Akit yazarı Hüseyin Çelik ve Bülent Arınç'ı topa tuttu: FETÖ bandrollüler; yetti yahu bunlardan çektiğimiz!
"Bülent Arınç Cumhurbaşkanı, Hüseyin Çelik Başbakan olsun da gözleri doysun!"
Yeni Akit yazarı Mehtap Yılmaz, "İtibar cellatlığı yapılmasına devam edilirse, daha da mühimi buna müsaade ve müsamaha edilirse AK Parti’nin de küme düşen partilerin arasına karışması mukadder olur" diyen AKP'nin kurucu isimlerinden Hüseyin Çelik ve dün Turgut Özal Üniversitesi’ndeki konuşması güvenlik gerekçesiyle iptal edilen eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ı eleştirdi. Yılmaz, "Bize hizmet etsinler diye oy verdiğimiz bu FETÖ bandrollü Susam Sokağı sakinlerinin kaprislerine, hakaretlerine, arkamızdan sinsi sinsi iş çevirmelerine tahammül etmek zorunda mıyız? Yetti yahu bunlardan çektiğimiz!" diye yazdı.
Mehtap Yılmaz'ın, "Bülent Arınç Cumhurbaşkanı, Hüseyin Çelik Başbakan olsun da gözleri doysun!" başlığıyla yayımlanan (18 Mayıs 2016) yazısı şöyle:
Yooook, öyle yağma!
Siz ihanet edeceksiniz!
Sırtından vuracaksınız!
FETÖ’yü kayıracaksınız!
Milletvekili maaşıyla FETÖ’ye çalışacaksınız!
Pensilvanya Şeytanı’nın sermayesine eğileceksiniz!
Melek İpek denilen kadının elini öpeceksiniz!
Gırtlağınıza kadar FETÖ’nün pisliklerine boğulacaksınız!
FETÖ sermayesi için “cüppemi giyerim haa” diye yancılık edeceksiniz!
Biz de hikmetinden sual etmeyeceğiz öyle mi?
•
Biz susacağız, siz konuşacaksınız.
Biz duracağız, siz sinsi sinsi arkamızdan kuyu kazacaksınız.
O da yetmeyecek!
Bu defa da gemiyi azıya alıp, yaşınıza başınıza bakmadan, etrafa zehir akıtacaksınız!
Bizim de elimiz armut toplayacak öyle mi?
•
Peki, sebep?
Bizim oylarımızla bizi ezmeye kalkanlara ne diye el kaldırmayacakmışız?
28 Şubat’çıların ağzıyla “Başörtülü troliçeler” diye Aydın Doğan’a şirinlik yapanlara neden eleştiri yapmayacakmışız?
“Bize Allah yeter” diyen Cumhurbaşkanı’nı defnetmeye kalkışan Kabillerin ihanetlerini ne diye ağzımıza almayacakmışız?
•
Söyleyin bakalım, bu memleket Hüseyin Çelik’in babasının çiftliği mi?
Bülent Arınç’ın babasının çiftliği mi?
Biz bu kibirli “Akıllı Bıdık’ların” barkodlu beslemesi miyiz? Oy verdik diye köleleri mi zannediyor bunlar bizi?
Bunlara katlanmak zorunda mıyız?
Bize hizmet etsinler diye oy verdiğimiz bu FETÖ bandrollü Susam Sokağı sakinlerinin kaprislerine, hakaretlerine, arkamızdan sinsi sinsi iş çevirmelerine tahammül etmek zorunda mıyız?
Yetti yahu bunlardan çektiğimiz!
Allah aşkına biri bu Susam Sokağı sakinlerine “yüksek doz” makam versin de milletin başı kulağı rahat etsin!
Aman bırakın makamların alayı bu muhannetlerin olsun!
Bunların olsun cüce siyasetçilik!
Abdullah Gül milyonlarca kez daha Cumhurbaşkanı olsun…
Başbakan koltuğu Bülent Arınç’ın…
Hüseyin Çelik’e iki koltuk birden verin! Birine “egosu”, diğerine kendisi otursun da gözü doysun!
Aman, bunlar dışında kimse makam yüzü görmesin!
Siyasetin efendileri onlar olsun!
Bu nedir ya; düşmediler milletin yakasından!…
Bunlar milleti ne zannediyorlar yahu?
•
Ey Kabiller!
Şunu kafanıza sokun!
Biz, sermayeye eğilenlerle değil, Allah’a rükû edenlerle beraberiz!
Kabillerle değil, Habillerle…
“Medeniyet tasavvuru” diye puan toplayıp, “AB ile ilişkileri nasıl dondurursun? Manyak mısın sen?” diyenlerle değil, gerçek medeniyet tasavvuru olanlarla beraberiz!
Aydın Doğan’ın CNN’ine çıkmak için bir birlerini ezen bizim mahallenin “aşağılık komplekslileri” ile değil, Aydın Doğan’ı protesto edenlerle beraberiz!
Ömründe Aydın Doğan’a tek laf etmemiş Bilderberg Fehmigüllerin aklı da, “AB ile ilişkileri nasıl dondurursun? Manyak mısın sen? Kafamıza vururlar bizim” diyen ordinaryüs profesörün medeniyet tasavvuru da, bize “başörtülü troliçe” diyen dedikoducu Bülent Arınç’ın cüppesi de kendisinin olsun!
Gölge etmesinler, başka ihsan istemez!
Aman bizden uzak, AB ülkelerine sultan olsunlar…
•
Bir huzur vermediniz.
Bir nefes aldırmadınız.
Saçı, sakalı ağarmış ayyaşlar…
“Sekiz şehit, sekiz şahit” cıvıklığına varana kadar elinizden geleni ardınıza koymadınız.
Boyuna dedikodu ettiniz.
Pis, en pis, çok daha pis…
Kim Erdoğan ailesine daha pis olabilir yarışına girdiniz.
Çukur, daha çukur, en çukur…
Erdoğan ailesinin bu mutlu gününü nasıl zehrederiz diye yarışa girdiniz!
Gelin güveye takılacak hediyelerin bile hesabını yapıp kendinizi rezil rüsva ettiniz.
Nikâh anına kadar “düğün, düğün, düğün” diye milletin burnundan getirdiniz.
Sonra ne oldu?
Sizin o uğursuz gözlerinizi diktiğiniz takılar, Mehmetçik Vakfı’nın oldu!
İşte bu yüzden o iki gencin tırnağı dahi etmezsiniz!
Zira siz olsanız, değil onca hediyeyi, yakanızdaki ölü bitinizi vermezdiniz, bitinizi…
E ne oldu?
Söyledikleriniz yanınıza kâr mı kalacak şimdi?
Beşiktaş maçı sonrası defin dümbeleğin dibine vurup, şehit edebiyatı yapanlar hey!
Size söylüyorum!
Bir bardak limonata ve iki kurşun kalem…
Hediyeler Mehmetçik Vakfı’na bağışlandı…
Artık “şerefsiz”, “aşağılık” çamurdan-insanlar olduğunuzu söylememe gerek yok, itiraf edersiniz değil mi?
Mehtap Yılmaz'ın, "Bülent Arınç Cumhurbaşkanı, Hüseyin Çelik Başbakan olsun da gözleri doysun!" başlığıyla yayımlanan (18 Mayıs 2016) yazısı şöyle:
Yooook, öyle yağma!
Siz ihanet edeceksiniz!
Sırtından vuracaksınız!
FETÖ’yü kayıracaksınız!
Milletvekili maaşıyla FETÖ’ye çalışacaksınız!
Pensilvanya Şeytanı’nın sermayesine eğileceksiniz!
Melek İpek denilen kadının elini öpeceksiniz!
Gırtlağınıza kadar FETÖ’nün pisliklerine boğulacaksınız!
FETÖ sermayesi için “cüppemi giyerim haa” diye yancılık edeceksiniz!
Biz de hikmetinden sual etmeyeceğiz öyle mi?
•
Biz susacağız, siz konuşacaksınız.
Biz duracağız, siz sinsi sinsi arkamızdan kuyu kazacaksınız.
O da yetmeyecek!
Bu defa da gemiyi azıya alıp, yaşınıza başınıza bakmadan, etrafa zehir akıtacaksınız!
Bizim de elimiz armut toplayacak öyle mi?
•
Peki, sebep?
Bizim oylarımızla bizi ezmeye kalkanlara ne diye el kaldırmayacakmışız?
28 Şubat’çıların ağzıyla “Başörtülü troliçeler” diye Aydın Doğan’a şirinlik yapanlara neden eleştiri yapmayacakmışız?
“Bize Allah yeter” diyen Cumhurbaşkanı’nı defnetmeye kalkışan Kabillerin ihanetlerini ne diye ağzımıza almayacakmışız?
•
Söyleyin bakalım, bu memleket Hüseyin Çelik’in babasının çiftliği mi?
Bülent Arınç’ın babasının çiftliği mi?
Biz bu kibirli “Akıllı Bıdık’ların” barkodlu beslemesi miyiz? Oy verdik diye köleleri mi zannediyor bunlar bizi?
Bunlara katlanmak zorunda mıyız?
Bize hizmet etsinler diye oy verdiğimiz bu FETÖ bandrollü Susam Sokağı sakinlerinin kaprislerine, hakaretlerine, arkamızdan sinsi sinsi iş çevirmelerine tahammül etmek zorunda mıyız?
Yetti yahu bunlardan çektiğimiz!
Allah aşkına biri bu Susam Sokağı sakinlerine “yüksek doz” makam versin de milletin başı kulağı rahat etsin!
Aman bırakın makamların alayı bu muhannetlerin olsun!
Bunların olsun cüce siyasetçilik!
Abdullah Gül milyonlarca kez daha Cumhurbaşkanı olsun…
Başbakan koltuğu Bülent Arınç’ın…
Hüseyin Çelik’e iki koltuk birden verin! Birine “egosu”, diğerine kendisi otursun da gözü doysun!
Aman, bunlar dışında kimse makam yüzü görmesin!
Siyasetin efendileri onlar olsun!
Bu nedir ya; düşmediler milletin yakasından!…
Bunlar milleti ne zannediyorlar yahu?
•
Ey Kabiller!
Şunu kafanıza sokun!
Biz, sermayeye eğilenlerle değil, Allah’a rükû edenlerle beraberiz!
Kabillerle değil, Habillerle…
“Medeniyet tasavvuru” diye puan toplayıp, “AB ile ilişkileri nasıl dondurursun? Manyak mısın sen?” diyenlerle değil, gerçek medeniyet tasavvuru olanlarla beraberiz!
Aydın Doğan’ın CNN’ine çıkmak için bir birlerini ezen bizim mahallenin “aşağılık komplekslileri” ile değil, Aydın Doğan’ı protesto edenlerle beraberiz!
Ömründe Aydın Doğan’a tek laf etmemiş Bilderberg Fehmigüllerin aklı da, “AB ile ilişkileri nasıl dondurursun? Manyak mısın sen? Kafamıza vururlar bizim” diyen ordinaryüs profesörün medeniyet tasavvuru da, bize “başörtülü troliçe” diyen dedikoducu Bülent Arınç’ın cüppesi de kendisinin olsun!
Gölge etmesinler, başka ihsan istemez!
Aman bizden uzak, AB ülkelerine sultan olsunlar…
•
Bir huzur vermediniz.
Bir nefes aldırmadınız.
Saçı, sakalı ağarmış ayyaşlar…
“Sekiz şehit, sekiz şahit” cıvıklığına varana kadar elinizden geleni ardınıza koymadınız.
Boyuna dedikodu ettiniz.
Pis, en pis, çok daha pis…
Kim Erdoğan ailesine daha pis olabilir yarışına girdiniz.
Çukur, daha çukur, en çukur…
Erdoğan ailesinin bu mutlu gününü nasıl zehrederiz diye yarışa girdiniz!
Gelin güveye takılacak hediyelerin bile hesabını yapıp kendinizi rezil rüsva ettiniz.
Nikâh anına kadar “düğün, düğün, düğün” diye milletin burnundan getirdiniz.
Sonra ne oldu?
Sizin o uğursuz gözlerinizi diktiğiniz takılar, Mehmetçik Vakfı’nın oldu!
İşte bu yüzden o iki gencin tırnağı dahi etmezsiniz!
Zira siz olsanız, değil onca hediyeyi, yakanızdaki ölü bitinizi vermezdiniz, bitinizi…
E ne oldu?
Söyledikleriniz yanınıza kâr mı kalacak şimdi?
Beşiktaş maçı sonrası defin dümbeleğin dibine vurup, şehit edebiyatı yapanlar hey!
Size söylüyorum!
Bir bardak limonata ve iki kurşun kalem…
Hediyeler Mehmetçik Vakfı’na bağışlandı…
Artık “şerefsiz”, “aşağılık” çamurdan-insanlar olduğunuzu söylememe gerek yok, itiraf edersiniz değil mi?