AKİF BEKİ'Yİ VERELİM,FEHMİ KORU'YU ALALIM! RADİKAL ANKARA TEMSİLCİSİ'NDEN ŞAŞIRTAN TEKLİF!
Akif Beki'nin yazısı Radikal gazetesini birbirine kattı.Ankara Temsilcisi Murat Yetkin'in teklifi ise şaşırttı!
Radikal gazetesi yazarı Akif Beki’nin dün yazdığı yazıya itirazlar gelmeye devam ediyor. Önce CNN Türk’te canlı yayınlanan Medya Mahallesi programında Ayşenur Arslan, Beki’nin yazdıklarını görüntüler ile yalanlamıştı. Ardından Özgür Mumcu, twitter’dan eleştirisini dile getirdi.
Bugün ise Radikal’in Ankara temsilcisi Murat Yetkin, "Akif Beki dün Radikal’de yazdığı yazıda Radikal’in önceki günkü manşetine itiraz ettiğini yazdı. Benim de Akif Beki’ye itirazım var." dedi ve çok ilginç bir teklif yaptı: "Akif Beki’yi verelim, Fehmi Koru’yu alalım!"
İşte Yetkin’in kaleminden Akif Beki’ye yönelik itirazları:
Benim de Akif Beki’ye itirazlarım var
Akif Beki dün Radikal’de yazdığı yazıda Radikal’in önceki günkü manşetine itiraz ettiğini yazdı.
Benim de Akif Beki’ye itirazım var.
Radikal’in Akif’in itiraz ettiği manşetinde, cumartesi Dolmabahçe’de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir grup üniversite rektörüyle konuşurken onları protesto eden gençlik gruplarının polisin orantısız şiddetiyle dağıtılması, buna karşın, Pazar günü Beşiktaş-Bursaspor maçı öncesi polisin acımasızca saldıran taraftar grupları karşısında aciz bırakılması eleştiriliyordu.
“Öğrenciye aslan, holigana kuzu”, Radikal’in son zamanlarda attığı en iyi, Radikal ruhunu en iyi yansıtan manşetlerden biriydi.
Radikal’in bu bakışından Akif gibi rahatsız olan başka isimler de var.
Ama Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Akif gibi ‘Yok bir de Başbakan’a temsilci gönderecekmiş hadsizler’ mealinde konuşmadı örneğin… Çiçek’in “Protesto devletin uygun bulduğu yerlerde yapılır” demesi bana göre ileri demokrasi standartlarına uygun değil ama Çiçek bunu ‘Keşke olmasaydı’ gibi, ötekileştirmeyen bir tonda söyledi.
Bağış da aynı fikirde
Keza AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de işleri olay kışkırtmak olan ‘Kadrolu öğrencilerin’ varlığını öne sürdü. Ancak o da orantısız şiddeti eleştirdi, polisin daha katı ama pasif koruma önlemiyle hem protestonun yapılmış hem kimsenin zarar görmemiş hem de etkisinin bu kadar yükselmemiş olabileceğini söyledi.
Nitekim İçişleri Bakanı Beşir Atalay da konuyu incelettiğini söyledi.
Akif gibi, asıl gösterici öğrencilerin polise şiddet uyguladığını söyleyen bir yetkili çıktı ama: Avrupa Birliği ve diğer ileri demokrasi işlerinden sorumlu bakanımız Egemen Bağış.
Buna karşın, son günlerde muhafazakâr basında polisin protesto hakkını kullananlara kullandığı orantısız şiddeti ortak vicdan çerçevesinde eleştiren yorumcuları da memnuniyetle gördük. Örneğin, gazetesi Yeni Şafak ilk gün bu olayı haberden saymaz, birinci sayfadan görmezken, Fehmi Koru ve Ali Bayramoğlu örnek tutarlılıkta tavır aldı. (Koru, Naipul’un İstanbul’daki yazarlar toplantısına önce davet edilip sonra görüşleri nedeniyle davetin iptal edilmesi skandalına da vicdani bir tutumla itiraz etmişti.) Belli ki iç tartışmaların eseri olarak Yeni Şafak dün, kullanımı Akif Beki’yi rahatsız eden fotoğrafı “Polis hukuk dışına çıkmasın” başlığıyla verdi.
Akif’in görüşlerini ifade hakkını savunurum ama itirazım var. İfade özgürlüğünün siyasi, mali, cezai ya da idari baskıyla engellenmesine de karşıyım.
Geriye bir yol kalıyor; önerimi açıklıyorum: Akif Beki’yi verelim, Fehmi Koru’yu alalım.
Fehmi Koru’nun Tevfik Fikret’in ‘Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür’ dizesinin anlamını takdir edenlerden olduğundan eminim en azından.
Bugün ise Radikal’in Ankara temsilcisi Murat Yetkin, "Akif Beki dün Radikal’de yazdığı yazıda Radikal’in önceki günkü manşetine itiraz ettiğini yazdı. Benim de Akif Beki’ye itirazım var." dedi ve çok ilginç bir teklif yaptı: "Akif Beki’yi verelim, Fehmi Koru’yu alalım!"
İşte Yetkin’in kaleminden Akif Beki’ye yönelik itirazları:
Benim de Akif Beki’ye itirazlarım var
Akif Beki dün Radikal’de yazdığı yazıda Radikal’in önceki günkü manşetine itiraz ettiğini yazdı.
Benim de Akif Beki’ye itirazım var.
Radikal’in Akif’in itiraz ettiği manşetinde, cumartesi Dolmabahçe’de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bir grup üniversite rektörüyle konuşurken onları protesto eden gençlik gruplarının polisin orantısız şiddetiyle dağıtılması, buna karşın, Pazar günü Beşiktaş-Bursaspor maçı öncesi polisin acımasızca saldıran taraftar grupları karşısında aciz bırakılması eleştiriliyordu.
“Öğrenciye aslan, holigana kuzu”, Radikal’in son zamanlarda attığı en iyi, Radikal ruhunu en iyi yansıtan manşetlerden biriydi.
Radikal’in bu bakışından Akif gibi rahatsız olan başka isimler de var.
Ama Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Akif gibi ‘Yok bir de Başbakan’a temsilci gönderecekmiş hadsizler’ mealinde konuşmadı örneğin… Çiçek’in “Protesto devletin uygun bulduğu yerlerde yapılır” demesi bana göre ileri demokrasi standartlarına uygun değil ama Çiçek bunu ‘Keşke olmasaydı’ gibi, ötekileştirmeyen bir tonda söyledi.
Bağış da aynı fikirde
Keza AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik de işleri olay kışkırtmak olan ‘Kadrolu öğrencilerin’ varlığını öne sürdü. Ancak o da orantısız şiddeti eleştirdi, polisin daha katı ama pasif koruma önlemiyle hem protestonun yapılmış hem kimsenin zarar görmemiş hem de etkisinin bu kadar yükselmemiş olabileceğini söyledi.
Nitekim İçişleri Bakanı Beşir Atalay da konuyu incelettiğini söyledi.
Akif gibi, asıl gösterici öğrencilerin polise şiddet uyguladığını söyleyen bir yetkili çıktı ama: Avrupa Birliği ve diğer ileri demokrasi işlerinden sorumlu bakanımız Egemen Bağış.
Buna karşın, son günlerde muhafazakâr basında polisin protesto hakkını kullananlara kullandığı orantısız şiddeti ortak vicdan çerçevesinde eleştiren yorumcuları da memnuniyetle gördük. Örneğin, gazetesi Yeni Şafak ilk gün bu olayı haberden saymaz, birinci sayfadan görmezken, Fehmi Koru ve Ali Bayramoğlu örnek tutarlılıkta tavır aldı. (Koru, Naipul’un İstanbul’daki yazarlar toplantısına önce davet edilip sonra görüşleri nedeniyle davetin iptal edilmesi skandalına da vicdani bir tutumla itiraz etmişti.) Belli ki iç tartışmaların eseri olarak Yeni Şafak dün, kullanımı Akif Beki’yi rahatsız eden fotoğrafı “Polis hukuk dışına çıkmasın” başlığıyla verdi.
Akif’in görüşlerini ifade hakkını savunurum ama itirazım var. İfade özgürlüğünün siyasi, mali, cezai ya da idari baskıyla engellenmesine de karşıyım.
Geriye bir yol kalıyor; önerimi açıklıyorum: Akif Beki’yi verelim, Fehmi Koru’yu alalım.
Fehmi Koru’nun Tevfik Fikret’in ‘Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür’ dizesinin anlamını takdir edenlerden olduğundan eminim en azından.