ALİ ATIF BİR, MEHMET AĞAR'A DANIŞMAN OLDU MU?
Ali Atıf Bir, ilk olarak geçen hafta Akşam Gazetesi'nde yer alan Mehmet Ağar'a danışman olduğu yönündeki iddialara köşesinden yanıt verdi: Sadece DYP mi? Bu bana hakaret.
Sadece DYP mi? Bu bana hakaret
Bravo! Bu sefer de DYP´li oldum, DYP´nin siyasi danışmanı oldum, hatta bir ajans gibi çalışıp reklam konseptleri yazıp DYP´yi iktidara hazırladım.
Hani neredeyse diyecekler ki DYP´nin MKYK´sına girdi, başbakan yardımcılığına aday.
Mehmet Ağar iyi dostummuş, hatta nikahımda da şahidim. Bu yüzden yemiyor içmiyor bütün bilgi birikimimi DYP için kullanıyormuşum.
Doğru Mehmet Ağar´la ve sevgili eşiyle ailecek görüşürüz. Nikahımda da şahitti. "Bazen hocam durumu bir yorumla bakalım" diyor. Ben de yorumluyorum. "Bazen şu soru formu doğru mu baksın" diye haber gönderiyor. Ben de gidiyorum, bakıyorum, eleştiriyorum.
Sadece Ağar mı?
Yılmaz Büyükerşen´le de aram iyi. Yetişmemde pay sahibidir. Bilgime çok güvenir. Son iki iletişim kampanyasında gerek duydukça bilgime başvurdu. Hálá gerek duydukça arar, görüşümü sorar.
Eğer söylediklerimi yapıyorsa bilin ki danışmanı benim.
Ama benim Mustafa Sarıgül´le de aram çok iyi. Ağar şahitken nikahımı da o kıymıştı. Geçen hafta Papermoon´da buluşup birlikte ince bir siyasi tahlil yaptık. Yapması gerekenleri ve yapmaması gerekenleri kendi uzmanlık penceremden özetledim.
Eğer dediklerimi uygularsa bilin ki danışmanı benim...
İki-üç ay önceydi galiba. AKP´nin reklamcısı, yıllardır tanıdığım Erol Olçak aradı. "Hocam, AKP´nin iletişimini analiz edeceğiz toplantıya katılır mısın?" dedi. Katılmayı çok istedim ama katılamadım. Eğer katılsaydım yine kendi uzmanlık penceremden AKP´nin iletişim stratejilerini yorumlayacaktım. Gördüğünüz gibi katılmayarak da AKP´ye danışmanlık fırsatını kaçırdım.
Sanırım üç ay önceydi. Erkan Mumcu aradı. Buluşup kahvaltı ettik. Sonra bana bir sürü araştırma verdi. Hepsini okudum. Daha sonra yeniden buluştuk, yine uzman penceremden ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini özetledim. Şu sıralar bakıyorum, uyarılarıma dikkat ediyor.
Eğer uygulamaya devam ederse bilin ki danışmanı benim...
İki hafta önce Cüneyd Zapsu´nun danışmanı aradı. "Hocam, Cüneyd Zapsu´ya bir iletişim planı yapıyorum acaba hangi mecraları önerirsiniz?" dedi. Dilim döndüğünce ne yapmaları gerektiğini anlattım. Sonra baktım dediklerimi uyguluyor.
Eğer soran olursa bilin ki danışmanı benim...
Gülben Ergen bir süredir, mesaj atıyor, e-posta gönderiyor. Hatta "Hocam başıma şu geldi ne yapayım" diye soruyor. Ben de ona "Bak evladım..." diye başayan yanıtlar veriyorum. Eğer dediklerimi yapıyorsa bilin ki danışmanı benim.
Bu örnekleri; abartmıyorum, yüzlercesiyle çoğaltabilirim. Hani bir aile toplantısında Osman Müftüoğlu´nu gördünüz. Hemen "Ya ne yesem yarıyor" diye başlarsınız ya, o da bilgi saklamadan yanıt verir ya aynen o durumdayım.
İsterseniz mütevazı olmayayım. İşimin profesörü olacak kadar uzmanlığım var. İletişim yönetimi işini iyi biliyorum. Her soru sorana da bilgi kıskançlığı yapmadan yanıt veriyorum. Soru soran bazen bir dost, bir okur, bir şirket, bir kurum olabiliyor.
Onlara yanıt vermek de Türkiye´de iletişimin, reklam yatırımlarının geleceği açısından bence ibadet! Partim mi? Benim partim martim yok... Evrensel değerler partisindenim.
Eğer tüm bu işleri bir şirket kurup profesyonelce yapsaydım şimdi iki uçağım, bir helikopterim, Amerika´da bir yazlık, bir kışlık evim olurdu. Benim derdim bunlar değil. Ben son nefesime kadar hoca olarak kalıp bilgi sunmaya devam edeceğim.
Bravo! Bu sefer de DYP´li oldum, DYP´nin siyasi danışmanı oldum, hatta bir ajans gibi çalışıp reklam konseptleri yazıp DYP´yi iktidara hazırladım.
Hani neredeyse diyecekler ki DYP´nin MKYK´sına girdi, başbakan yardımcılığına aday.
Mehmet Ağar iyi dostummuş, hatta nikahımda da şahidim. Bu yüzden yemiyor içmiyor bütün bilgi birikimimi DYP için kullanıyormuşum.
Doğru Mehmet Ağar´la ve sevgili eşiyle ailecek görüşürüz. Nikahımda da şahitti. "Bazen hocam durumu bir yorumla bakalım" diyor. Ben de yorumluyorum. "Bazen şu soru formu doğru mu baksın" diye haber gönderiyor. Ben de gidiyorum, bakıyorum, eleştiriyorum.
Sadece Ağar mı?
Yılmaz Büyükerşen´le de aram iyi. Yetişmemde pay sahibidir. Bilgime çok güvenir. Son iki iletişim kampanyasında gerek duydukça bilgime başvurdu. Hálá gerek duydukça arar, görüşümü sorar.
Eğer söylediklerimi yapıyorsa bilin ki danışmanı benim.
Ama benim Mustafa Sarıgül´le de aram çok iyi. Ağar şahitken nikahımı da o kıymıştı. Geçen hafta Papermoon´da buluşup birlikte ince bir siyasi tahlil yaptık. Yapması gerekenleri ve yapmaması gerekenleri kendi uzmanlık penceremden özetledim.
Eğer dediklerimi uygularsa bilin ki danışmanı benim...
İki-üç ay önceydi galiba. AKP´nin reklamcısı, yıllardır tanıdığım Erol Olçak aradı. "Hocam, AKP´nin iletişimini analiz edeceğiz toplantıya katılır mısın?" dedi. Katılmayı çok istedim ama katılamadım. Eğer katılsaydım yine kendi uzmanlık penceremden AKP´nin iletişim stratejilerini yorumlayacaktım. Gördüğünüz gibi katılmayarak da AKP´ye danışmanlık fırsatını kaçırdım.
Sanırım üç ay önceydi. Erkan Mumcu aradı. Buluşup kahvaltı ettik. Sonra bana bir sürü araştırma verdi. Hepsini okudum. Daha sonra yeniden buluştuk, yine uzman penceremden ne yapması ve ne yapmaması gerektiğini özetledim. Şu sıralar bakıyorum, uyarılarıma dikkat ediyor.
Eğer uygulamaya devam ederse bilin ki danışmanı benim...
İki hafta önce Cüneyd Zapsu´nun danışmanı aradı. "Hocam, Cüneyd Zapsu´ya bir iletişim planı yapıyorum acaba hangi mecraları önerirsiniz?" dedi. Dilim döndüğünce ne yapmaları gerektiğini anlattım. Sonra baktım dediklerimi uyguluyor.
Eğer soran olursa bilin ki danışmanı benim...
Gülben Ergen bir süredir, mesaj atıyor, e-posta gönderiyor. Hatta "Hocam başıma şu geldi ne yapayım" diye soruyor. Ben de ona "Bak evladım..." diye başayan yanıtlar veriyorum. Eğer dediklerimi yapıyorsa bilin ki danışmanı benim.
Bu örnekleri; abartmıyorum, yüzlercesiyle çoğaltabilirim. Hani bir aile toplantısında Osman Müftüoğlu´nu gördünüz. Hemen "Ya ne yesem yarıyor" diye başlarsınız ya, o da bilgi saklamadan yanıt verir ya aynen o durumdayım.
İsterseniz mütevazı olmayayım. İşimin profesörü olacak kadar uzmanlığım var. İletişim yönetimi işini iyi biliyorum. Her soru sorana da bilgi kıskançlığı yapmadan yanıt veriyorum. Soru soran bazen bir dost, bir okur, bir şirket, bir kurum olabiliyor.
Onlara yanıt vermek de Türkiye´de iletişimin, reklam yatırımlarının geleceği açısından bence ibadet! Partim mi? Benim partim martim yok... Evrensel değerler partisindenim.
Eğer tüm bu işleri bir şirket kurup profesyonelce yapsaydım şimdi iki uçağım, bir helikopterim, Amerika´da bir yazlık, bir kışlık evim olurdu. Benim derdim bunlar değil. Ben son nefesime kadar hoca olarak kalıp bilgi sunmaya devam edeceğim.