'AKŞAM'IN GENEL YAYIN SELOCANI!..' ŞİMDİ DE MEDYA FAŞİZMİ KAVGASI!.. SERDAR TURGUT'A YANIT VATAN YAZARI ERCAN İNAN'DAN GELDİ!..
Turkcell´in Mustafa filminin sponsorluğundan çekildiği haberi yeni bir kavganın da fitilini ateşledi
Turkcell´in Mustafa filminin sponsorluğundan çekildiği haberini yazarken, bir tartışma çıkabileceğini sezmiştim ama doğrusu bu kadar uzun boylu olacağını tahmin etmemiştim. İş dönüp dolaşıp medya savaşı malzemesi haline gelince bu yazıyı yazmak şart oldu.
İlk haberden sonra Çukurova medyası ile Çukurova´dan nemalanma gayreti içindeki medyadaki tüm `Selocanlar´ kıyameti kopardı. Neymiş, Turkcell VATAN´a reklam vermiyormuş da, bu haber onun için yapılmışmış. Çukurova´ya ait Akşam gazetesinin genel yayın selocanı dün meselenin "omurgasını yakalamış": Bu yapılan medya faşizmiymiş.
İyi de sayın arkadaşlar, ortada çok konuşulmaya aday bir film var mı? Var.
Bu filmin yapımcısı bundan önce çok kaliteli yapımlara imza atmış mı? Atmış.
Bu filmin yapımcılarından biri, çizgisiyle takdir toplayan bir yayın grubu (Doğuş Yayın Grubu-NTV) değil mi? Öyle.
E o zaman bu filmin sponsorluğuyla ilgili gelişmeleri haber yapmayacağız da, ne yapacağız?
Siz, ikide birde Turkcell´in Süper Lig sponsorluğuyla ilgili haberler yapıp, "Türk sporunun en büyük destekçisi Turkcell" demiyor musunuz? Diyorsunuz.
Bu haber oluyor da, Turkcell´in "Mustafa" filminin sponsorluğundan çekilmesi niye haber değil de "medya faşizmi" oluyor. Yarın öbür gün Turkcell futbol sponsorluğundan çekilse, biz de bunu haber yapsak faşist mi olacağız?
Asıl medya faşistliği bu
Meseleye bir de şöyle bakalım:
Bir yayın organı kendine reklam vermeyen bir şirketle ilgili doğru olmak kaydıyla olumsuz haber yapamayacak mı?
- Falan şirkete vergi cezası kesilmiş..
- Aman haber yapmayalım!
- Neden?
- Onlar bize reklam vermiyor. Bu haberi yaparsak bize faşist derler.
İyi de asıl medya faşistliği bu değil mi?
Bana göre, bir şirketle ilgili doğru haberi, o şirketin reklam tercihleriyle ilintilendirip karalamak, medya faşistliğinin ta kendisidir.
Genel yayın selocanı buyurmuş: "Bir medya grubu düşünün, yazılı ve görüntülü ürünleri ile reklam piyasasında mutlak ve acımasız bir hakimiyeti var."
Yahu bu ülkede fiyatı 25 kuruştan 75 kuruşa kadar bir sürü gazete var. Hepsi bir yayın çizgisi tutturmuş. Kimi doğru bildiğini yazıyor, kimi hükümeti yağlıyor, kimi cemaatini savunuyor... Hiç kimse de vatandaşın kafasına silah dayayıp "Şu gazeteyi alacaksın" demiyor. Okur beğendiği gazeteyi alıyor.
Bu ülkede yüzlerce TV kanalı var. Hepsi de bedava. Koltuğa otur, zaplaya zaplaya seyret. Hoşuna gitmedi mi, bas küfürü Recep İvedik gibi başka kanala geç. Kimse kimseye " Şu kanalı seyredeceksin" diye silah çekmiyor.
"Tekel mekel" diye mızmızlanıyorlar ama Türkiye´de medyadan daha fazla rekabet yaşanan başka sektör yok aslında. Diyorum ya, gazeteler sudan ucuz, televizyon bedava. Sen iyi içerik yaratama, yarışta nal topla, sonra "acımasız hakimiyet" diye şikayet et.
Reklamveren, daha yüksek reklam fiyatlarına rağmen, senden çok daha iyi içerik yaratan gazete ve televizyonları tercih ediyor. Niye?
Çünkü malını satıyor, yani ödediği paranın karşılığını alıyor. Sen hatayı kendinde arayacağına "Bunlar doyumsuz" diye at, tut.
Turkcell´in tercih hakkı
Turkcell bu ülkenin en büyük, en çok müşterisi olan şirketlerinden biri. Şimdiye kadar da çok başarılı sosyal sorumluluk kampanyalarına imza attı, alkış topladı. Herhangi bir kültür etkinliğini destekleyip desteklememek tamamen Turkcell´in takdiri. 30 küsur milyon müşterisi olan bir şirket tabii ki toplumun tüm kesimlerinin hoşuna gidecek işleri seçmeye ya da ciddi kitlelerin tepkisini alabilecek projeleri elemeye gayret edecek.
Turkcell´in açıklamasında bu gayretin izleri var: "...filmin beklentimiz yönünde Atatürk´ün liderliğini, dehasını ve kahramanlığını dünyaya tanıtmaktan çok, Atatürk´ün özel hayatına odaklanan bir film olduğunu görünce projede yer almayı tercih etmedik..."
Can Dündar´ın konuyla ilgili yazısında
İlk haberden sonra Çukurova medyası ile Çukurova´dan nemalanma gayreti içindeki medyadaki tüm `Selocanlar´ kıyameti kopardı. Neymiş, Turkcell VATAN´a reklam vermiyormuş da, bu haber onun için yapılmışmış. Çukurova´ya ait Akşam gazetesinin genel yayın selocanı dün meselenin "omurgasını yakalamış": Bu yapılan medya faşizmiymiş.
İyi de sayın arkadaşlar, ortada çok konuşulmaya aday bir film var mı? Var.
Bu filmin yapımcısı bundan önce çok kaliteli yapımlara imza atmış mı? Atmış.
Bu filmin yapımcılarından biri, çizgisiyle takdir toplayan bir yayın grubu (Doğuş Yayın Grubu-NTV) değil mi? Öyle.
E o zaman bu filmin sponsorluğuyla ilgili gelişmeleri haber yapmayacağız da, ne yapacağız?
Siz, ikide birde Turkcell´in Süper Lig sponsorluğuyla ilgili haberler yapıp, "Türk sporunun en büyük destekçisi Turkcell" demiyor musunuz? Diyorsunuz.
Bu haber oluyor da, Turkcell´in "Mustafa" filminin sponsorluğundan çekilmesi niye haber değil de "medya faşizmi" oluyor. Yarın öbür gün Turkcell futbol sponsorluğundan çekilse, biz de bunu haber yapsak faşist mi olacağız?
Asıl medya faşistliği bu
Meseleye bir de şöyle bakalım:
Bir yayın organı kendine reklam vermeyen bir şirketle ilgili doğru olmak kaydıyla olumsuz haber yapamayacak mı?
- Falan şirkete vergi cezası kesilmiş..
- Aman haber yapmayalım!
- Neden?
- Onlar bize reklam vermiyor. Bu haberi yaparsak bize faşist derler.
İyi de asıl medya faşistliği bu değil mi?
Bana göre, bir şirketle ilgili doğru haberi, o şirketin reklam tercihleriyle ilintilendirip karalamak, medya faşistliğinin ta kendisidir.
Genel yayın selocanı buyurmuş: "Bir medya grubu düşünün, yazılı ve görüntülü ürünleri ile reklam piyasasında mutlak ve acımasız bir hakimiyeti var."
Yahu bu ülkede fiyatı 25 kuruştan 75 kuruşa kadar bir sürü gazete var. Hepsi bir yayın çizgisi tutturmuş. Kimi doğru bildiğini yazıyor, kimi hükümeti yağlıyor, kimi cemaatini savunuyor... Hiç kimse de vatandaşın kafasına silah dayayıp "Şu gazeteyi alacaksın" demiyor. Okur beğendiği gazeteyi alıyor.
Bu ülkede yüzlerce TV kanalı var. Hepsi de bedava. Koltuğa otur, zaplaya zaplaya seyret. Hoşuna gitmedi mi, bas küfürü Recep İvedik gibi başka kanala geç. Kimse kimseye " Şu kanalı seyredeceksin" diye silah çekmiyor.
"Tekel mekel" diye mızmızlanıyorlar ama Türkiye´de medyadan daha fazla rekabet yaşanan başka sektör yok aslında. Diyorum ya, gazeteler sudan ucuz, televizyon bedava. Sen iyi içerik yaratama, yarışta nal topla, sonra "acımasız hakimiyet" diye şikayet et.
Reklamveren, daha yüksek reklam fiyatlarına rağmen, senden çok daha iyi içerik yaratan gazete ve televizyonları tercih ediyor. Niye?
Çünkü malını satıyor, yani ödediği paranın karşılığını alıyor. Sen hatayı kendinde arayacağına "Bunlar doyumsuz" diye at, tut.
Turkcell´in tercih hakkı
Turkcell bu ülkenin en büyük, en çok müşterisi olan şirketlerinden biri. Şimdiye kadar da çok başarılı sosyal sorumluluk kampanyalarına imza attı, alkış topladı. Herhangi bir kültür etkinliğini destekleyip desteklememek tamamen Turkcell´in takdiri. 30 küsur milyon müşterisi olan bir şirket tabii ki toplumun tüm kesimlerinin hoşuna gidecek işleri seçmeye ya da ciddi kitlelerin tepkisini alabilecek projeleri elemeye gayret edecek.
Turkcell´in açıklamasında bu gayretin izleri var: "...filmin beklentimiz yönünde Atatürk´ün liderliğini, dehasını ve kahramanlığını dünyaya tanıtmaktan çok, Atatürk´ün özel hayatına odaklanan bir film olduğunu görünce projede yer almayı tercih etmedik..."
Can Dündar´ın konuyla ilgili yazısında