AKP'NİN MİLLİ EĞİTİM HEDEFİ YÜCEDİR, ''TÜRK SPORU'' CÜCEDİR!

Uğur Dündar Londra Olimpiyatlarına katılan 'devşirme sporcuları' sıraladı ve "Türk sporu diye bir gerçek var mı?" sorusuna cevap aradı.

“YÜCE” İLE “CÜCE!..”

Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, şike operasyonu ve sonrasındaki davanın "Türk sporunu ele geçirmeyi amaçladığını" öne sürüyor.

Bu iddia ister istemez akla "Türk sporu diye bir gerçek var mı?" sorusunu getiriyor.

Cevap aramaya "tüm sporların anası" olarak kabul edilen atletizmden başlayalım, futbolu en sona bırakalım.

Önce Türkiye rekorlarını elinde bulunduran atletlerimize bir göz atalım:

Almitu Berkele, Anzhele Kınet, Elvan Abeylegesse, Karin Maris May, Meliz Redif, Nora Güner, Oksana Mert, Sultan Haydar, Svetlana Sınırtaş, Tatyana Köstem...

Bunların hiç biri gerçekte Türk değil!

Güney Afrikalı, Rus, Azeri, Ukraynalı, Bulgar, vs...

Neredeyse her milletten atlet var.

Devşirilmişler ve Türk olmuşlar!

17 dalda Türkiye rekoru, bu devşirme atletlerin elinde!

Devşirme sporcularımız uluslar arası yarışmalarda derece alınca seviniyor, "Yaşa Elvan!" diyoruz, geçilince "Ah Elvan, vah Elvan!" deyip üzülüyoruz.

Oysa bu sporcuların çoğu, yarışmalar biter bitmez, paralarını alıyor, ülkelerine gidiyor.

Taşıma suyla değirmen bu şekilde dönüyor,

Taşıma suyun adı "Türk atletizmi" oluyor!..

"Türk sporu" deyimi, biraz komik kalıyor.


Atletizmde durum böyle de diğer spor dallarında farklı mı?

Keşke öyle olsa!

Geçenlerde Si En En Haber Televizyonunu seyrediyorum.

Kanalın en deneyimli yorumcusu, yüzme dalında yaşadığımız hayal kırıklığını anlatıyor:

"Ülkemizin üç tarafı denizlerle çevrili. Buna rağmen ne yazık ki başarılı yüzücüler çıkaramıyoruz!" diyor.

Yılların spor yorumcusu, yüzücülerin denizde değil, havuzda yetiştiklerini bilemiyor!

TRT"nin yorumcusu geri kalır mı?

O da evlere şenlik laflar ediyor:

"Yüzücümüz Derya Büyükuncu, olimpiyatlara 6 kez katılarak büyük bir rekor kırdı. Bu müthiş başarı, tüm televizyonlarda haber oldu! Ülkemizden söz edildi. Sporcumuzu yürekten kutluyoruz!" diyor.

Ekran başındakiler bu yoruma ne diyeceklerini şaşırıyor!

Spordan biraz anlayanlar, 36 yaşındaki bir yüzücünün, 6 kez olimpiyatlara katılıp, tümünde elenmesinin, hakikaten zor kırılacak bir rekor olduğunu düşünüyor!

Türk sporu adına hazin bir rekor, kayıtlara geçiyor!

Londra Olimpiyat Oyunlarına, tarihin en kalabalık sporcu kafilesiyle katıldık.

Ama şu ana kadar giden madalyaların ardından bakakaldık!

Sadece "Filenin Sultanları" ve "Potanın Perileri" yle umutlandık.

"Atatürk"ün kızlarının" başarılarıyla gururlandık.


Sıra geldi ezberleri bozmaya...

"Avrupa"da kaç milyon Türk yaşıyor?"

3 buçuk, en fazla 4 milyon.

Peki bu 4 milyon Türk arasından Mesut Özil, Hamit-Halil Altıntop, Nuri Şahin gibi yıldızlar çıkıyor da, neden 70 küsur milyonluk Türkiye"den çıkmıyor?

Can alıcı soru budur.

Almanya"da sistem, çocuklardaki cevheri erken yaşlarda keşfedip işliyor. Onları yeteneklerinin başarılı kılacağı alanlara yönlendiriyor. Mesut"lar, Nuri"ler, Hamit ve Halil"lerin geleceği, daha ilköğrenim yıllarında belirleniyor. Siyasi hesaplardan hareket edilmiyor, çağdaş eğitim anlayışı neyi gerektiriyorsa o yapılıyor.

Peki ya bizde?..

Madem aynı dünyada yaşıyoruz Türkiye"de de böyle olması gerekmez mi?

Gerekir ama olmaz!

Almanya"daki sistem, AKP iktidarının ve Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer"in kafasındaki projeye uymaz.

Orada hedef, her alanda çağdaş başarıyı yakalamak.

Buradaki ise, dindar ve kindar nesiller yetiştirmek!

Yani taban tabana zıt, siyahla beyaz gibi farklı iki hedef...

Yazının başındaki sorumuzun cevabına gelirsek;

"Türk sporu" diye bir gerçek yoktur!

O nedenle devşirme Türk sporcu çoktur.

AKP"nin milli eğitim hedefi yücedir, "Türk sporu" cücedir!..

Uğur Dündar/ Sözcü