AKİF BEKİ'DEN SÜRPRİZ ÇIKIŞ! AHLAK BASKININI NASIL SAVUNURUM?
Başbakan'ın öğrenci evlerine ahlak denetimi öngören çıkışını yorumlayan Akif Beki yazısında ilginç bir açıklama yaptı..
Öğrenci evleri tartışmasında gözlerin çevrildiği isimlerden olan Hürriyet gazetesi yazarı Akif Beki günün sürprizlerinden birine imza attı ve "nasıl ederim de eve ahlak baskınını savunurum şimdi ben? İran’dan, Suudi Arabistan’dan bile geri bir pozisyon." dedi.
"Hadi bunu da savun’ diyorlar, ‘Buyur buradan yak’ der gibi... Serde sözcülük var ya mecburi, savun bakalım savunabilirsen!" diyerek söze başlayan ve ne kadar zor bir durumda olduğunu vurgulayan Akif Beki, kendi öğrenciliğinde yaşadıklarından çarpıcı örnekler verdi. Kimi Ortadoğu ülkelerinde sokakta yapılan ahlak denetimini bile karşı olurken evlerde yapılacak bir denetime asla destek veremeyeceğini vuruglayan Beki, hükümete makul ve demokratik bir çözüm için çağrıda buldundu.
İşte Beki’nin yazısındaki ilgili bölüm:
Üstelik daha sokakta ahlak denetimine karşıyken nasıl ederim de eve ahlak baskınını savunurum şimdi ben?
İran’dan, Suudi Arabistan’dan bile geri bir pozisyon.
Damdan düşmekse ben de damdan düştüm. Halden anlamam mı!
Üsküdar’da bir apartmanın bodrum katındaki öğrenci evinde az baskın yemedik polisten.
Aşağıda ne herzeler yediğimizden kuşkulanan komşular ikide bir ihbar ederdi.
Dişi sinek bile giremezdi kapıdan içeri, ayrı mesele. Fakat kolay mı bizde bekâra ev vermek, apartman halkı için ne mümkün alt katta öğrenci evine müsamaha?
Ne idüğümüz belirsizdi konu komşuya. Hırlı mıydık hırsız mı, uğurlu mu uğursuz mu, neyin nesi kimin fesiydik, hangi gizli cemaattendik, ne işler karıştırıyorduk, meçhuldü...
Karşıki bakkalı bile muhbir tutmuştu polis, arada bir yoklardı bizi.
Zor vallahi, öğrenci evlerinin zaptiyelerle kolaçan edilmesini müdafaa zor hakikaten...
Sokağa ahlak zabıtası salan memleketler bile evlere müdahale fikrinden uzak duruyor. Evin içine devlet zoruyla girmek, özel alanı yasalarla düzenlemek onların İslam yorumuna da ters.
* * *
Tek çıkarı var bu işin...
Kızlı erkekli aynı evde kalmayı polisiye tedbirlerle yasaklamak değil de... Mesken mahremiyetini ihlal etmeden, özel hayatı kurcalamadan bir yol bulmak daha iyi sanki.
İhtiyaç sahibi her kız ve erkek öğrenciyi ayrı ayrı barındırabilecek şekilde yurt kapasitesini artırmak gibi...
Göğsümü gere gere bunu savunurum bakın!
Hem Başbakan’ın da üstünden yük kalkar...
"Hadi bunu da savun’ diyorlar, ‘Buyur buradan yak’ der gibi... Serde sözcülük var ya mecburi, savun bakalım savunabilirsen!" diyerek söze başlayan ve ne kadar zor bir durumda olduğunu vurgulayan Akif Beki, kendi öğrenciliğinde yaşadıklarından çarpıcı örnekler verdi. Kimi Ortadoğu ülkelerinde sokakta yapılan ahlak denetimini bile karşı olurken evlerde yapılacak bir denetime asla destek veremeyeceğini vuruglayan Beki, hükümete makul ve demokratik bir çözüm için çağrıda buldundu.
İşte Beki’nin yazısındaki ilgili bölüm:
Üstelik daha sokakta ahlak denetimine karşıyken nasıl ederim de eve ahlak baskınını savunurum şimdi ben?
İran’dan, Suudi Arabistan’dan bile geri bir pozisyon.
Damdan düşmekse ben de damdan düştüm. Halden anlamam mı!
Üsküdar’da bir apartmanın bodrum katındaki öğrenci evinde az baskın yemedik polisten.
Aşağıda ne herzeler yediğimizden kuşkulanan komşular ikide bir ihbar ederdi.
Dişi sinek bile giremezdi kapıdan içeri, ayrı mesele. Fakat kolay mı bizde bekâra ev vermek, apartman halkı için ne mümkün alt katta öğrenci evine müsamaha?
Ne idüğümüz belirsizdi konu komşuya. Hırlı mıydık hırsız mı, uğurlu mu uğursuz mu, neyin nesi kimin fesiydik, hangi gizli cemaattendik, ne işler karıştırıyorduk, meçhuldü...
Karşıki bakkalı bile muhbir tutmuştu polis, arada bir yoklardı bizi.
Zor vallahi, öğrenci evlerinin zaptiyelerle kolaçan edilmesini müdafaa zor hakikaten...
Sokağa ahlak zabıtası salan memleketler bile evlere müdahale fikrinden uzak duruyor. Evin içine devlet zoruyla girmek, özel alanı yasalarla düzenlemek onların İslam yorumuna da ters.
* * *
Tek çıkarı var bu işin...
Kızlı erkekli aynı evde kalmayı polisiye tedbirlerle yasaklamak değil de... Mesken mahremiyetini ihlal etmeden, özel hayatı kurcalamadan bir yol bulmak daha iyi sanki.
İhtiyaç sahibi her kız ve erkek öğrenciyi ayrı ayrı barındırabilecek şekilde yurt kapasitesini artırmak gibi...
Göğsümü gere gere bunu savunurum bakın!
Hem Başbakan’ın da üstünden yük kalkar...