AKP milletvekili Yeni Şafak yazarından adaylara tavsiyeler: Lüks araçlarınızı gözden kaçırın...Sevmeseniz de simit yiyin!

Yeni Şafak yazarı ve AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, milletvekili adaylarına tavsiyelerini sıraladı.

Bir dönem Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmalarını da yazan AKP Ankara Milletvekili Aydın Ünal, "Aday adaylarına tavsiyeler…" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Ünal vekillere, "Sevmiyor ya da hayatınızda hiç tatmamış olabilirsiniz ama herkesin görebileceği yerlerde simit yemek sizi hedefe taşımada etkili olabilir" dedi.

Ünal'ın yazısı şöyle:

24 Haziran’da seçim var. Hayırlı olsun. siyasete girecek aday adaylarının yürekleri çoktan kıpır kıpır etmeye başladı. İşin teori ve pratiğinde az da olsa tecrübe edinmiş bir siyasetçi olarak her biri birer külçe altın değerindeki tavsiyelerimi aday adaylarıyla paylaşmayı mesuliyet addettim. Buyurunuz:
* İlk olarak siyasete neden girdiğinizi anlaşılır bir şekilde izah edin. Vatan, millet, hizmet gibi hamasi kavramlara hiç başvurmayın. Siyasete girmeyi siz talep etmediniz, sizi ittiler. “Ben aslında siyasete girmeyecektim ama halk istiyor” diyebilirsiniz. “Yeni sistemde artık nitelikli siyasetçilere ihtiyaç var” ya da “siyaset bize ihtiyaç duydu” gerekçelerini de kullanabilirsiniz. “Genel Başkan istedi, çok ısrar etti, kıramadım” şeklindeki gerekçe daha vurucu bir etki oluşturabilir.

* Siyasette “görünür” olmak hayati derecede önemlidir. Bir ortama girdiğinizde ilk olarak objektiflerin açısını hesaplayın. Objektiflerin odaklandığı biri varsa, onun sol omuz arkasında konumlanın. En öne geçmek için önünüze geleni çiğneyebilir, omuz vurarak saf dışı bırakabilir, önünüzdekini tutup kenara atabilirsiniz. Protokol koltuklarını gözünüze kestirin ve vinç gelse kaldıramayacak gibi oturun.

* Siyasette her zaman “görünür” olmak da iyi değildir. Eğer kavga, dövüş, mücadele, risk varsa kimseye hissettirmeden ortadan kaybolun. Böyle zamanlarda önlerde olup yüzünüzü eskitmeyin. Kavganın sonunda zafer varsa herkesi kenara iteleyip muzaffer komutan edasıyla en öne geçin.

* Aday adaylığı bir unvan değildir. Ne olur isminizin altında “aday adayı” yazan parti logolu kartvizitler bastırmayın.

* Partilerin kurumsal kimlikleri vardır. Kafanıza göre slogan belirlemeyin, afiş, broşür bastırmayın. Siyasi maceranızı başlamadan bitirmeyin.

* Lider gibi konuşmaya, onun gibi giyinmeye, onun gibi görünmeye kalkışmayın. O lider. Lider’in koltuğuna göz dikmiş gibi hırslı da davranmayın, Biraz kendiniz olun.

* Varsa lüks araçlarınızı gözlerden kaçırın; halktan biri gibi görüneceğim diye hurda araçlara da binmeyin, hoş karşılanmaz.

* Sevmiyor ya da hayatınızda hiç tatmamış olabilirsiniz ama herkesin görebileceği yerlerde simit yemek sizi hedefe taşımada etkili olabilir.

* Giyiminize azami dikkat edin. Ceketinizin sol cebine renkli mendil takmanızı isteyenler olacaktır, takmayın. Güneş gözlüğü iticidir, kullanmayın. Milletvekili rozetine benzeyen çok rozet var, bir tane edinin ve takın. Beyaz çorap giymeyin. Şu düdük gibi gösteren kısa paçalı pantolonlardan kaçının. Uzun burunlu ayakkabı modası da geçti. Kıyafetinizin renklerini aday olacağınız partiye göre ayarlarsınız.

* Siz artık aday adayısınız. Yani sıradan bir insan değilsiniz. Yürüyüşünüze, tavır ve davranışlarınıza çok dikkat edin. Herkes sizi izliyormuş gibi davranın. Mütevazı olun ama tepeden bakın. Genellikle ortamlara girerken tevazu işe yaramaz. Salonlara, toplantılara girerken bakan tevazu ile davransa kimlik sorarlar. Ama siz şık kıyafetinizle, dik, kararlı, kendinizden emin yürüyüşünüzle, aday adayı olarak herkesin önünü ilikleyip sizi selamlamasını sağlayabilirsiniz. Bir eliniz cebinizde, kibirle, “naber dostum” dediğinizde tüm kapıları açabilirsiniz.

* Aday adaylığıyla birlikte konuşmalar yapmaya, nutuklar irad etmeye başlayacaksınız. Riskli konulardan özenle kaçının. Mümkün olduğu kadar anlamsız cümleler kurun. Çok uzun ve noktanın kullanılmadığı cümleler işinizi görecektir. Cümlenin başındaki konuyla sonundaki konu alakasız olursa dinleyenin kafası karışır ki bu da işinize gelir. Sizin için konuşmalarda önemli olan içerik değil tonlamadır. En basit mevzuyu gittikçe yükselen bir ses tonuyla anlatabilirseniz, ne kadar anlamsız olursa olsun çılgınca alkış alabilirsiniz. “Küreselleşme”, “Global”, “interaktif”, “ekolojik” “radikal”, “stratejik” gibi moda kavramları sıkça kullanın. El hareketlerinizle konuşmanızın uyumlu olması çok önemli değil. İlgili ilgisiz yumruğunuzu kürsüye vurun. Aday olacağınız partiye göre şairler belirleyip mısraları yerli yersiz konuşmanıza serpiştirin.

* Sosyal medyadaki her mecrada bir hesap açın. Aman ha siyasi konulara girmeyin. Önemli gün ve haftalar için mesajlar yayınlayın. Tıp Bayramı’nda, İzcilik Haftası’nda, Dünya Gümrük Günü’nde, Dünya Su Günü’nde, Kalp Haftası’nda, Müzeler Haftası’nda, Dünya Sigara İçmeme Günü’nde ve bilumum önemli günlerde yanlış anlamalara mahal vermeyecek, suya sabuna dokunmayacak mesajlar atın. Bolca çiçek, böcek fotosu kullanın. Genel başkanınızın ve kritik mevkilerdeki parti büyüklerinizin sosyal medya mesajlarını rt’lemeyi, fav’lamayı, layk’lamayı aman ihmal etmeyin.

* Sosyal medyada, sizi halkla iç içeymiş gibi gösteren bolca fotoğraf yayınlayın. Samimi gibi görünün. Seçilinceye kadar halkın her türlü nazına, niyazına tahammül edin.

* Sizi aday adaylığından adaylığa taşıyacak mekanizmaları doğru tespit edin. Yanlış mevki ve isimlere yatırım yapmayın. Yükselmek istiyorsanız, her basamakta ağırlıklarınızı geride bırakın. Bazı durumlarda yolu yola çıktıklarınızla yürürseniz hep arkada kalırsınız; yolda bulduklarınıza sarılın ve yükseldikçe eskilerini satıp yenilerine yapışın.

* “Seni aday yapacağım” “ya da listenin iyi yerine yazacağım” diyen dolandırıcılar musallat olacaktır, aman para kaptırmayın.

* Aday olamazsanız ya da olur da seçilemezseniz “Başkan beni bakan olarak değerlendirecek” deyin. Bu sizi 3-4 ay idare eder.