık sorumludur.
Ancak “iki tür İslamcı” tipolojisinin sorumlu olmadığı söylenemez: Biri yıllarca “İslamcı” geçinip iktidar hırsıyla yanıp tutuşanların fırsatını yakaladıkları anda hemen iktidar trenine atlayanlar; diğeri güçleninceye kadar “laik düzenin verili mevzuatının takip edilebileceği”ne hükmedenler. Kuşkusuz ilk gruptakiler muhteris bezirgânlar, ikinci gruptakiler “içtihatlarında isabet etmeyen iyi niyetli” kimselerdir.
AK Parti’li Türkiye’nin bu noktaya gelişinin sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:
1) 2002’de iktidar olurken başta Amerika ve İsrail ile yerine getirilmesi zor taahhütlere girdiler, 2011 yılında -Suriye’den başlamak üzere- Ortadoğu’da kimseyi tanımayacaklarını, Kürt meselesinde kendilerine çizilen sınırın dışına çıkacaklarını belli ettiler. Sistem onlara “dur” levhasını gösterdi. Hataları işin başında taahhüde girişmeleriydi; bölge ülkeleriyle -liderlik ve bölgenin Osmanlı tipi temellükünü öne sürmeden- bu onurlu işi yapabilirlerdi, ideolojileri buna elvermedi.
2) Yine 2011 seçimlerinden hemen sonra iç toplumsal, fikrî ve politik güçlerle yaptıkları anlaşmayı bozdular, AK Parti’nin bir koalisyon değil kendi tabanlarından ibaret olduğunu, AK Parti’yi bu tabanın her seçimde oyunu artırarak iktidar yaptığını zannettiler. Demokratlarla, liberallerin önemli bir bölümüyle yollarını ayırdılar.
3) AK Parti’ye destek veren grupların tamamının arzusu “yeni sivil anayasa” idi, 12 Eylül 2010 referandumu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün seçimi ve 2011 seçimleri bunun göstergesiydi. AK Parti kurmayları “Aslında bu anayasa da fena değil, herkes tepe tepe kullandı, biz de kullanalım” deyip anayasayı askıya aldılar. Bu konuda diğer üç partinin günahı tabii ki görmezlikten gelinemez, ama bu AK Parti için “Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz” kabilinden nimet oldu. Anayasa olmayınca Kürt sorunu çözülmedi, araçsallaştırıldı, Aleviler ilk noktada çırpınmaya devam ediyorlar, gayrimüslimler bildiğiniz gibi!
Yazının tamamını okumak için tıklayınız