Ali Babacan’dan ‘ortak adaylık’ açıklaması: "İki konuda karar aldık"

Katıldığı yayında Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan "Ortak aday belirtilmeden önce iki konuda çalışmanın tamamlanması gerektiği görüşlerimi paylaştım. 2 Ekim’de yaptığımız son Altılı Masa toplantısında da bu konularda kararlar aldık" dedi.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Cüneyt Özdemir'in YouTube kanalına konuk oldu.

“BİZİM BARAJ DERDİMİZ YOK”

Babacan, Özdemir'le yaptığı söyleşide şu açıklamalarda bulundu:

“Bizim baraj diye bir derdimiz yok. Yozgat'ın merkez nüfusu 100 bin. Merkezinde 10 bin kişilik bir meydan var. Orada miting yaptık. Miting alanımız dolduğu gibi, çevresinde de miting alanına girmeden izleyen büyük bir kalabalık oluştu. Aynı şeyi Trabzon'da yaptık, aynı kalabalık, bambaşka bir coğrafya bakın.

Siirt'te miting yaptık, aynı kalabalık. Hatta Siirt'te Sayın Erdoğan'ın bizden önce miting yaptığı alan 1.900 metrekare, bizim alanımız şehir meydanı, 5 bin metrekare. Hiçbir anket bunları göstermiyor. Anketlere bakınca DEVA Partisi Yozgat'ta kesinlikle miting yapamaz, insanları toplayamaz dersiniz ama oluyor, geliyor insanlar. Ama miting çıkışında anket yapsanız, telefonla arasanız çoğu çekinebilir insanların.

“PARTİ ÜYELERİMİZİN YÜZDE 30’U DAHA ÖNCE AKP’YE OY VERMİŞ”

Bugün bizim Yozgat mitingimiz ne kadar kalabalıksa Siirt mitingimiz de o kadar kalabalık, Trabzon mitingimiz de o kadar kalabalık. Biz kendimize ‘ana akım partiyiz' diyoruz. 180 bin üyemizin sadece %30'u daha önce AK Parti'ye oy vermiş. Geriye kalanın %20'si CHP'ye oy vermiş, %10'u HDP'ye oy vermiş, %10'u İyi Parti'ye oy vermiş, %5'i MHP'ye oy vermiş daha önce.

Biz insanların daha önceki siyasi tercihlerine bakmıyoruz, kimliklerine bakmıyoruz. Kürt müsün, Türk müsün? Alevi misin, Sünni misin? İnanıyor musun, inanmıyor musun önemli değil. Biz, ‘Yarının Türkiyesi'nde buluşalım' diyoruz.

“ALTILI MASA TOPLANTILARININ TEMPOSU ARTACAK”

Altılı Masa’nın birinci turu tamamlandıktan sonra ben bir liderler turu yaptım. Her genel başkanla en az üç saat olmak üzere baş başa görüşmeler yaptık. İkinci görüşme turumuzda temponun biraz daha artması ve içeriğin zenginleşmesi gerektiği, hatta ortak aday belirtilmeden önce iki konuda çalışmanın tamamlanması gerektiği görüşlerimi paylaştım genel başkanlarla.

2 Ekim'de yaptığımız son Altılı Masa toplantısında da bu konularda kararlar aldık. Bir, seçimlerden sonra parlamenter sisteme geçilene kadar ülke nasıl yönetilecek, bunu beraberce çalışıp topluma açıklayalım kararı aldık. İki, seçimlerden sonra kurulacak hükûmet ve cumhurbaşkanı hangi politika alanında ne yapacak, bunların mutlaka beraber çalışılması gerekiyor diye karar verdik. Ekiplerimizi oluşturduk, hummalı bir çalışma var.

Seçilen cumhurbaşkanı tüm yetkiyi anayasa gereği alacak ama biz istiyoruz ki o süreçte ülkeyi parlamenter sisteme uygun yönetsin. Karar verilmesi gereken 32 husus var. Bunlar, geçiş döneminde ülkenin nasıl yönetileceğiyle ilgili hususlar. Geçiş süreci ne kadar sürsün? Cumhurbaşkanı'nın atama görevlerinin sınırları neler olsun? Altı parti mecliste beraber nasıl çalışacak, yasa tasarıları birlikte nasıl hazırlanacak? Bunların belirlenmesi lazım…

Eğer iyi hazırlanırsak, toplumun karşısına güven veren bir programla çıkarsak o zaman biz 360 milletvekilini çok rahat kazanırız. O güveni verebilmek lazım. Geçiş süreci önemli ama bir o kadar da seçimden sonra yapılacaklar önemli.

“BÜYÜK FON YÖNETİCİLERİ, DÜNYA BANKALARI BİZİ ZİYARETE GELİYOR”

İki hafta önce dünyanın en büyük fonu geldi bizi ziyarete. Türkiye'nin ekonomik büyüklüğünün tamamı 800 milyar dolar. Bu fon tek başına 9,5 trilyon dolar yönetiyor. Büyük fon yöneticileri, finans kuruluşları bize hep gelir. Ankara'ya geldiğinde Merkez Bankası, Hazine ve DEVA Partisi onların klasik turu. Geçen dünyanın en büyük üçüncü bankası geldi. Son turlarda artık bize hükûmetin ne yapacağını sormuyorlar. ‘Siz ne yapacaksınız' diye soruyorlar.

Hatta bir fonun yönetimi, ‘Bizim Türkiye ekranımız kapalıydı, sizin çalışmalarınızı takip ediyoruz, tekrar Türkiye ekranını açsak mı diye görüşmeye geldik' dedi. ‘Eğer siz geliyorsanız, bu kadar akıllı politikalar Türkiye'de uygulanacaksa, biz seçimi beklemeden bugünden yatırım yapalım' dediler. Eğer ülke temerrüt çukuruna düşmezse ve seçime kadar böyle gidersek, bizim geleceğimiz belli olduğu günden itibaren hemen yatırım gelmeye başlar ülkeye.

“KURULACAK HÜKÜMETTE YÖNETİMİN TÜMÜNE TALİBİZ”

Biz seçimlerden sonra kurulacak hükümette yönetimin tümüne talibiz. Hukuk ve adalette, dış politikada, sağlıkta eğitimde nasıl bir politika izleneceğini bilmeden, işin içinde olmayız. Türkiye'nin ekonomisi tek kişiyle değil, kadrolarla çözülür. Ülke yönetiminin tümüyle ilgili politika seti ortaya çıkmadan biz içinde olmayız. Başka partiler de çalışmalarını koysunlar masaya. 2 Ekim'de yaptığımız son toplantıda tüm partiler politika setlerini masaya koymayı kabul etti. Herkes masaya koysun, arada farklılıklar var mı onlara bakalım, nihayetinde mutabık kalırız.

Bir yandan altı partinin ortak adayı olacak derken, bir yandan da diğer partilerle bunu konuşmadan ben adayım demek doğru olmaz. Cumhurbaşkanı adayının elinde seçim beyannamesi olmadan aday isimlerinin konuşuluyor olması son derece yanlış. Yarınlarla ilgili üzerinde mutabakata varılmış bir adayın elinde politika seti olmadan aday ismini konuşmak yanlış. Bir seçimi kazanmak var, bir de ülkeyi kazanmak var. Biz hem seçimi hem ülkeyi kazanmak için çalışıyoruz.

“ENFLASYON PATLADI”

Enflasyonu düşürmenin en önemli yolu, Merkez Bankası'nın bağımsızlığı. Merkez Bankası Türkiye'de bağımsız değilken, hükümetin talimatıyla iş yaparken 1970'lerde, 1980'lerde, 1990'larda tek haneli enflasyon görülmedi. Ne zaman ki Merkez Bankası bağımsız çalıştı, enflasyon iki yılda tek haneye düştü.

2004 sonunda 34 yıllık yüksek enflasyon tek haneye düştü ve biz paradan altı sıfırı attık. Son iki yıldır Merkez Bankası yine bağımlı hale geldi. ‘Laf dinlemiyor, o yüzden attım onu görevden' dedi ya Sayın Erdoğan. Laf dinleyen Merkez Bankası Başkanı'nı getirdi, Merkez Bankası'nı tam bağımlı kurum yaptı. Talimatla, yanlış talimatlarla yönetmeye başladı. Enflasyon tekrar patladı.”

İlk günden itibaren hemen bazı temel ürünlerde başta gıda olmak üzere maliyet kaynaklı enflasyonu düşürmemiz gerekiyor. Tarım Eylem Planı'mızda 56 madde var. Bunlar içinde tarımda maliyeti düşürecek tedbirler var. Gübrenin yarısını devlet olarak biz karşılayacağız. Hayvancılıkla uğraşanlar için yem maliyetinin yarısını devlet olarak biz karşılayacağız. İnanın büyük paralar değil.

Gelecek senenin bütçesinde tarıma ayırdıkları bütçe 54 milyar. Faize 567 milyar ayırdılar, 567 milyar ile bugün yaklaşık 957 konut üretebiliyorsunuz. Biz ne yapacağız? Tarımda mazottan ÖTV almayacağız, tarımsal sulamada kullanılan elektriği düşük fiyattan vereceğiz. Gıda fiyatlarındaki düşüşü dışarıdan ithalatla sağlayamazsınız.

“CUMHURİYET TARİHİNDE YAPILMIŞ EN BÜYÜK HATADIR İMAR AFFI”

Biz toplu affa kesinlikle karşıyız. Mesela imar affı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yapılmış en büyük hatadır. Bir önceki seçimden önce yaptılar apar topar. Ne var ne yoksa silmece hepsine ‘Parayı ver, affettim' anlamına gelecek bir yasal düzenleme yaptılar. Bu af bir kere yapıldıktan sonra bunun izi 20 seneden 30 seneden önce silinmiyor. İmar affından sonra bütün Türkiye'de imar dışı yapılaşmayla ilgili büyük bir teşvik oluşmuş ortada. Dolayısıyla biz bu toplu afların tamamına karşıyız.

Sağlık Eylem Planı'nı hazırlarken Türk Tabipleri Birliği ile sağ olsunlar çok yakın çalıştık. Bizim lansmanımıza geldiler. Sağlık Eylem Planı'nda Türk Tabipler Birliği'nin emeği var, katkısı var. Bütün meslek sağlık örgütlerinin katkısı var. Sayfalar dolusu, sağlık sistemini nasıl düzelteceğimizi yazıyoruz. Yani bunların hiçbirisi kapalı parti çalışması değil, geniş Türkiye çalışması.”