Akit yazarı Abdurrahman Dilipak: Gülen’in kullanım süresi doldu, öldürülebilir!
Akit yazarı Dilipak, "ABD, Gülen’in “gül hatırı” için ne kendi çıkarlarından vazgeçer, ne de bir örgüt için bir ülkeyi feda eder" dedi.
Abdurrahman Dilipak, "Gülen öldürülebilir" başlıklı yazısında "Ama başka bir gerçek var, ABD Gülen’den o kadar kolay kurtulamaz. İşin içinde, İngiltere, Fransa, Almanya, Vatikan ve İsrail var. Daha bir çok ülke var.. 140 kadar ülkede uzantıları olan bir yapıdan söz ediyoruz.. Yüz milyarlarca dolar harcadıkları bir proje bu. Bu iş yarın dönüp İrangate, Watergate gibi kendilerini vurabilir. Bu iş bir iç hesaplaşma konusu olabilir" ifadelerine yer verdi.
Dilipak'ın Akit'teki yazısı şöyle:
Bu yazı tamamen kurgudur..
CIA bundan sonra kendi adamı hakkında ne yapabilir, onların kafaları nasıl çalışır, daha önce yaptıklarına bakarak şöyle bir senaryo yazabiliriz..
Bunlardan biri gerçekleşebilir ya da bambaşka bir senaryo gündeme gelebilir, ama mantık bu olacaktır..
Bütün ihtimalleri not ederler. Bizim strateji şirketleri gibi bu doğru, bu yanlış demezler. Bütün ihtimallerin maliyet ve riskleri analiz edilir ve değişen şartlara göre değişen şartlara uyum performansı yüksek bir yön-eylem planı hazırlanır..
Önce Gülen yaşayacak mı, ölecek mi? Ya da zombi mi olacak..
Kendi de de ölebilir. Öldürülebilir. Ölmeyebilir, öldüğü halde ölümü gizlenip yaşadığı izlenimi uyandırılabilir. Şiilerin kayıp imamı gibi mesela ortadan kaybolabilir.
Hz. İsa’yı kendi bedeninde taşıyor ya, Hristiyan teolojisindeki gibi bir guybet hali de senaryolaştırılabilir.. Sonra yeniden dirilir döner.. Guybet zamanında o ortadan kaldırılıp, yerine yeni biri de ikame edilebilir..
Mesela Pensilvanya’da bir anda ortadan kaybolup, sonra onun Kilimanjaro ya da Tur-u Sina’da, Tanrı Dağı’nda yaşadığı gibi bir hikâye de uydurulabilir.. Hatta birileri gidip, orada kendisi ile de görüşebilir.. “The Cemaat” ile ilişkileri için de, Misbah Yazdi gibi biri aracılık edebilir. Bu profesyonel kripto biri olabileceği gibi, ipnozla biyonik robot haline getirilmiş bir medyum da olabilir..
Biliyorsunuz İran’daki bir kaç Şia’dan biri olan Hüccetiye tarikatında böyle bir durum söz konusu. Bugün İran’da Ali Şiası, Safevi Şiası, Arap Şiası, Geleneksel / Folk Şia gibi Şia grubları oluştu. Ahmedi Necat’ın akrabası Misbah Yazdi, 1950’lerin başında ortaya çıkan Hüccetiye tarikatının bugünkü temsilcisi. Mehdi ile teması sağlayan da o.. Gülen’le de biri esoterik bir bağ kurabilir. O herkesi görür, herkesi duyar, ama kimse onu doğrudan göremez.
Gülen yaşasa da ölse de problem. Ceset nereye gömülecek, ABD’ye mi, Türkiye’ye mi, mesela Kudüs’e mi? Said-i Nursi olayında olduğu gibi cenazesi kaçırılabilir de.. Her şey mümkün..
Bir mafya lideri Gümüşsuyu’nda bir otelin penceresinden atlayarak intihar etti ve öldü. Savcı geldi, rapor tuttu. Ailesi geldi, teşhis etti. Adli tıp raporu yazıldı. Ceset mühürlü bir çinko tabuta kondu, mühürlendi, ailesine teslim edildi. Aile cesedi aldı, Anadolu’da bir köy mezarına defnedildi.. Bu olay 28 Şubat günlerinde oldu, hatırladığım kadarı ile. Sonra o intihar etti denilen kişinin İspanya’da yaşadığına dair bir ihbar geldi. Savcı mezarı açtı, ama mezardaki ceset başkasına aitti. Peki, o intihar eden kimdi, mezardaki ceset kime aitti.
Bu işleri tezgâhlayanlar Gülen’i öldürüp bir mezara gömebilirler, ama daha sonra Gülen’in mesela Endonezya’da yaşadığı iddia edilebilir, Gülen’in gömüldüğü mezar açıldığında ise orada bir başkasının cesedi çıkabilir..
Ha! Bu arada; Gülen’in cenazesine, mesela Yahudi hahamlar, Ermeni, Rum, Süryani, Keldani, Asuri, Katolik, Protestan papazlar gelip ayin yapabilirler. Vatikan’da kiliseler çan çalabilir. İsrail’deki Havralarda boru öttürülebilir. Mooncular, Budistler gelip dua edebilirler.. Neden olmasın, dinler arası diyalog bunun için değil mi idi..
Gülen gerçekten ölse, mezara gömülse bile, birileri onun ruhunu mu çağırır, o birine mi hulul eder, oradan yine buraya müdahale ettiğine dair iddialar artarak devam edecektir..
Zaten kendine göre daha 20 yıl ölmeyecek..
Kesinlikle bu saatten sonra Gülen’in bundan sonrası için ABD’de bir çok senaryo yazılacaktır.. Ankara bastırıyor, ya tutuklanacak, ya sınırdışı edilecek ya da iade edilecek. Bir ihtimal daha var, o da Amerika’dan ayrılacak..
Gülen’in kullanım süresi doldu. Proje ellerinde patladı. Örgüt deşifre oldu. ABD, Gülen’in “gül hatırı” için ne kendi çıkarlarından vazgeçer, ne de bir örgüt için bir ülkeyi feda eder. Ama başka bir gerçek var, ABD Gülen’den o kadar kolay kurtulamaz. İşin içinde, İngiltere, Fransa, Almanya, Vatikan ve İsrail var. Daha bir çok ülke var.. 140 kadar ülkede uzantıları olan bir yapıdan söz ediyoruz.. Yüz milyarlarca dolar harcadıkları bir proje bu. Bu iş yarın dönüp İrangate, Watergate gibi kendilerini vurabilir. Bu iş bir iç hesaplaşma konusu olabilir..
İşin bir diğer ucunda BOP var, NATO var.. Var da var.. Daha ilk etapta 22 ülkenin rejim, sınır ve iktidar yapılarını değiştireceklerdi.. Bu proje başarılı olmasaydı “Tarihin sonu”nu getirecek bir “medeniyetlerarası çatışma” kaçınılmaz olacaktı. İşin ucu Huntington’a, Fukuyama’ya uzanıyor. Alternatif bir dünya savaşı.. Gülen’e “Hayır” diyorsanız peki bundan sonra hangi adımı atacaksınız. Afganistan, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Tunus, Yemen, Arap Yarımadası, Balkanlar, Kafkasya, Türk dünyası ne olacak?
Asıl cevabını aradıkları soru bu.. Şimdi kendi aralarında, eğer süreç kontrolden çıkarsa 10 coğrafi bölgede dini, mezhebi, etnik çatışmaların giderek bir dünya savaşına doğru evrileceği ve bunların domino etkisi ile bütün çatışma potansiyeli taşıyan bölgelerde sebep olacağı sorunlarla dünyanın global bir savaşın eşiğine sürüklenebileceği endişesini taşıyorlar..
Peki batı böyle bir savaşa hazır mı? Doğru savaş içinde bile varlığını sürdürebiliyor. Direniyor.. Peki şimdi bu durumda batı ne yapacak?
Dikkat ederseniz artık demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, çevre filan umurlarında değil..
Gülen için gelecek günler, geçen günleri aratacak.. Artık eski günler hayal. Bundan sonra zafer değil, daha az bir kayıpla bu işten nasıl kurtulacaklarının hesabını yapıyorlar.
Selam ve dua ile..
Dilipak'ın Akit'teki yazısı şöyle:
Bu yazı tamamen kurgudur..
CIA bundan sonra kendi adamı hakkında ne yapabilir, onların kafaları nasıl çalışır, daha önce yaptıklarına bakarak şöyle bir senaryo yazabiliriz..
Bunlardan biri gerçekleşebilir ya da bambaşka bir senaryo gündeme gelebilir, ama mantık bu olacaktır..
Bütün ihtimalleri not ederler. Bizim strateji şirketleri gibi bu doğru, bu yanlış demezler. Bütün ihtimallerin maliyet ve riskleri analiz edilir ve değişen şartlara göre değişen şartlara uyum performansı yüksek bir yön-eylem planı hazırlanır..
Önce Gülen yaşayacak mı, ölecek mi? Ya da zombi mi olacak..
Kendi de de ölebilir. Öldürülebilir. Ölmeyebilir, öldüğü halde ölümü gizlenip yaşadığı izlenimi uyandırılabilir. Şiilerin kayıp imamı gibi mesela ortadan kaybolabilir.
Hz. İsa’yı kendi bedeninde taşıyor ya, Hristiyan teolojisindeki gibi bir guybet hali de senaryolaştırılabilir.. Sonra yeniden dirilir döner.. Guybet zamanında o ortadan kaldırılıp, yerine yeni biri de ikame edilebilir..
Mesela Pensilvanya’da bir anda ortadan kaybolup, sonra onun Kilimanjaro ya da Tur-u Sina’da, Tanrı Dağı’nda yaşadığı gibi bir hikâye de uydurulabilir.. Hatta birileri gidip, orada kendisi ile de görüşebilir.. “The Cemaat” ile ilişkileri için de, Misbah Yazdi gibi biri aracılık edebilir. Bu profesyonel kripto biri olabileceği gibi, ipnozla biyonik robot haline getirilmiş bir medyum da olabilir..
Biliyorsunuz İran’daki bir kaç Şia’dan biri olan Hüccetiye tarikatında böyle bir durum söz konusu. Bugün İran’da Ali Şiası, Safevi Şiası, Arap Şiası, Geleneksel / Folk Şia gibi Şia grubları oluştu. Ahmedi Necat’ın akrabası Misbah Yazdi, 1950’lerin başında ortaya çıkan Hüccetiye tarikatının bugünkü temsilcisi. Mehdi ile teması sağlayan da o.. Gülen’le de biri esoterik bir bağ kurabilir. O herkesi görür, herkesi duyar, ama kimse onu doğrudan göremez.
Gülen yaşasa da ölse de problem. Ceset nereye gömülecek, ABD’ye mi, Türkiye’ye mi, mesela Kudüs’e mi? Said-i Nursi olayında olduğu gibi cenazesi kaçırılabilir de.. Her şey mümkün..
Bir mafya lideri Gümüşsuyu’nda bir otelin penceresinden atlayarak intihar etti ve öldü. Savcı geldi, rapor tuttu. Ailesi geldi, teşhis etti. Adli tıp raporu yazıldı. Ceset mühürlü bir çinko tabuta kondu, mühürlendi, ailesine teslim edildi. Aile cesedi aldı, Anadolu’da bir köy mezarına defnedildi.. Bu olay 28 Şubat günlerinde oldu, hatırladığım kadarı ile. Sonra o intihar etti denilen kişinin İspanya’da yaşadığına dair bir ihbar geldi. Savcı mezarı açtı, ama mezardaki ceset başkasına aitti. Peki, o intihar eden kimdi, mezardaki ceset kime aitti.
Bu işleri tezgâhlayanlar Gülen’i öldürüp bir mezara gömebilirler, ama daha sonra Gülen’in mesela Endonezya’da yaşadığı iddia edilebilir, Gülen’in gömüldüğü mezar açıldığında ise orada bir başkasının cesedi çıkabilir..
Ha! Bu arada; Gülen’in cenazesine, mesela Yahudi hahamlar, Ermeni, Rum, Süryani, Keldani, Asuri, Katolik, Protestan papazlar gelip ayin yapabilirler. Vatikan’da kiliseler çan çalabilir. İsrail’deki Havralarda boru öttürülebilir. Mooncular, Budistler gelip dua edebilirler.. Neden olmasın, dinler arası diyalog bunun için değil mi idi..
Gülen gerçekten ölse, mezara gömülse bile, birileri onun ruhunu mu çağırır, o birine mi hulul eder, oradan yine buraya müdahale ettiğine dair iddialar artarak devam edecektir..
Zaten kendine göre daha 20 yıl ölmeyecek..
Kesinlikle bu saatten sonra Gülen’in bundan sonrası için ABD’de bir çok senaryo yazılacaktır.. Ankara bastırıyor, ya tutuklanacak, ya sınırdışı edilecek ya da iade edilecek. Bir ihtimal daha var, o da Amerika’dan ayrılacak..
Gülen’in kullanım süresi doldu. Proje ellerinde patladı. Örgüt deşifre oldu. ABD, Gülen’in “gül hatırı” için ne kendi çıkarlarından vazgeçer, ne de bir örgüt için bir ülkeyi feda eder. Ama başka bir gerçek var, ABD Gülen’den o kadar kolay kurtulamaz. İşin içinde, İngiltere, Fransa, Almanya, Vatikan ve İsrail var. Daha bir çok ülke var.. 140 kadar ülkede uzantıları olan bir yapıdan söz ediyoruz.. Yüz milyarlarca dolar harcadıkları bir proje bu. Bu iş yarın dönüp İrangate, Watergate gibi kendilerini vurabilir. Bu iş bir iç hesaplaşma konusu olabilir..
İşin bir diğer ucunda BOP var, NATO var.. Var da var.. Daha ilk etapta 22 ülkenin rejim, sınır ve iktidar yapılarını değiştireceklerdi.. Bu proje başarılı olmasaydı “Tarihin sonu”nu getirecek bir “medeniyetlerarası çatışma” kaçınılmaz olacaktı. İşin ucu Huntington’a, Fukuyama’ya uzanıyor. Alternatif bir dünya savaşı.. Gülen’e “Hayır” diyorsanız peki bundan sonra hangi adımı atacaksınız. Afganistan, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Tunus, Yemen, Arap Yarımadası, Balkanlar, Kafkasya, Türk dünyası ne olacak?
Asıl cevabını aradıkları soru bu.. Şimdi kendi aralarında, eğer süreç kontrolden çıkarsa 10 coğrafi bölgede dini, mezhebi, etnik çatışmaların giderek bir dünya savaşına doğru evrileceği ve bunların domino etkisi ile bütün çatışma potansiyeli taşıyan bölgelerde sebep olacağı sorunlarla dünyanın global bir savaşın eşiğine sürüklenebileceği endişesini taşıyorlar..
Peki batı böyle bir savaşa hazır mı? Doğru savaş içinde bile varlığını sürdürebiliyor. Direniyor.. Peki şimdi bu durumda batı ne yapacak?
Dikkat ederseniz artık demokrasi, insan hakları, hukuk devleti, çevre filan umurlarında değil..
Gülen için gelecek günler, geçen günleri aratacak.. Artık eski günler hayal. Bundan sonra zafer değil, daha az bir kayıpla bu işten nasıl kurtulacaklarının hesabını yapıyorlar.
Selam ve dua ile..